2018 yılının nasıl geçeceğine ilişkin veriler, 2017 yılının son haftasına bakılarak rahatlıkla görülebilir. Bunun için öyle müneccim olmaya gerek yok. İster bölgesel ve küresel gelişmelere bakın ister Kürdistan ve Kürdistan üzerindeki sömürgeci devletlerin durumuna bakın geçtiğimiz bir hafta içinde meydana gelen olaylar ve gelişmeler 2018 yılının nasıl geçeceğine ilişkin çok önemli veriler içermektedir.
Küresel ölçekte ABD ve Rusya’nın kapışması devam edecek. ABD kendi güvenlik konseptinde Rusya ve Çin’i kendisi için ekonomik ve askeri tehlike olarak tanımlıyor. İran ve Kore’yi nükleer tehdit, Türkiye ve Katar’ı ise çeteleri destekleyen ülkeler grubunda yer aldı. Bu da demektir ki küresel ve bölgesel güçler arasındaki çelişki hem Ortadoğu’da hem de diğer alanlarda birbirlerini zayıflatma mücadelesi ile geçecek. Bölgesel açıdan Filistin, Kürdistan ve Suriye sorunu da küresel siyasetin gündemi. Kürdistan üzerindeki İran, Türkiye, Irak ve Suriye hem küresel hem bölgesel hem de anti sömürgeci mücadele ile gündemde olacak.
İran’ın kendisini korumak için Irak, Suriye, Lübnan, Yemen vb. ülkelerde savaşı tutma kendini koruma stratejisi son günlerde İran rejimi için önemli olan Kum, Tahran ve diğer bölgelerdeki halk isyanları ile sürdürülecek bir durumda olmadığını gösteriyor. İran için kriz dolambaçlı ve yıkıcı özellikler taşıyarak olgunlaşıyor. İran’ın Türkiye ile ilişkisi de “stratejik düşmanlık ve taktik dostluklar” üzerinden yürümeyecek. Suriye ve Irak’taki durum da bunu gösteriyor.
Türkiye’nin hem içte hem dışta izlediği Kürt düşmanı politikaları nedeniyle iyice köşeye sıkıştığı görülüyor. Türkiye Rusya ve İran ile ortaklaşıp Suriye’de nüfuz edinmek isterken şimdi yeniden eksen kayması yaşıyor. ABD ve AB ile krizini çözmek isterken çok fazla ödün veriyor. Mısır ve Suudi karşıtlığı üzerinden geliştirdiği Sudan-Çad ziyaretleri sonuçsuz. Kudüs üzerinden çıkış ararken rezil olan Fars ve Arap dünyası ile karşı karşıya kalmış durumda. Irak’ta kuru gürültü politikası izliyor. Türkiye’nin dış politikası daha fazla bataklık. Yani Tayyip Erdoğan’ın “düşman azaltıp dost çoğaltmaya mecburuz” sözleri pek de gerçekçi değil. İçeride savaştan kaynaklı ekonomik kriz, baskı politikaları artık toplumu isyan noktasına getirmiş. Gerilla mücadelesi ise Aralık ayının son günlerinde bile sonuç alıcı devam ederken önümüzdeki dönemde Türk devleti ve ordusu büyük darbeler yiyecek gibi görünüyor. AKP içindeki çatırdama ve yeni eğilimler Erdoğan ve ekibini fazlasıyla korkutuyor.
Irak ise konjonktürel olarak kendi egemenliğini pekiştirmek için algı operasyonları üretiyor. Güney Kürdistan’daki yerel siyaseti ezmek peşinde. Ama güney siyaseti artık yapısal dönüşüm geçiriyor ve PKK çizgisi Güney’i dönüştürmek için aktifleşiyor. ABD ve İran’ın Irak üzerindeki belirleyiciliği de Irak’ın güdümlü siyaset yürütmesini beraberinde getiriyor. Ve Irak 2018’de öyle istediğini yapacak durumda değil.
Suriye ise Rojava devriminin kendisini Suriye’ye taşıması ile farklı bir boyutta. Rusya, ABD ve İran istediği kadar bu alanda gelişmeleri belirlemek istesin Demokratik Suriye Güçleri’nin askeri ve siyasi zaferi Suriye’nin yeniden yapılanmasında temel dinamik. Suriye artık eski Suriye olmayacak. Zor ve sancılı da olsa Kürtler ve Araplar da yeni bir tarihsel ilişki içinde gelişmelerin dinamiği olacak.
Ve en önemlisi de PKK ve gerilla mücadelesi... Yani Kürt Özgürlük Hareketi’nin konumu ve gelişmelerdeki rolü 2018 yılında çok belirgin ortaya çıkacak. PKK “Bakur’da faşizmi yenilgiye uğratma, başur’da müdahale, Rojhilat’ta hazırlık ve Rojava’da inşa” olarak belirlediği stratejisini yılı beklemeden hayata geçirdi ve bunun için önemli bir yol da aldı. 2018 yılında gerillanın merkezde olduğu, diplomaside etkin, siyasette belirgin bir özellikte gelişme ortaya çıkacak