Lütfen bekleyin..

Ercan Cengiz

İSVİÇRE – BRÜKSEL HATTINDA

27 Mayıs 2016, 18:32

1.

boşuna dönmüyorum
iki metrekarelik şu daracık hücrede
iki büklüm olmuyorum boşuna
boşuna terlemiyor bedenim
boşuna akmıyor gözyaşım
boşuna yumruklamıyorum duvarı
boşuna çekmiyorum acısını
ayrı ayrı, bütün kardeşlerimin
yeniden doğuruncaya / büyütünceye yeniden
biliyorum
boşuna olmayacak hiç bir anım
zincir mi vuracaksınız ellerime
kalem mi kıracaksınız / o yüksek kürsülerden
arafta mı bekleteceksiniz yoksa
bir yanı ateş, alev alev
bir yanı donmuş buz dağı
kırın o zaman / adıma ne varsa elinizde
kırın
kırın ki / elleriniz de utansın
sizin o iğrenç yüreğinizden...

2.
sevişmeyin alçaklar
henüz kaldırmadım cenazemi
bir insan sıfatına girip
sevişmeyin hayvanca
enerjinize yazık / zamana
ömür kısa / değil sevişmek
koklaşmadan daha / ısınmadan daha kanı
binlerce çocuk girdi bugün / toprağın koynuna
duydunuz mu hiç
biri de bendim o çocukların
biri de bendim diyorum size
sevişmekten / dilimi bilmiyor musunuz yoksa
duymuyor musunuz çığlığımı
henüz bağlamasını bilmezdim kemeri
öyle uçkur muçkur meselesi değil
kurşun yağarken göğsüme
henüz / adımı haykıracak bir sebebim
cesaretim yoktu / bu kahrolası dünyada
ama vurdular
gözümün yaşına / boyuma / açlığıma bakmadan
vurdular / vurdular / vurdular
daha da vuracaklar
sizler sevişesiniz diye değil elbet
o yumuşak yataklarınızda
ben öleyim diye idi
bunca entrika / bunca ince hesap – kitap

3.
dört dostun varsa eğer / şu kahrolası
şu içine ettiğimiz dünyada
yeter de artar bile hayata
ne ki hayat
her biri bir değer benim için
değil mi ki
her biri bir ucundan / tutup
taşırlar belki cesedimi
ne ki ceset / cesetten çok ne var dünyada
götürüp teslim edinceye toprağa
her birine yirmi kilo bir yük
şu anki günahımla
ya düşer, ya düşmez paylarına
belki değer / belki fazla / belki hiç
fazla ise eğer / kendi payıma diyorum
yani bir cesedi taşıyamıyorsa
etine-buduna dolgun o dört dost
götürüp ateşe versinler cesedimi
bağdaş kurup ısınsınlar önünde
koklasınlar / yanık insan etini
kalanı da ne ise artık
nasılsa gücü yeter olur
taşır birisi...

taşır / dört dostum varsa eğer
şu kahrolası dünyada / tutar
her birisi bir ucundan tabutun
yani açıkcası / böyle
mahalle kabadayısı gibi
dersem eğer
meydan okuyorum / öyle mi
duyanlar beri gelsin o zaman
şu kahrolası dünyada
sekiz milyar insanın da
insan sıfatıyla sıçarak her gün
içinde yaşadığı
şu içine ettiğim dünyanın
ben de / içine edeceğim bundan böyle
hem de sizlerin / siz
sekiz milyar insanın
ya da insan sıfatının baskın geldiği
o en hayvani yanıyla / nokta...

4.
inanmak istemiyor dostlarım ama
soykırıma imza verildiği günün gecesi
sigarayı terkettim
bir de / şu kahrolası ellerimi
koynumda bağlamayı bırakırsam eğer
destur almadan pirimden
mirimden / kendimden
bir damla olsun / bir damla
akmayacak gözyaşım
yani / belki daha az
ya da tam tersi
çok / daha çok
hak etmediğim yükü
acıları çekeceğim

5.
hazreti osman selam göndermiş
demek, hala yaşıyor
bir bilseniz
nasıl da canım yandı / tam
wey aleykumselam / diyecektim ki
ister istemez
kalası gördüm karşımda
kazığı
bu sefer daha mı sivriydi / ne
osmanlı oyununun ucu
demedim
kazık anlatır nasılsa...

