Tıpkı, ‘19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı‘ olarak yutturulmaya çalışılan tarih gibi..
Diğer bir deyimle Atatürk bu tarihte Samsun’a çıkar ve günümüze, AKP-Erdoğan yönetimine kadar devam eden bir soykırımlar tarihi devam ede gelir..
Yani Abdulhamit’ten bu yana olayların akışına kabaca bakıldığında dahi bu devamlılığı görmek hiç zor değil.
1894 yılında Abdülhamit’in Ermenilere yönelik katliamlarıyla başlayıp, 1915’te İttihat ve Terakki, Kemalistler yönetimi tarafından 1,5 milyon Ermeni ve 300 bine yakın Süryani’nin hayatına mal olan Büyük Hıristiyan Soykırımı’nın son etabıdır Pontos Rum Soykırımı.
Hemen akabinde Qoçgiri, Ağrı, Zilan, Şeyh Sait’lerin idamı, Dersim Soykırımı, 6-7 Eylül olayları, gayri müslimlerin mallarının ve iş yerlerinin yağmalanması, Maraş, Kırıkhan, Elbistan, Malatya, Çorum, Sivas, Gazi vb Alevi katliamları.
M. Kemal’in Samsun’a çıkış tarihi olan 19 Mayıs 1919’dan 1924’e kadar 350 bin Pontos (Karadeniz) Rumu katledilmiştir. Pontos’un kadim halkı Rumlar bu süre zarfında yüzer- biner asılarak, mağaralarda sıkıştırılıp dumanla boğularak, kılıçtan, süngüden geçirilerek katledilmiştir. Küçük Asya’nın diğer bölgelerindeki Rumlarla birlikte 1 milyon 250 bin Rum’un akıbeti halen bilinmemektedir.
19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in Samsun’a gelişiyle birlikte ilk yaptığı iş Topal Osman ile görüşmek olur. Bu görüşme Topal Osman güzellemesi yapılan onlarca kitapta açıkça yazılı çizilidir. 1919’dan itibaren bütün Karadeniz şehirlerinde Rumlara yönelik saldırı ve cinayetler giderek artmaya başlar. Mustafa Kemal, Topal Osman’a tüm Rumları imha etmek için yol gösterir, talimatlar verir. Bir yandan çetelerin Rum köylerine yönelik saldırıları sürerken aynı zamanda Amasya’da Merkez Ordusu adında bir ordu kurulur. Kısa bir süre önce gözlerinin önünde Pontos’taki tüm Ermenilerin katline tanık olan Rumlar sıranın kendilerine geldiğinin farkında oldukları için partizan grupları oluşturarak dağlara çıkar ve direnmeye başlarlar.
Sürgünler ölüm yürüyüşlerine dönüşmüş, insanar, yaşlı, çocuk kırılmış, telef olmuştur..
Hedef Rumların sadece canı değil, malları mülkleri ve servetleridir aynı zamanda. TBMM Gizli Meclis tutanaklarında sıkça dile getirildiği üzere meselenin özü ‘tenkil ve yağma’ yani yok etme ve Rumların tüm mal varlığının gasp edilmesidir.
Osmanlıdan devralınan “Anadolu’yu Sünni Müslüman-Türk vatanı yapma” devlet aklı sonuç alıncaya kadar devam ettirilmiştir.
Şimdilerde sağcı’sı ve Kemalist solcu’su dahil olmak üzere 19 Mayıs’ın hala bir bayram olduğu tezini savunmaktadırlar.
Ne yazıkki buna bu görüş etrafında büyük bir ‚algı‘ yaratılmış ve bir kısım Aleviler, sosyal demokratlar, ilericiler(!) vb aynen böyle yaklaşmaktadır..
1500’lü yıllar boyunca yoğun olarak süren ve yakın tarihimize kadar devam eden Anadolu Alevi katliamlarının, Ermeni, Asuri-Süryani-Keldani, Ezidi ve Rum Soykırımlarını, Kürt katliamlarını, Çerkes Sürgününü, Arap, Laz, Pomak, Agide ve diğer halklara yönelik asimilasyon çabalarını ve baskıları, katliamları bir arada görmeyen tüm paradigmalar eksik kalacaktır.
Günümüzde Yunanistan‘da Mustafa Kemal'in Samsun'a varmış olduğu 19 Mayıs günü bir ‘Soykırım‘ günü olarak kabul edilmiş ve soykırım kurbanları anılmaktadır.
Yoksa Türkiye’de olduğu ‘19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı‘ olarak yutturulmaya çalışılan tarih gibi değildir.
Kaldıki 19 Mayıs, dün ve bugün hala ‘Türk milleti yaratma‘ adımının ilkidr denilmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve diğer devlet büyüklerinin 19 Mayıs’a ilşkin açıklamalarına bakınız bunu görürsünüz.
Yani Kürde, Ermeni, Rum-Pontus, Ezidi, Süryani, Alevi vd halklara, inançlara yaşam hakkı tanımayan bir tarihtir 19 Mayıs.
Diğer bir deyimle yaşam allanları, yaşamları ve bütün değerleri ellerinden alınan, gasp edilenlerin tarihidir 19 Mayıs..
19 Mayıs bayram değil, Soykırımdır yani..
Ermeni halkına yönelik gerçekleştirilen soykırımda aynı fotoğraf vardır..
Dersim Soykırımı öncesi ve döneminde-sonrasında yine aynı manzarayı görmekteyiz.
Soykırım, katliam, sürgün, ölüm yürüyüşleri, asimmilasyon.
Talan, imha, inkar, red, yok etme, yağmalama..
Aynı zihniyet günümüzde, Kürdistan başta olmmak üzere Anadolu-Mezopotamya’nın kadim halkları ve inançları üzerinde ‘terör’ estirmekte, imha etme, yok sayma, sürgün ve asimilasyon plitikaları ile sonuç almak istemektedir.
Tıpkı ittihat ve terakki dönemi gibidir fotoğraf;
İçeride baskı, terör, gözaltı ve turuklamalar, anti demokratik uygulamalar süreken dışarıda ise savaş, komşulara saldırma, el koyma, ilhak etme..
Rojava’ya saldırmak, operasyonlar yapmak, savaş ilan etmek bunun en bariz somut örneği olarak karşımızda durmuyormu?
Uluslararası alanda ‘izole’ olmuş, olmayan ekonomisi iyice sıfırlanmış, 400 Milyar Dolar üzeri dış borç, çöken turizm, etik olmayan siyasal söylem, uslup ve uygulamalar, OHAL, şiddet, tutuklamalar vs vs..
Ancak Devlet terörünü Avrupa ve Waşinton sokaklarına kadar taşıymaya cüret edenler mazlumların ‘ahı’nı çoktan almışlardır ve ‘çöküş’ başlamıştır.
Siz bakmayın öyle 19 Mayıs’ın içine gençleri katarak orada burada festival, kutlama vb aktiviteler yaptıklarına.. ‘Soykırımcılar’ Soykırımlarını kutluyorlardır..
Soykırım kutlanır mı peki?
‘Gen’lerinde olanlar kutlar evet..