Lütfen bekleyin..

Fadıl Öztürk

Ayakkabılarımız

23 Mayıs 2020, 08:09

Polislerin bizi takibe almalarına neden olan, sorguya düştüğümüzde bağcıkları alınan, bizim gibi suçlu muamelesi gören bağcıksız potin ayakkabılarımız…


Darbe söylentileri, camilerde korsan şarkı çalınması, durup dururken caddelerde toplu namaz kılınması ve memleketin birinci derdiymiş gibi gündeme taşınması ve bunları takip edecek benzer olası provakatif eylem biçimleri…  

Memleket bir bedenin uzuvları. Başı binlerce kez vurulmuş, gövdesi parçalanıp coğrafyaya serpilmiş. Yine de diz çökmeden yürüyen, yürüyenleri adım adım ileri taşıyan ayakları, o ayaklarda yorgun ve yıpranmışlıklarını asla gizlemeyen ayakkabılar...    

Eğer yeni alınmışlarsa eve girerken içeri aldığımız, bizi taşıya taşıya yıpranmışlarsa tıpkı düşüncelerimiz gibi dışarıda bıraktığımız ayakkabılarımız...
  
Darbelerin ayak sesleriyle eşitlediğimiz, her askere gidenin nasırı ile anısında taşıdığı, adı potin olan darbelerde caddelerde yankılanan askerlerin ayakkabıları…    

Yatılı okullarda ortaya çuvalla dökülen, ayağımıza göre tekini bulup diğer teki için ter döktüğümüz, yazın yakan kışın donduran Sümerbank ayakkabılarımız...    

Mevki ve mıntıka sahibi olunca boyaya ihtiyaç duymayan, işi bittiğinde tekrar kutusuna koyarak sakladığımız parlak rugan ayakkabılarımız…    

Çarıktan sonra hayatımıza girmiş kara Ankara lastiği ve Ankara lastiğinden bir gömlek yukarıda olan kırmızı astarıyla giyenin çoraplarında mutlaka iz bırakan cızlavet ayakkabılarımız… 

Yeniyken özenle giydiğimiz, eskidikçe itibarı kalmayan, altında mutlaka bir numarası olan, bastığımız yere ağırlığımız oranında iz bırakan ayakkabılarımız…    

Yaşar Kemal'in romanında Topal Ali'nin izlerini okuyarak takip ettiği İnce Memed’in ayakkabıları… Van Gogh'un Paris'in bit pazarlarından satın aldığı yaşanmışlıkları onur gibi tablolara taşıdığı, tablolardan da müzelere taşınan emekçi ayakkabılarımız…    

Naylona laylon dediğimiz çocukluğumuzun tamir görmüş naylon ayakkabıları…   

Dibi bardak gibi kalın gözlükleriyle alt komşunun balkonunda gördüğü lastik ayakkabıları çalınan ayakkabısı sanarak, Kürtçe küfürler eşliğinde alt kat balkonuna inmeye çalışırken balkon korkuluğuna takılıp düşmekten kurtulan, yoldan geçen kamyon şoförü tarafından kurtarılan nenem, nenemin kıymetli naylon ayakkabıları…    

Gençliğimizin parka potin döneminde her birimizin bir biçimde edindiği boğazlı, uzun bağcıklı, giydikçe ayağımızın biçimini alan, çıkarıldığında ayak kokusundan yanında durulmayan, polislerin bizi takibe almalarına neden olan, sorguya düştüğümüzde bağcıkları alınan, bizim gibi suçlu muamelesi gören bağcıksız potin ayakkabılarımız…   

80’de şehirler bize dar edildiğinde ‘Ver elini kırlar' demiştik. Soğukta biraz ısınmak için yaktığımız ateşin üstünde ayaklarımı ısıtsın diye tuttuğum kauçuk tabanlı botlarımın yürümekle donup ayağıma yapıştığını köye varınca anlamıştım. Köylüler sobanın üstünde erittikleri kara sakız ve tuz karışımını donan ayak parmaklarıma sürerek kurtarmışlardı. Sonraki yolu bir ayağımda kauçuk tabanlı botum, diğer ayağımda da köylülerin ahırdan alıp verdikleri 45 numara kara Ankara lastiği ile yola devam ettiğim tekeş ayakkabılarım… 

Bodrum'da demircilik yaptığım zamanlarda, telefonla aradığım annemin 'Keşke vurulmadan önce tanışsaydım onunla' dediği, benim 'İnsan içinden de tutuşur, ağlamak dumandır'* diye yazdığım, vurulup yüzükoyun düşen Hrant'ın asla unutulmayacak altı delik ayakkabıları…   

Ermenek'te 'Oğlum yüzme bilimiyor' diyen gözü yaşlı annenin yanında yırtık Ankara lastiği ayakkabısıyla çaresizce duran babanın yeryüzüne temas ettiği ayakkabıları. Kırk bin kere yıkansa da 'Cumhuriyet'in üstünden lekesi asla çıkmayacak ah gibi kalan ayakkabılar... 

Soma madeninde ölümden kıl payı kurtulmuş madencinin sedye kirlenmesin diye ayakkabılarını çıkarmak istemesi nezaketine karşılık, zulmün simgesi haline gelen madenci yakınlarını tekmeleyen korumaların akıldan asla çıkmayacak ayakkabıları… 

* Ateşe Konuş Küle Ağla kitabımdan
** Van Gogh'un ayakkabı tablosunu bana yollayan ve bu yazıyı yazmama neden olan Özgün Enver Bulut’a teşekkürler.

Bu haber 468 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
1330 gün önce
1447 gün önce
1453 gün önce
1470 gün önce
1498 gün önce
1554 gün önce
1582 gün önce
1616 gün önce
1736 gün önce
1743 gün önce
1792 gün önce
1806 gün önce
1834 gün önce
1841 gün önce
1855 gün önce
1862 gün önce
1869 gün önce
1911 gün önce
1925 gün önce
1939 gün önce
1952 gün önce
1960 gün önce
1966 gün önce
1988 gün önce
1995 gün önce
2022 gün önce
2044 gün önce
2107 gün önce
2176 gün önce
2190 gün önce
2232 gün önce
2275 gün önce
2324 gün önce
2351 gün önce
2366 gün önce
2408 gün önce
2429 gün önce
2457 gün önce
2562 gün önce
2569 gün önce
2590 gün önce
2597 gün önce
2604 gün önce
2625 gün önce
2632 gün önce
2646 gün önce
2660 gün önce
2681 gün önce
3096 gün önce