Gerilla alanlarındayım. Gerillalar ile birlikte içine girilen süreci takip ediyoruz. Gelişmeler çok hızlı ve çok yönlü. 16 Ekim 2017’deki gelişmelerle başlayalım. Irak ordusu, İran’ın bölgesel ordusu olan Haşdi Şabi ile Kerkük’e girdi. Türk Ordusu Zap bölgesinde Çukurca sınırından Başurê Kürdistan’a giriş yapmak istedi. İki gün öncesinden Türk medyası İmralı’da rehin tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaşamı ile ilgili tahrik edici haberleri gündeme getirdi. Bunun öncesinde Tayyip Erdoğan Başur’daki KDP referandumunu da bahane ederek, Başurê Kürdistan ve Efrîn’i tehdit etmekle kalmadı ve‚ ’Bir gece ansızın gelebiliriz’ diyerek hedefi belli tehditlerde bulundu.
Peki bütün bunlar nasıl oldu?
Evet, burası Ortadoğu ve Ortadoğu’nun en sıcak coğrafyası Kürdistan... Hergün her an yeni gelişmelerin ortaya çıkacağı ve yapılan hesapların, planların alt üst edilebileceği bir alan. Politika, diplomasi ve sıcak askeri savaşın iç içe girdiği ve birbirini besleyerek büyüdüğü bir özellik taşıyor. İttifaklar çok yönlü günü birlik değişip yeni taktiklerle yeni politikalara dönüşebiliyor.
İşte KDP’nin referandumu ve ortaya çıkan sonuçları: Aylar öncesinden yapılacağı ilan edilen ve ilan edildiğinde TC, İran gibi devletlerin ses çıkarmadığı, yapıldığında ise bir biri ile çelişkili olan İran, TC ve Irak’ın aniden ortaklaştığı anti-Kürt ittifakı ortaya çıktı. PKK ve KCK bu sürecin öncesinde defalarca Başur’daki bu gidişata dikkat çekti. Kerkük’teki bir avuç gerilla ve Kerkük’teki halk kendi gücü ölçüsünde direniş tutumu sergiledi. Ama YNK ve KDP peşmergeleri ağır silahları ile kentten apar topar çekildi. DAİŞ’e karşı kurulan ama aynı DAİŞ’in Musul’a girdiği gibi Kerkük’e giren Haşdi Şabi güçleri de bu dönemin aktörü olmaya heveslendi.
Haşdi Şabi’nin Kerkük’e gireceği günün öncesinde KDP ve YNK yetkilileri Dukan Barajı kıyısında bir araya geldi. Bir anlaşmaya varmış gibi görüntü çizdiler. Ama ertesi gün Kerkük’den YNK ve KDP peşmergeleri çekilip, Kerkük’ü Haşdi Şabi ve Irak Ordusuna bıraktılar. Sonra KDP’liler YNK’lileri, YNK’liler de KDP’yi suçladılar. Olan ise Kerkük’teki halka oldu. On binlercesi yollara düştü. Herkesin aklına KDP’nin Şengal’de yaptığı tarihi kötülük geldi. Kerkük’ü Kürdistan’ın kalbi sayan, referandumla bağımsız Kürdistan propagandası yapan Mesud Barzani ise o gün ortalıkta görünmedi.
Suriye’de devam eden 3. Dünya Savaşı’nın Reqa hamlesinin sonuçlanacağı bu günlerde İran-Türkiye-Irak üçlemesinin KDP’yi kendilerine zemin ve gerekçe yaparak içine girdikleri bu hamlenin hedefi sadece Kerkük değil. Plan büyük. Planın merkezinde Kürdistan’daki kazanımlar var. Sadece Başur’daki değil Bakur, Rojava, Rojhilat’taki kazanımlar ve bu kazanımları ortaya çıkaran ve güvencesini sağlayan PKK ve onun Önderliği var. Yani bu planın merkezinde güncellenmiş Kürt düşmanlığı var. Bu düşmanlığın öncülüğünü ise Türkiye ve İran yapıyor. Bu iki güç PKK’nin korkusundan Kürde dair her kazanımı ezmek ve Kürt soykırımını tamamlamak istiyor. ABD ve Rusya gibi küresel güçler ise statükocu bölgesel güçlerden hala yararlanmak için ikili bir politika izliyor.
KDP ve YNK gibi güçler ise kendi küçük şehirlerindeki kendi yaşam alanlarını korumaya alıp yaşamlarını sürdürmek için Kürdistan’ı savunmasız ve dağınık bir yapıda tutacak politikalar izliyor. Kerkük’e Haşdi Şabi güçlerinin girmesi, Kürtlerin göçe zorlanması, Rojava’ya saldırılar, Bakur’daki baskılar, Rojhilat’taki tehditler özellikle Barzani için çok önemli değil. KDP ve YNK sadece kendi egemenlik alanını koruma telaşında. Barzani ise aynı Tayyip Erdoğan gibi ‘Başkanlık’ sevdasında.
PKK ise Kürt güçlerini, bölge halklarını ve Kürdistan’ı bu durumdan kurtarmak için mücadele yürütüyor. PKK her alanda her tehdite karşı direnişi esas alan ve demokratik ulus birliği ile mücadeleyi esas alıyor. Kerkük konusunda da daha gerçekçi ve demokratik çözümü öngörüyor. Kerkük’ün Kürdistan’a bağlı özerk bir bölge olarak tanımlanmasının halklar için daha doğru bir çözüm olacağını önceki açıklamalarında belirten PKK, Kerkük’e yapılan bu saldırıya karşı sessiz kalmayacağını da belirtmekte fayda var. Ve ayrıca Tayyip Erdoğan’ın İran, Irak ile içine girdiği bu yeni durumun fazla bir gelişme gösteremeyeceğinin herkes farkında. Çünkü Suriye’deki Kürt düşmanlığı TC’yi ve Tayyip Erdoğan’ı her alanda rezil bir duruma sokmuştu. Irak’taki ve Başur’daki TC politikaları TC’yi, Tayyip Erdoğan’ı ve beraberinde İran’ı rezil bir duruma sokacağa benziyor.
Daha baştan dedik ya, bu bölgede gelişmeler çok hızlı. Her şey değişim halinde. Kaos aralığının günlük görünümünde de uzun vadeli halinde de bu aralıktan en örgütlü ve projesi olanlar başarılı çıkacaklar. Bunu Suriye kaosu göstermeye devam ediyor. Irak’taki durumdan da böylesi örgütlü ve projesi olan güçler çıkacak. Şengal, Kobanê, Reqa’ya bakın Kerkük’ün geleceğini göreceksiniz...