Lütfen bekleyin..

Fadıl Öztürk

Sanki yaşıyoruz...

25 Nisan 2020, 08:42

Varlığımızı sanal aleme armağan ederek yokluğumuza kanıt yaptık sanki. Sanki devrimciyiz, sanki proleteriz, sanki sendikacıyız, sanki iktidar karşıtıyız.


Varız ama sokaklar bomboş, varlığımızın yerinde yeller esiyor. Sanki uyuyor, sanki uyanıyoruz, sanki yaşıyor, sanki ölüyoruz. Konuşmalarımız yarım yamalak hatırlanıp unutulan birer sayıklama.

Ölüm dünyanın çatışmalı bölgelerinde aldığımız haberlerde değil artık. Komşumuzdan, en yakınımızdan daha yakın hepimize. İnsanlar geçmiş ve gelecek hayalleriyle değil, rakamlar ve yüzde hesaplarıyla gizlenerek gömülüyorlar. Yaşarken kendimizden bile haber alamayacak, her an ölüye sayılıp gizlice gömüleceğimiz yere getirildik.

Bu duruma ezilenler, emeğiyle geçinenler, yoksulluk sınırının altında yaşayanlar neden olmadılar elbet. Onlar, olsa olsa tıpkı diğer salgın kıtlık ve savaşlarda olduğu gibi bu süreçte de en çok kayıp verenler olacaklar. 

Açık ve gizli sömürgelerin yerine ikame edilen iç hukukun yabancı sermayeyi garantiye alan düzenlemesi neden oldu bu salgının yayılmasına. Sınırların bir önemi kalmadı dedikleri tam da buydu. Nerde ucuz iş gücü varsa, hukuksal garantilerle oralara yatırım yaparak sömürülerini sürdürmekti amaçları. Dünyanın hiçbir ülkesi sermayeden pasaport sormazken, savaş bölgelerinden canlarını kurtarmak için kaçıp denizlerde boğulanların çizdiği sınırlardır dünyanın gerçek sınırları.

Sadece ucuz iş gücüne vahşice saldırmakla kalmadılar. Bireyin özgürlüğü adı altında edindiğimiz direnme biçimlerini sulandırarak anlamsız kıldılar. ‘Yardım ve yataklık’ suçu ‘teröriste’ ekmek, su verip onu evinde barındırmak değil, doğru bildiğini sosyal medyada paylaşmak oldu artık. 

Terörist olarak yakalandığımızda masaya üstümüzden çıkan silahları, teksir makineleri, afiş ve pankartları koyamıyorlar. Yazdığımız kitap ve gazete makalelerimizi suç aleti olarak lanse ediyorlar. Suç ve suçlu kavramını kendilerine göre yeniden tanımlayarak masumiyetimizi yargılıyorlar. 

Eskiden ‘Düğün ve cenazelerde’ bir araya gelirdik. Artık düğün ve cenazelerde de bir araya gelmemiz mümkün değil, salgın nedeniyle yasaklı olduk birbirimize. Merhaba deyip birbirimize el uzatarak tokalaşmak, sarılıp kucaklaşmak, ayaküstü yüz yüze samimi bir sohbete tutuşmak bir bir dökülüp düştü hayatımızdan. Tarihten süzüp getirdiğimiz deneyimleri boşa çıkaracak yere geldik.

Yaşadığımız mı ölümlere kanıt sayılıyor, yoksa ölümler mi yaşadığımıza kanıt tam bir muammaya dönüştü. Yazın ortasında elimizden düşer düşmez eriyen kar tanesi gibi ömrümüzle baş başa kaldık. Bir görünüp bir kaybolan ekran görüntüsü, radyoda çalarken parazitle gidip gelen şarkı olduk sanki. 

Hayatın eylem halini yitirdik, ‘Kahrolsun faşizm’ dediğimizde faşizme karşı örgütlenmemize gerek kalmadan sözcük dudağımızdan çıktığı an hemen orada, o an faşizmin kahrolacağını sanarak üstümüze düşeni yapmış sayıyoruz.

