Lütfen bekleyin..

Eylem Kahraman

Önce şikayetçi olup sonra vazgeçmek

22 Eylül 2018, 09:30

Türkiye’de yaptığı sanat(!) dışında her türlü konuyla gündeme gelen bir sanatçımsı hakkında yaşı reşit olmayan iki kız çocuğunu evinde alıkoyması sebebiyle şikayetçi olan ve çıkmadık televizyon kanalı  bırakmayan aile, birden ne olduysa “yanılmışız” diye yazılı bir açıklama yaparak şikayetini geri aldı.

Olayın Türkiye’de vuku bulması, sanatçımsının iktidar yalakası olması nedeniyle olanlar şaşırtıcı olmasa da oldukça düşündürücü. Daha önceden Konya’daki yatılı bir Kuran kursunda tecavüze uğrayan ve Adana’nın Aladağ ilçesindeki bir kız yurdunda çıkan yangında yaşamını yitiren çocukların aileleri de önce şikayetçi olmuş, sonra da sessiz sedasız şikayetlerini geri almıştı.

Bir süre önce eşini bıçakla yaraladıktan sonra balkondan atarak öldüren ve okuma yazma bilmeyen eşinin ağzından intihar mektubu yazan şahsın davasında da öldürülen kadının ailesi katile yardım ve yataklık eden beş kardeşi hakkındaki şikayetinden vazgeçmişti. Ailenin konu hakkındaki açıklaması da şöyleydi: “Kuran’a el bastık diye yemin ettiler. İnanmadık, ama Kuran’a yalan söylenmez diye affettik.”

Suçsuzluğuna inanmamak, fakat Kuran’a el bastığı için affetmek! Kuran’a yalan söylenmez çünkü! Öyle acıklı bir durum ki bu. Yani aile aslında bu beş kişinin suçsuz olduğuna asla inanmıyor, ama onlar Kuran’a el basıp suçsuz olduğuna dair yemin etmiş. Kuran’a yalan söyleyen anında çarpılıyor ya, aile de tüm “iyi niyetiyle” bunları affetmiş. Sanki bir şeriat devletinde yaşıyorlar, sanki hak, hukuk, adalet diye bir şey yok.

Sanki mi?

Türkiye’de insan yaşamının bir değeri olmadığı bir gerçek. Bir yaşam yok edilse de, yok edilmiş kadar hırpalansa da hiçbir önemi yok. Parası olan veya egemene yakın duran herkes kendisinde başka insanların yaşamını yok etme veya mahvetme hakkını görüyor. Ölen öldüğüyle, başka türlü mağdur olansa mağduriyetiyle kalıyor.

Geride kalan ve yapılanları sindiremeyen aileler ilkin tüm öfkesi ve haklılığıyla şikayette bulunuyor. Şikayet resmiyete döküldüğü anda ise bir şey oluyor. Artık davalı mı, avukatları mı bu ailelere ne diyor, ne yapıyorlarsa aileler boynunu bükerek şikayetinden vazgeçiyor. İşin içine para veya tehdit girdi mi aileler oturup konuyu bir kere daha “sakince” düşünüyor. “Ölen ölmüş, kalan kalmış” nasılsa! “Allah böyle yazmış”, “kaderi buymuş”lar da çabası.

Türkiye’nin çok büyük sorunları var. Birkaç tanesini saymak gerekirse, birincisi geri kalmışlığı. Geriden gitmeyi seviyor çünkü ve bunu kanıksamış bir ülke. İkincisi eğitimsizlik. Her gelen Milli Eğitim Bakanı’nın kendi siyasi ideolojisine göre şekillendirmeye çalıştığı eğitim sistemi resmen yerle bir olmuş vaziyette. Tamam, eğitim sadece okulda olmuyor, beşikten mezara uzanan bir süreç, ama beşiğe de mezara da el konulmuş. İnsanlar bilinçli bir politikayla eğitimden uzaklaştırılıyor. Çünkü egemene ipotek altına alınmış beyinler gerek. Bunu da kafaları eğitimsiz bırakarak, içine boş hurafeler doldurarak hallediyorlar. Bunu yaparkenki en büyük dayanakları da müslümanların kutsal kitabı Kuran. Böylece dini bir istismar aracı olarak kullanıyor, temiz duygularla inanan insanları kandırıyorlar. Üçüncü büyük sorun ekonomik. İnsanlar artık maalesef çalışacak bir iş bulamıyor. Kendi emekleriyle ve alınteriyle para kazanma olanakları ortadan kaldırılmış. İş bulamayınca para, para bulamayınca da yemek bulamıyorlar, fakat bir şekilde yaşamını sürdürmeleri gerek bu insanların. İşte o zaman her türlü pisliğe bulaşmakta bir sakınca görmeyenler devreye giriyor. Çünkü bunlar sırtını egemene dayamış, ne yaparsa yapsın yaptıklarının yanlarına kar kalacağından adı gibi eminler. Her şeyi parayla, olmazsa tehditle halledeceklerini çok iyi biliyorlar. Gerekirse mağdurları mahkemelerde sürüm sürüm süründürecek güçleri de var.

Ölene de kalana da sahip çıkmayan devlet adalet arayışında mağdurları ve onların ailelerini yalnız bırakıyor. Hem adalet aramak tehlikeli bir iş. “Kalanların neden başı belaya girsin” mantığıyla  yetkisi olan, olmayan kişiler vasıtasıyla aileler şikayetlerini geri almaya zorlanıyor.

Suçlular Kuran’a da el bassa, uzaya da gitse gerçek ne yazık ki bu.

Bu haber 657 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
1412 gün önce
1419 gün önce
1433 gün önce
1447 gün önce
1468 gün önce
1510 gün önce
1516 gün önce
1521 gün önce
1551 gün önce
1615 gün önce
1629 gün önce
1678 gün önce
1719 gün önce
1727 gün önce
1730 gün önce
1748 gün önce
1758 gün önce
1818 gün önce
1824 gün önce
1853 gün önce
1929 gün önce
1959 gün önce
1969 gün önce
1986 gün önce
2077 gün önce
2105 gün önce
2123 gün önce
2151 gün önce
2175 gün önce
2518 gün önce
2622 gün önce