Sinekten yağ çıkarmak

'Kaldı ki sinek zaten pis, haşere bir cinstir. Bu pislikten yağ çıkarmayı umanlar ise ondan daha da pistir..''

Erdoğan, İngiltere halkının AB’den çıkma yönündeki  referandum sonucuna ilşkin ‘’3000 yılına kadar Türkiye giremez’ dedi. Şimdi ne oldu? Hadi buyur bakalım, 3 gün bile dayanamadın bak…” diyerek çıkıştı. Oysa başta cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere İngiltere’nin kısa sürede AB’den ayrılacağını sananlar yanılıyor.

Prosedür gereği kurallara bağlanmış ayrılma süreci, çıkmak  isteyen ülkenin hükümeti AB yönetimine bu konuda resmi olarak başvuruyor ve ayrılık iki yıllık süreç içinde netleşiyor.  Yani resmi başvuru yapılmasıyla başlıyor. Kaldıki İngiltere hükümeti ayrılık için resmi başvuruyu geciktireceğini açıkladı. Sonuç olarak AB’yi derinden sarsan ve birleşik krallık ‘Britanya’nın coğrafik olarak dağılmasına kadar da gidebilecek bu süreci bekleyip göreceğiz.  Ancak ‘dış politikasız’ kalmış türk siyaseti işte...

Örneğin Alman halkının %95’e yakın kesimi Erdoğan’ı ‘diktatör’ olarak değerlendiriken kamuoyu ise iltica krizinde Erdoğanın bir çözüm değil, aksine krizi üreten-derinleştiren, var eden bir yapıya sahip olduğu vurguluyor.  Fakat diğer taraftan Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Erdoğan diktatörlüğü arasında çok çirkin bir ilişki ve ittifak söz konusudur .

Dolayısı ile bu kirli ittifaktan ötürü Alman halkının sempatisi Başbakan Merkel’e karşı giderek azalıyor. Üstelik  Türkiyenin de baskısı ile Kürt ve Türk muhalif siyasetçileri adım adım izleyen, telefonlarını yirmi dört saat dinleyen ve de tutuklayan Alman istihbaratı ve polisinin dinci çeteler karşısında duyarsızlığı da endişe yaratıyor.  

‘Alman istihbaratı, polisi ve savcıları, Almanya’daki cami ve derneklerde eğitim gördükten sonra, Irak’a ve Suriye’ye giderek DAİŞ, El Kaide ve El Nusra’ya katılan yüzlerce çete üyesinin gidişi ve dönüşünü sadece izliyor’ görüşü ise kamuoyu tarafından endişe ile izleniyor.

Turizm boykotununda devreye girmesi ile birlikte Erdoğan AKP’sinin yönettiği TC’ye gitmek istemeyen Avrupalı sayısı giderek artmakta.

Ülkesini iç savaşın eşiğine getiren, seçilmiş siyasetçi, belediye başkanı, aydın, gazeteci, sanatçı ve akademisyenleri tutuklayan, Kürt kentlerini, yerleşim yerlerini haritadan silen bir ülkenin batısı veya deniz sahillerinin can güvenliği olmayan bir ülkeye gitmek istemiyor AB ülkeleri vatandaşları.. 

AB ülkeleri ile vatandaşları AKP-Erdoğan ile herhangi bir konuda pazarlık yapmayı, işbirlikçilik yapmayı artık eskisi kadar gerekli bumadıkları gibi bir o kadar da tehlikeli görmektedirler.  Giderek gericileşen, ırkçı-osmanlı ve türk-islamcı saray çetelerini Almanya başta olmak üzere AB ülkeleri sokaklarına taşıyıp Kürtler, Aleviler ve sosyalistler ile karşı karşıya getirerek buradan çıkabilecek çatışmalar ile AB’yi de kendi ‘Ankara siyasetine’ benzetmek isteyen bir anlayışa 21. Yüzyıl Avrupasında yer yoktur.

Ancak her türlü ‘Sinekten yağ çıkarmak’ anlayışı ile hareket eden, yani; hemen her şeyden, olmayacak şeyden bile çıkar sağlamayı adet edinmiş Erdoğan, Türkiye, Kürdistan, Ortadoğu ve AB’yi de kapsayacak kadar narsist bir yaklaşımla ateşe körükle giderek hem kendi sonunu ve türkiye halklarını geri dönülmez bir yla sokmaktadır.

Bu durumun panzehiri ise; Gerek Ülkede, gerekse  Avrupa Kürtlerin, Alevilerin, Sosyalistlerin, ‘yaz sıcaklığı’ ile direnişinin yükseltilmesidir.

İşte o zaman, ne yağı çıkartılacak sinek bulunamayacak ve de nede sinekten yağ elde edilemeyerek kurtuluşun önü açılacaktır..

Kaldıki sinek zaten pis, haşere bir cinstir. Bu pislikte yağ çıkarmayı umanlar ise ondan daha da pistir.. 

(Bu yazı Dersim Gazetesi Haziran-Temmuz sayısında yayınlanıştır)