Lütfen bekleyin..

Mustafa Elveren

Dersimli Yazar Ergin Doğru’nun Mektubuna Yanıt-2

06 Nisan 2016, 20:40

Sayın Hemşehrim,

Kız kardeşimin kötü bir ur sonucunda beyin ameliyatı olması ve bu ameliyata üzülen 83 yaşındaki annemin de yüksek tansiyona bağlı olarak felç geçirmesi nedeniyle size kapsamlı mektup yazamadım. Ancak, Ankara’da bulunduğum sırada kısa bir mektup yazmıştım. Umarım elinize geçmiştir.

Ne yazık ki hastalarımızın durumunda pek fazla bir olumlu gelişme olmadı ve hala aynı şekilde devam etmektedir. O nedenle Epey zamandır bu mektubunuza makale niteliğinde bir yazı yazamadım. Yine de bu ağır şartlarda yanıt yazmaya çalışıyorum.

 

Değerli Hemşehrim,

Zindana girmeden önce birbirimize yazdığımız birkaç mesaj ve makalelerden tanışmaya başladığımızı önceki mektubumdan belirtmiştim. Bir de sizin zindanda olmanızdan kaynaklı yazıştığımız birkaç mektup oldu. Bunun dışında ne yazık ki bu güne kadar sizinle yüz yüze hiç bir görüşmemiz olmadı. Umuyor ve diliyorum ki; demokrasi mücadelemiz biran önce başarıya ulaşır ve hepimiz özgür, çağdaş ve demokratik bir sistemde iletişim kuracağız.

 

Sevgili Hemşehrim,

Mektubunuz PDF formatında bana ulaştı. Sizin de belirttiğiniz gibi mektuptan çok bir makale haline dönüşmüş. Zaten size de bu yakışırdı. Ceberut devletin o zindan şartlarını göz önüne aldığımda, düşünceyi aktarma açısından yine de çok mükemmel bir mektup olduğunu söyleyebilirim.

Şu cümlelerinizden etkilenmemek mümkün mü?

“(…) yaşamı değerli kılan, insana var olma duygusunu hissettiren, umudu ve kavgayı anlamlandıran ne kadar değer varsa, bu günlerde hızlı bir şekilde tükeniyor. Koyu karanlıklara hapsedilen coğrafyamızda süren zulüm politikalarında kaybettiğimiz sadece toprağa düşen canlarımız, yıkılan kentler, yok edilen tarih ve kültür değil. Kanımca bu karanlık içerisinde yok olan insan ve insanlığa ait değerlerdir. (…)

Tespitlerinize aynen katılıyor, Mazlum’ca bu duruşunuzu takdir ediyorum. Buradan hareketle Dersim artık mazlumlaşıyor. Bunda sizin katkınız inkâr edilemez. Bu ceberut devlet anlayışı beni ve sizler gibi aydınları hiçbir zaman dikkate almadı, halen de almıyor.

Bu satırları yazmadan bir süre önce 'Suriye'de savaşa hayır' bildirisini 205 aydın ve yazarla birlikte ben de imzaladım.  Bu bildiriden dolayı TC Cumhurbaşkanı tarafından;  "aydın müsveddesi, cahil, karanlık, kalemini teröristin emrine verenler, vatan hainleri..." şeklinde aşağılandık ve hakarete maruz kaldık.

İmzacılardan Sayın Prof. Baskın Oran Cumhurbaşkanı aleyhine dava açtı. Bu davaya ben de müdahil olmak istedim. Ancak,  Sevgili Baskın Hocam’ın avukatından öğrendiğim kadarıyla bu davaya müdahil olmam hukuken olanak yoktur. Bu davaya hukuken müdahil olamadığım için üzgünüm.

Dersimli Hemşehrim,

Bu güne kadar çeşitli gazete ve internet sitelerinden yayınlanan yazılarımdan dolayı çok sayıda inceleme, savcılık soruşturmaları ve dava duruşmaları aşamalarından geçtim. Birkaç tanesi ertelendi ve bir kısmı da para cezası ile sonuçlandı.  Dolayısıyla ben cezaevinde doğrudan kalmadım. O nedenle zindan koşullarını birebir hiç yaşamadım. Ancak, zindan yaşamının ne olduğunu geçmişte devrimcilerin, sosyalistlerin ve ustaların anılarından öğrendiğimi burada itiraf etmeliyim.  

 

Mazlum ve mağdur Hemşehrim,

Daha önce el yazısı ile yazdığım kısa ve acele mektubumdan da açıkladığım üzere; İstemiş olduğunuz Munzur Çem’in şiir kitabını bulamadım. Gerek internet üzerinden ve gerekse bizzat kitapçıları gezerek kitabı bulmaya çalıştım. Ancak, kitap 2013 yılından sonra yeni baskı yapmamıştır. Hatta internet üzerinden bir yayıneviyle telefonla görüştüm. O yayınevi yetkilisinin verdiği yanıt beni umutsuzlaştırdı. Şöyle yanıt vermişti;  “Kitap bizim stoklarımızda kalmamıştır.  Sizin ısrarlı mesajınız üzerine kitabı yayınlayan yayınevini aradık, onlarda da bulamadık.”

Can Hemşehrim,

Zindan koşullarını en iyisini Sayın İsmail Beşikçi bilir diye düşünüyorum. Sayın Beşikçi’nin bazı düşüncelerine katılmasam da, Beşikçi ülkemizin yüz akıdır. Daha doğrusu yakın tarihimizdeki SOL’un da örnek kişisidir, diye düşünüyorum.

Hakkınızda kim ne söylerse söylesin, ben sizin Dersim’e olumlu çok katkı sunduğunuzu düşünüyorum. Bu benim kişisel kanaatimdir.

 

Sevgili Kardeşim,

Bu mektubu içinde bulunduğum sıkıntılı ruh haliyle yazdım. O nedenle eksikliklerim, yanlışlarım ve duygusallığım olması doğaldır. Beni bağışlayacağınızı umuyorum. Aynı duygularla okuyucularımın da beni bağışlamalarını diliyorum.

Bir an önce zindandan kurtulmanızı içtenlikle diliyor, sevgi ve saygılarımı sunarım.

  05/04/2016

Bu haber 988 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları