Lütfen bekleyin..

Ali Çatakçın

Devlet mafyasından mafya devletine

18 Mayıs 2021, 20:09

Türkiye’de bürokrasi, asker ve mafya ilişkileri Topal Osman’a kadar gerilere gider. Devlet, bordrolu elemanı haline getirdiği mafya liderleriyle hep sorun yaşamak zorunda kalmıştır. Topal Osman olayında olduğu gibi.

Şu anda Türkiye’yi çalkalayan gelişmeler, devletin geleneksel politikası ve yakın geçmişte Susurluk’ta patlak veren olayın devamıdır aslında.

Olup bitenler, Türkiye’de devletin bileşenleri olan siyaset bürokrasisi, ordu, mafya ve toplumun bir kesimi arasında süren iktidar kavgasında, mafyanın hâkim güç pozisyonunu gösteriyor.

İnkâr, imha ve tekçilik üzerine kurulan bir sistemin başka bileşenlerinin olması, tabiatı gereği mümkün değil. Bu bileşenler içinde toplumun bir kesiminin yer alıyor olması, Osmanlının halifelik sisteminde yaratmış olduğu reaya (kul, itaatkâr) insan tipi sayesindedir. Bu tip insan hem ırkçılığın, hem de dinci biatin üreme tarlası gibidir.

Ermeni soykırımından Kürt soykırımına kadar sürdürülen politikanın iki ideolojik ayağı, ırkçılık ve din, dört tane de uygulama mercii, siyasi bürokrasi, ordu, mafya ve toplum oldu.

Türk devlet tarihinin katliam ve soykırımla anılmasında ideolojinin yönlendirici payı yanında, bu ideoloji yaşamsallaştıran bileşenlerin payı belirleyicidir.

Bugün devlete tamamen hâkim olan mafyanın devleti ele geçirme sürecine bakıldığında, mafyanın devletin resmî ideolojisi olan ırkçılığı ve resmi din, sunni İslam’ı kullanarak devletin bileşenleri içinde önemli bir yer kaptığı görülür. Devletin 21. Yüzyılın ilk çeyreğini Kürt soykırım ve imha politikasıyla geçirmesi, Ermeni soykırımı için Ermenileri suçlaması, yedi düvele karşı savaş politikası, toplumun hoşgörü ve desteği sonucu olduğunu unutmamak gerekir.

Bu ırkçı dinci manipülasyonu mafya da devlet kadar ustaca kullanıyor. Devletle benzeşen mafya, ya da mafyaya dönüşen devleti hukuk devletiyle kıyaslamak, toplum için oldukça zorlaşıyor. Çünkü var olan devlet, Türk toplumunun tanıdığı, tanıştığı tek devlet tipidir. Bunu, Sedat Peker’in yayınladığı videolar sonucu oluşan toplumsal cepheleşmelerden de görüyoruz.

Sedat Peker’in peş peşe yayınladığı videolarla ifşa ettiği mafya devlet ilişkilerini, iki mafya grubu arasındaki basit çıkar çatışma olarak görmek yanıltıcıdır.

Yaşananları, devleti ele geçiren mafyanın iç iktidar hesaplaşması olarak görmek daha doğru olur. Çünkü Mehmet Ağar, Alaattin Çakıcı, Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, Oral Çelik, Sedat Peker, bunların hepsi ülkücü mafyanın üyeleri ve devletin muhalifleri elimine etmede kullandığı cinayet çetesinin reisleri.

Sedat Peker’in ifşa ettikleri, bize, Atatürk-Topal Osman ilişkisiyle başlayan, Erdoğan-Fethullah Gülen ilişkisiyle zirve yapan süreci hatırlatıyor.

Bu dönemin öncekilerinden tek farkı şu: Atatürk’ten Erdoğan’a, yani 2015 yılına kadar uzanan zaman diliminde devlet mafyayı kirli işleri için kullanırdı. Fakat 2015 Haziran’ından sonra mafya, siyasetçiler üzerinden, devleti kendi kirli işlerini yürütmek için kullanmaya başladı. Gelinen aşamada ise devlet tamamen mafyanın kontrolüne geçmiştir.

Şimdi izlediğimiz, ülkücü mafyanın rakip kanatları arasında devlete hâkim olma hesaplaşmasıdır. Tıpkı Erdoğan-Gülen hesaplaşmasında olduğu gibi.

Bu durum incelenirken gerek Atatürk döneminde gerekse sonraki süreçlerde devletin neden mafyaya ihtiyaç duyduğuna bakmak lazım.

Atatürk’ün topal Osman’a ihtiyacı, Kürtlerin hak taleplerini bastırmak içindir. Koçgiri katliamı ‘sivil’ mafya Topal Osman, askeri mafya Sakallı Nurettin Paşa’nın ortaklığıyla gerçekleştiriliyor.

Bu katliamın mükafatı olarak Topal Osman ve adamları Atatürk’ü koruma birliğinin başına getiriliyor. Topal Osman Ali Şükrü’yü öldürdükten sonra, kendisi içinde tehlike gördüğü için, Atatürk tarafından öldürtülüyor.

Devlet, Abdullah Çatlı, Alaattin Çakıcı, Oral Çelik ve diğer mafya babalarına, başta Kürtlere ve demokrasi güçlerine karşı planladığı katliam ve suikastlarda kullanmak için ihtiyaç duydu.

Bu şahıslar, suç örgütü ülkü ocaklarının mafya liderleriydi. Devlet bunları örtülü ödenekten finansman edip, devletin bütün teşkilatlarını bunlara bilgi aktarma, koruma ve barındırmayla görevlendirmişti. Dönemin Başbakanı Çiller, “Bu vatan için kurşun atan da, kurşun yiyen de bizim için kahramandır’’ demişti.

Ülkücü mafya teşkilatlanması içinde gelen Sedat Peker, JİTEM denen askeri mafya örgütlenmesinin lideri olan Veli Küçük ile ilişkilenince ünlendi. Veli Küçük, Korkut Eken ikilisinin itirafçılarından Sedat Peker için ilk mafya timi oluşturuldu.

Bugün Sedat Peker aracılığıyla kısmi ifşa edilen suçlar, devletin bilgisi dahilinde olan ‘gizli’ bilgilerdir. Bu bilgilerin bu şekilde toplumun gündemine taşınması, muhtemelen Mehmet Ağar’ın Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişler Bakanlığı döneminin faili meçhul cinayetler, kaybettirmeler, işkence, toplu katliam gibi suç faillerinin devlet üzerindeki çatışmasıdır.

Değişmeyen tek şey, devlet, tekçi, ırkçı ve imha politikasını terk etmedikçe, daha çok katliam ve kırımlar yapar ve daha çok mafya grupları arasında el değişir.

Bu haber 719 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
1413 gün önce
1679 gün önce
1696 gün önce
1764 gün önce
2450 gün önce
2521 gün önce
2598 gün önce
2790 gün önce
2967 gün önce