Lütfen bekleyin..

Fadıl Öztürk

Bir haritada ikamet etme hali

31 Mart 2018, 10:30

Bir ülkenin, bir şehrin, bir mahallenin düşmesi, aynen bir insanın düşmesine benzer. Bir ülke, bir şehir, bir mahalle insan gibi yara alır, insan gibi savrularak düşer.

Kimileri kendi penceresinden, kimileri sınırlarını başkasının çizdiği haritalardan bakıyor hayata, her bir iç çekme bir sınır taşı gibi duruyor o insanlarda. Kimileri dağ başından bakıyor düz ovalara, insan acılarına, kimileri çok eskide kalmış sevinç ve mutluluklarından, kimileri üzüntülerine bata çıka eksik dönüyor evine. Bu bir kötümserlik değil, bir baş bağlama hali...

Kimi gözleriyle, kimileri gelecek kaygılarıyla, kimileri bir günü diğer bir güne umutla bağlamak kaygısıyla bakıyor hayata. Üstelik hiçbirinin de hava durumu aynı değildir, tıpkı yaşadıkları şehir, sürüldükleri ülkelerin aynı olmadığı gibi. Bu bir savrulma değil, bir hayatta kalma hali…

Çoğunlukla görmek için iki çift göz yetmez bu durumlarda. Elleri göz olur bazılarının, bir başkasının yarasını sararken. Bir başkasının acısını duyanların kalpleri gözlerinin önüne geçer, kalben görürler bir diğerini. Kirpilerinde yaş kurur, hüzün yol alır o insanların yanaklarında. Bu bir acılarda erime değil, bir var olma hali…

O anlarda kan çekilir, bıçak atsan bir damla kan akmaz damarlarımızdan. Bir insanda bütün insanlık, bütün bir insanlıkta bir insan durmadan kanar. Bağımsız değiliz birimiz, bir diğerimizden. Sırtımızı dönüp hiçbir şey olmamış gibi gidemeyiz o acıların uzağına. Beden ve ruhumuza bulaşmış gibi kendimizle taşırız hayata. Güne öyle başlarız, çocuklarımızı evden okula böyle uğurlar, okuldan eve böyle karşılarız. İnsanlığın bu yarılma hali yakamızdan asla düşmeyen bir çığlık olurken yine de kötülük deryasında bir damla iyiliği süzmek durumunda kalırız. Bu bir içimize düşme hali değil, kabımıza sığmama, taşma hali…

Bir ülkenin, bir şehrin, bir mahallenin düşmesi, aynen bir insanın düşmesine benzer. Bir ülke, bir şehir, bir mahalle insan gibi yara alır, insan gibi savrularak düşer. Damarlarından kan yerine orada yaşayan insanlar boşalır. Bu nedenle her mezar kurumuş ve taş kesilmiş birer kan gölüdür gözlerimizde. Bu bir yok olma hali değil, bir hayatta kalma hali…

Bütün bir dünya, bütün bir insanlık içine çöker bu durumlarda. Bazıları çökmüş bütün bir insanlığın içinde, ceset yığınlarının altında kana ve irine bulanmış olsalar bile yine de umutla doğrulurlar hayata. İşte bu nedenle bütün zalimlerin hedefinde onlar vardır, umuda ve ışığa su taşıyanlar… Bu bir rüzgârla savrulma hali değil, bir dalın yaprağını unutmama hali…

Onlardır ekmek kazanma derdinde olanlar, iş başa düşünce sonuna kadar gidenler, cayıp yarı yoldan dönenler, mecbur kalmadıkça çarpışmayanlar, ağız dolusu yaşamak isterken umutlarından vurulanlar, onlardır hayatlarından dışarı asla çıkmak istemeyenler. Kimilerine göre kitledirler onlar, iktidarlara göre güruh, anne ve babalara göre evlat, çocuklara göre anne ve baba… Devlet arşivlerinde rastlanmaz onların üstünde yaşadıkları yerlerle bir anıldıkları. Yurdundan sökülüp atılanlardır onlar, göçtükleri yerlere yaşadıkları yerlerin adlarını beraberinde alıp götürenlerdir… Bu bir tarihin aklını karıştırma değil, bir kendi tarihini yapma hali…

Kan, ter, gözyaşı, tanrıları tarafından onlara verilmiştir. Suya giderken ekmekten, özgürlüğe koşarken hayatından olanlar yine onlardır. Kimilerine göre ağlıdır onlar. Arka sokaklarda oturan, caddelere çıkması yasak olan, vurulduğunda cesetleri günlerce güneş altında kalanlar yine onlar. Toprağa değil, acılarına gömülendir onlar.

Onlar bilirler buğdayın öyküsünü, tohumdan başağa geçerken rüzgâr önünde eğilenler yine onlardır. Onlardır umut ve hayalleriyle bir sonraki hayata tohum olanlar. Çocuklar gibi şen, sular gibi coşkulu, dağlar gibi başlarından kâr eksilmeyen yine onlardır. Onlardır bir of çekmekle dağları yıkanlar. Çizilmiş sınırlar onları ortadan ikiye böler. Nöbetçi kuleleri, mayınlı tarlalar ve mayınlı tarlalarda kopmuş kol ve bacaklar onlara kader olarak yazılmıştır. Kendilerine göre hayata, devlete göre suça yakın duranlar yine onlardır. Havadan üstlerine bomba yağdırılan, jandarma takibinde vurulanlar yine onlardır, evlerine rüzgâr girip de bir türlü çıkmayan yine onlardır. Bu bir hayatta kalma hali değil, bir haritada ikamet etme hali…

Bu haber 912 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
1382 gün önce
1500 gün önce
1506 gün önce
1522 gün önce
1550 gün önce
1578 gün önce
1606 gün önce
1634 gün önce
1668 gün önce
1788 gün önce
1795 gün önce
1844 gün önce
1858 gün önce
1886 gün önce
1893 gün önce
1907 gün önce
1914 gün önce
1921 gün önce
1963 gün önce
1977 gün önce
1991 gün önce
2004 gün önce
2012 gün önce
2018 gün önce
2040 gün önce
2047 gün önce
2074 gün önce
2096 gün önce
2159 gün önce
2228 gün önce
2243 gün önce
2285 gün önce
2327 gün önce
2376 gün önce
2403 gün önce
2419 gün önce
2460 gün önce
2481 gün önce
2509 gün önce
2614 gün önce
2621 gün önce
2642 gün önce
2649 gün önce
2656 gün önce
2677 gün önce
2685 gün önce
2698 gün önce
2712 gün önce
2733 gün önce
3149 gün önce