AKP'yi anlamak, Tayyip Erdoğan'ın gerçek yüzünü bilmek için çok derinlikli analizler yapmaya gerek yok. Tayyip Erdoğan'ın iktidara geldiği günden bu yana yanında kim vardı, şimdi kim var diye bir hafıza tazeleyin ortaya kimin ne mal olduğu hemen ortaya çıkacaktır.
Çok uzağa gitmeye gerek yok. 62. 63 ve 64. hükümetlerin başbakanı, 1 Kasım 2015 Genel Seçimlerinde yüzde 49 oy aldığını sanan Ahmet Davutoğlu vardı. Profesördü. Stratejik Derinlik adlı kitabı da vardı. Kükrüyordu. "24 Temmuz 2015'te uçaklara bütün Kürt dağlarını bombalasın diye ben talimat verdim" diyordu. "Kürt kentlerini ben bombalattım, Cizre ve Sur'u ben yaptım!" diye övünüyordu. Sağa sola akıl veriyordu. Peki şimdi nerede? Ahmet Davutoğlu'ndan söz eden var mı? Oysa hala milletvekilidir. Ve biliyor musunuz medyada yer bulmak için kitap imza günleri yapıyor. Birilerinin kendilerine sataşmasına ise kişisel facebook sayfasından yanıt veriyor. Böylesine bitik bir durumdadır.
Yalçın Akdoğan vardı. Tayyip Erdoğan'ın gölgesiydi. "En uzun süreli başdanışmanım" diye övünüyordu. Atıp tutuyordu. "Erdoğan'ın konuşma metinlerini de ben yazıyorum" diyordu. Kürt düşmanlığı yapıyordu. Peki ne oldu. Şimdi esamesi okunmuyor. Yalçın Akdoğan ve Ahmet Davutoğlu, AKP'deki ilkesiz, ahlak yoksunu siyaset yapısının sosyolojik okuması için örnekler seçimidir.
Tabii ki Tayyip Erdoğan'ın tasfiye ettiği Cüneyt Zapsu, Bülent Arınç, Abdullah Gül, Hüseyin Çelik vb. başka isimler de vardı. Ama şimdi AKP'de, TRT'de, merkez medyada yoklar. Kendi seslerini ise sosyal medya üzerinden duyurmaya çalışıyorlar. Bu durum da AKP'nin ve Tayyip Erdoğan'ın partisinin çekirdeğinde neyin nasıl yürüdüğünü gösteriyor.
AKP medyasına bir gözatalım. Mustafa Karaalioğlu vardı. Star'ın başındaydı. Kanal 24'teydi. NTV'de AKP adına boy gösteriyordu. Şimdi nerdedir. En son yazısında ne demişti bilen ve hatırlayan var mı? Yıldıray Oğur vardı. Genç sivillerdendi. Tarafçıydı sonra AKP'li oldu. Reise gönül saldı ama Hocacı oldu. Yanlış ata oynadı ve şutlandı. Şimdi kendini aklama paklama çabası içinde. Esamesi okunmuyor. Bunlar gibi onlarcası var... Ama ortalıkta yoklar!..
AKP'nin ve Tayyip Erdoğan'ın sivil toplum örgütleri ile ilişkilerine bakalım. İHH vardı. AKP'nin pis işlerini çetelere desteğini "in hak ve hürriyetleri adına" yürütüyordu. İsrail ile anlaşmadan sonra "Tü ka ka" oldu. Daha da bir birbirlerine girecek gibiler.
AKP'nin aydınlarla dansı da aynı. İlk iktidara geldiğinde Türkiye'nin bütün aydınlarına yağ çekiyordu Erdoğan ve ekibi. "Hasan Abi" diyordu Hasan Cemal'e... Şimdi herkesi "kansız, iç düşman, dış bağlantılı ajan!" diye nitelendiriyor.
Toplumdakilerine "ananı da al git!" diyordu, Tayyip Erdoğan.
E şimdi Tayyip Erdoğan'ın İsrail'e "Pardon ya ben öyle demek istememiştim!" demesi, Rusya'dan özür dilemesi, Mısır'ı tebrik etmesi, Suriye'de Esad ile görüşmesi niye şaşırtıyor ki sizi!... Adam kemiksiz. Etrafındakiler siyasal kişilik ve ilke de dibe vurmuş durumda. En yakın yol arkadaşlarına bunları yapan Erdoğan'ın Türkiye'ye, Türkiye toplumuna bir hayrı olur mu! Olmaz.
Düşünün İstanbul'da Atatürk Havalimanı'nda DAİŞ'in yaptığı katliamda 44 kişi ölmüş, yüzlerce insan yaralanmış, sözde ulusal yas ilan edilmiş. Ulusal yas ilan edildiği o gün Binali Yıldırım, Kadir Toptaş, Mehmet Şimşek ve Tayyip Erdoğan "bugün bir bayram!" diyerek geviş getirip gülüyorlardı. Böylesi bir insandan lider mi olur, devlet başkanı mı olur yok zübük mü olur!