Lütfen bekleyin..

Can Kasapoğlu

'Baskılar ve kaos artacak, Kemer sıkma dönemi başlayacak‘

06 Kasım 2016, 09:27

'Ekonomik şşiddet kendsini daha çok hissettirecek ve giderek baskılar artacak'

 

Yukarıdaki bu başlık, Türkiye'nin batı’daki yorumlarının bir özeti olarak ortaya çıkmaktadır..

Mülteci krizi olarak adlandırılan süreç ile başlayan AB - Türkiye ilişkileri çerçevesinde Almanya başbakanı ile Erdoğan arasındaki zaman zaman krizlere dönüşen süreç devam ediyor.

Gelinen aiamada ise Almanya başta olmak üzere Avrupa’da ki genel kanı;

Türkiyenin riskli bir ülke olduğu, bir bölgesinde nerdeyse ‚iç savaş‘  yaşandığı ve özellikle 15 Temmuz sonrası OHAL kanunları çerçevesinde (zaten çok kısıtlı olan) insan hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, can güvenliğnin kalmadığı, topluun çok gergin olduğu ve her an her yerde bombalar patayabileceği kuşkusu olduğu algısı artarak devam ediyor. 

Buna paralel olarak ise Ankara siyasetinin batı‘ya karşı ‚sert‘ olarak yorumlanan gerginliği arttıracak çıkışları eklenince AB ülkelerindeki yukarıda belirttiğimiz tablo sokaktaki insanlara kadar ulaşıyor.

Örneğin, batı medyası, kamuoyu, siyasetçileri, stk’lar ve ülkelerini yöneten iktidarlar hala 15 Temmuz gecesi ve sonrası olup-bitener karşısında ikna olmuş görünmemektirler. Bu durumun böyle olması ise ister istemez Ankara’yı geriyor..

Öyle ki bu gerginlik 15 Temmuz ile başlayan sürecin 1923 Lozan antlaşması dönemine değin uzanıyor olması batı da şakınlıkla izleniyor.

Atina başta olmak üzere, Berlin, Brüksel, Lozan vb merkezlerde yankı bulan ve artarak devam eden karşılklı açıklamalar en başta Ankara’nın ‚tecrit‘ edilme sinyallerini veriyor.  

Evrensel hak, hukuk, BM, Kopenhag kriterleri ile AB ve AP siyaseti yerine kendi kriterlerini hayata geçiren Ankara siyaseti, aynı yaklaşımını TC sınırları dışında da hayata geçirmeye yada ‚aynen‘ kabul görmesi beklentisi içinde olduğu yorumlanıyor.

Bununa birlikte Almanya başbakanı Angela Merkel ile cumhurbaşkanı Erdoğan arasında başlatılan işbirliği, Merkel ve partisi CDU’nun prestij kaybına neden olduğu son iki eyalet seçimlerinde açıkça görüldü. Almanya'da aşırı sağcı mlliyetçi,ırkçı grupların gerçekleştirdikleri saldırlar ve şiddetin sayısı ise geçen yıla kıyasla ikiye katlandı. Ocak – Eylül ayı ortasına kadar polis kayıtlarına göre, 507 yabancı düşmanı olay/saldırı gerçekleşmiş durumda.

Her şeye rağmen Alman emperyalizminin AKP rejiminin en önemli destekçilerinden biri olduğu ise geçerliliğini hala korumaktadır.

Almanya’daki savaş karşıtı barış hareketleri ve sivil toplum kurumları ise Merkel hükümetinin TC ve riskli bölge politikalarını değiştirmesi için baskıyı artırıyor. Bu amaçla çeşitli merkezlerde yürüyüşler yapıyor. Bu tür gösteri ve yürüyüşlerde ise özellikle Almanya’daki Kürt kurumları, Aleviler, göçmen dernekleri ile HDK-Avrupa bileşenleri gibi kurumlar kitlesel olarak katılıp barış taleplerine destek vermeleri son derece önemli.

Öte yandan dünyanın önde gelen üç derecelendirme kuruluşu arasında yer alan Moody’s, Türkiye’nin kredi notunu dış finansman zorunlulukları ve zayıflayan ekonomik durum gerekçesiyle “Baa3”ten “Ba1”e yani literatürde “çöp” seviyesine düşürdü. Standard&Poors’s da Türkiye’nin kredi notunu “çöp” seviyesinde tutuyor.

Ekonomik şşiddet kendsini daha çok hissettirecek ve giderek baskılar artacak.  Türkiye'nin acilen ödemesi gereken dış borçların hemen öncesine denk gelen bu uygulamaların toplumsal karşılığı ise en azından önümüzdeki dönemde  ‚Kemer sıkma‘ olarak algılanmalıdır.

‘Baskılar ve kaos artacak, Kemer sıkma dönemi başlayacak‘

İşte bu deyim, Türkiye' nin batı’da ki yorumların bir özeti olarak ortaya çıkmaktadır..

(Bu yazı Dersim Gazetesin Ekim sayısında yayınlanmıştır)

 

Bu haber 1037 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
1986 gün önce
2419 gün önce
2581 gün önce
2967 gün önce