‘Hapishaneler boşalsın!’ dediğimizde hemen o an bütün hapishanelerin boşaltılacağını sanıp gönül rahatlığıyla bir başka konuya atlayacak hale getirildik. Güne uygun sosyal medyada gösterilen tepkileri küçümsediğimi sanmayın sakın. Bütün bu karşı duruşları cadde ve sokaklarda bir araya gelerek değil de sadece ekran başında yapmayı yeterli görmeye inanacak hale getirildik. Direnmenin sinir uçlarıyla oynandı, iktidarın yalan ve dolanını yaymak için de bu böyle, muhalefetin muhalif olduğunu sanması için de bu böyle, kendini bir geleneğin devamı ilan eden ‘devrimci’ siyasetler için de bu böyle.

‘Kürtlere Özgürlük’ dendiğinde, statükoya hiç dokunmadan o uğurda mücadelenin her çeşidini hayata geçirmeden, slogan ağzımızdan havalanır havalanmaz Kürtlerin özgürleştiğini sanıyoruz. Taş devrini, cilalı taş devrini, bakır devrini geçip gelen insanlık ayakları yerden kesilme devrine girdi sanki.

1 Mayıs’ta evden dışarı tek adım atmadan Taksim’i ağız bağız dolduracak hale geldik. Varlığımızı sanal aleme armağan ederek yokluğumuza kanıt yaptık sanki. Sanki devrimciyiz, sanki proleteriz, sanki sendikacıyız, sanki iktidar karşıtıyız. Kadın hakları için her biçimde direnenler ve özgürlükleri için evden çıkıp bir daha evine dönmemiş Kürtler hariç bir sanki dünyasında yaşıyoruz.

Korsan gösterileri basın açıklamalarına dönüştürdük. Polis uyarı yapar yapmaz, görevimizi yapmış olmanın rahatlığıyla dağılan, taleplerini orada seslendirmekle yetinen ‘direniş’ memurları haline geldik. Arka sokaklarda kapışmayı, haberlere ağzı burnu kırık düşmeyi unutmanın rafına koyup eve dönüyoruz. Dünyanın haksızlıklara karşı direniş hafızası bize sildiriliyor sanki.

Sekiz on arkadaşın izbe bir odada, kağıtları kırpıp üstüne taleplerini yazıp, caddelerin dolu olduğu mesai biriminde yüksekçe bir yerden kalabalığın üstüne fırlatıp kaybolmayı arasak anılarımızda bile bulamayacağımız hale getirildik sanki.

Hastalanmamız halinde doktora gidip muayene olmamıza, doktorun bizi muayene edip hastalığımıza uygun ilaç yazmasına, eczaneye kadar gidip o ilacı almamıza bile neredeyse gerek kalmadı. O ilacın adını bilmemiz ya da tanıdık bir hekimin bize o ilacı önermesi hastalıktan kurtulmamız için yeterli gelecek sanki. Bir bedenimizin olduğunu bizden başkasının bilip görmediği zamana düştük.

Dünyanın direniş geleneğiyle meşrulaşmış bütün eylemlerini bir çırpıda unuttuk, unutturuldu. Bir devlet dairesindeki teksir makinasını kamulaştırıp bildiri basıp dağıtmaktan daha kolay oldu işler. Sosyal medya o boşluğu çoktan doldurdu. Beğen tuşları en büyük eylem halimiz oldu sanki. 

Bırakın bir nedenle en meşru hakkımızı kullanmak için bir araya gelmeyi herkes sadece kendi varlığını diri tutmanın derdinde, kimse kendisini toplamıyor bir diğer kişiyle. Var olmaya varız ama bizi biz yapan bütün özelliklerimizle yok edilmişiz sanki.

Bu haber 435 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
1200 gün önce
1317 gün önce
1323 gün önce
1340 gün önce
1368 gün önce
1396 gün önce
1452 gün önce
1486 gün önce
1606 gün önce
1613 gün önce
1662 gün önce
1676 gün önce
1704 gün önce
1711 gün önce
1725 gün önce
1732 gün önce
1739 gün önce
1781 gün önce
1795 gün önce
1809 gün önce
1822 gün önce
1830 gün önce
1836 gün önce
1858 gün önce
1865 gün önce
1892 gün önce
1914 gün önce
1977 gün önce
2046 gün önce
2060 gün önce
2102 gün önce
2145 gün önce
2194 gün önce
2221 gün önce
2236 gün önce
2278 gün önce
2299 gün önce
2327 gün önce
2432 gün önce
2439 gün önce
2460 gün önce
2467 gün önce
2474 gün önce
2495 gün önce
2502 gün önce
2516 gün önce
2530 gün önce
2551 gün önce
2966 gün önce