6.
haber saati geldi
hava, biraz daha mı karardı / ne
biraz biraz / diye diye ucundan
biraz daha mı karardı ne
bu hava
ne ki / o kara mı kara
bulutların arasından da
çaktırmadan düşmana
altına sızıyordu o kızılca güneş
...
o ne göbek tanrım / bu havada üstelik
o ne göbek
bana birşey bırakmamışsın / yiyecek
bişey bırakmamışsın / koklayacak
bişey bırakmamışsın böyle
ucundan bir lokma koparıp
tadına bakacak
bari, altına kaçırmadan / tanrım
ya da kusmadan / sıçmadan üstüme
tanrım / tanrım / ey tanrım
ey tanrının tanrısı tanrım
usulca bi köşeye çekilip
boşaltıvereydin içini
burnum kırılıyor tanrım / burnum
anlıyorsun değil mi / insan halini...

7.
yıllar sonra / kesmişim gibi avrupanın göbeğini
tam kenarı / brükselde de
kendi elleri ile ördüğü / sunni duvarın
arasından geçirterek beni
genç bir polis
gelip aradı üstümü
uzun hikaye / uzun
aramazdan önce / nezaketen
eldiveni geçirerek eline
'arayabilir miyim üstünü'
diye sordu bana / sevgilisine bakarak
yani sözün kısası
bu nezaketine polisin
eriyip gitti ciğerimin yağı
dedim, buyur polis
buyur polis effendi / buyur
o ne kadar buyurdu tanrım
sen utanmaz mısın
oramı – buramı ellemekten
üstüne üstlük türk kumaşı
ne pislik varsa elinde
kemik eriten o nezaketinle birlikte
üstüme bulaştıracaksın e mi
yemezler dedim / yemezler
bir polisin pisliğini...

8.
SAKAL
tam bir yıl sonra / kırmızı şarap içip
okudum sakalımın üstüne
sonra, acımadan hiç
usturayı çekip vurdum / telin dibine
sonra, kürsüye geçip
bir daha okudum, bir daha
hiç te acımadan harflere
dedim, merhametli biri olsa da
kaldırıp alsa bir müzeye
siyah – beyaz iki dünya bu
değişmez dedikleri uyduruk kader
kraldan krala geçen hükmü
diğeri hikaye / acemice yazılmış
birinden birine / dedim
birinden birine o dünyaların
bir köşesinde lazım olur mutlaka
sakal bu / sakal / kolay değil
yani benim sakalım
bakarsın birisi çıkar da
insaflı – merhametli biri
koklayıp öper de / üstüne üstlük
götürüp koyar da / taparcasına
kel başının üstüne...

9.
HACİYA SELAM
yaradan kimdir haci / sığınıp durursun
az önce / bulutların arasından
indim de geldim / süzülerek
kocaman bir limana haci
kocaman bir limana
senin gözlerin görmüyorsa eğer
sesime gel hey haci / sesime
sakın ha, sakın
'duymuyorum' deyip
çatlatırcasına güldürme beni
şaraba yazık haci / şaraba
bi gülersem haci / bi gülersem
öyle içten / öyle doya doya
hepten içine edersin sen
biliyorum haci / biliyorum
bu içine ettiğim dünyanın
hiç'inden hep olmaz haci
olmaz / olmaz / olmaz
anlayasın diye diyorum üç kez
bunu iyi belle haci
mutlaka bir sebebi olmalı
bir temeli
var etmek için bişeyleri
var olması için bir şeyin
beri gel haci / beri ...

Ercan Cengiz
(Şafağa Gülen Ülkeyim)

Bu haber 1009 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.