Lütfen bekleyin..

Mustafa Elveren

Takunyacılar Tepişiyor Halklar Eziliyor

02 Ekim 2016, 09:43

Devletin temel organları olan yasama (TBMM), yürütme (İktidar) ve yargı (Mahkeme) erkleri fiili olarak bir kişide toplandığı yapılan uygulamalardan anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kuvvetler ayrılığı ortadan kaldırılmışsa, o ülke tek kişi tarafından yönetiliyor demektir.

Türkiye’de fiili olarak bir başkanlık sisteminin uygulandığını söylemek abartılı olmaz. Artık körler ve sağırlar bile bu durumu biliyor. Bu tür rejimlere “diktatörlük” demek herhalde yanlış olmaz.

Yasama, yürütme, yargılama erkinin fiili olarak Saray’ın denetiminde olduğu bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan fiilen başkanlık sistemine geçmiş bulunmaktadır. Bu durum muhalefet tarafından “Saray darbesi” olarak nitelenmektedir.

Hal böyle olunca; Türkiye’de güç ve rant bölüşümü nedeniyle iktidar ortakları ve yandaşları birbirlerine darbe girişiminde bulundular. Yani takunya kılığındaki siyah postalcılar ile yeşil takunyacılar birbirlerine darbe yapmaya kalkıştılar. Bu “darbe kalkışması”ndan yeşil takunyacılar şimdilik üstünlük sağlamış gibi görünüyor. “Demokrasi nöbeti” adı altında günlerce eylem ve etkinlikler yapıldı. Bu etkinlikler “Yenikapı Ruhu” ile takkeleşti, pardon taçlandırıldı.

15 Temmuz “Darbe Girişimi”nden dört gün sonra “Postal Ve Takunya Darbesi” başlıklı makalemde şu tespitte bulunmuştu. “Kimisi kurt, kimisi İŞİD, kimisi de Rabia işareti yaparak, hep birlikte; ‘Ya Allah bismillah, Allahu ekber!’ diye bağırdıklarını gördük... O meydanlarda toplananların sembolleri farklı, sloganları ortak olan “halk”ın askerden daha çok korku yaydıklarını gördük…”

Yukarıdaki tespitime karşı bazı okuyucular çok sert tepki göstermişlerdi. Biri örtülü olarak darbeyi desteklediğimi ve “Siz takunya toplayın” esprisini yaptı. Bir diğeri ise, “Bu tutumunuzu protesto eder, sizden artık mesaj almak istemiyorum” serzenişinde bulundu. Aslında o makalenin başlığını Takunyacıların Darbecilik Dansı olarak yazmak daha doğru olurdu.

 “Darbe girişimi”nden önce iktidara çok yakın olan gazeteci-yazar Fehmi Koru darbeden 3 gün sonra yani 18 Temmuz 2016 tarihinde kendi bloğunda özetle şu tespitleri yapmıştır;

“Girişimin başarıya ulaşamamasında, öncesinde toplanan istihbaratın büyük payı olduğunu, sonrasında başlatılan tasfiye girişiminde de MİT’in önceden hazırladığı listelerin kullanıldığını düşünüyorum.

Hatta, “Bunlar darbeye kalkışabilirler, eğer böyle bir şey olursa, biz de şöyle davranalım” diye bir operasyon planı devlet tarafından belirlenmiş ve darbeciler düğmeye bastığında, o plan, sâdık devlet birimleri tarafından devreye sokulmuş bile olabilir… İki hafta sonra yapılacak YAŞ toplantısına bayağı kalabalık bir tasfiye listesiyle gidileceği haberlerinin, darbecilerde, planladıklarından daha önce düğmeye basma ihtiyacı doğurduğu herkesin dilinde.

Yine ‘acaba’ sözcüğü ile başlayacak bir cümlem olacak: “Acaba YAŞ’ta geniş tasfiye ve Cumhurbaşkanlığında bile adamları olduğuna dair dokundurmalar, ağızdan öylesine kaçırılmış cümleler değil de, tam da bu sonucu doğurmak üzere söylenmiş ortaya atılan yemler olmasın?” Buradan öğrendiğimiz şu: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbenin o gün yapılacağından öğle saatlerinde haberi olmuş… MİT’in de daha önce.

Haberi erkenden olmuşsa, neden derhal Ankara veya İstanbul’a hareket etmemiş olabilir Cumhurbaşkanı?

Devletin ‘operasyon planı’ öyle gerektirdiği için olabilir mi?

Kuvvet komutanlarının darbe girişiminin ilk saatlerinden itibaren ortada görünmemesi, her şey olup bittikten sonra ‘kurtarılmaları’ da, yine ‘operasyon planı’ gereği idiyse, hiç şaşırmam…” (1)

Takunyacıların postalcıları nasıl kandırmaya çalıştıkları Fehmi Koru’nun yazısından anlaşılmaktadır.

İkisi de birbirine benziyor. Bunlar Osmanlı Bankası, yok birbirinden farkı. “Al birini vur ötekisine.” Olan halklarımıza oluyor. Ne yazık ki, takunyacılar tepişiyor, halklar eziliyor.

29.09.2016

Bu haber 836 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları