Lütfen bekleyin..

Haydar IŞIK

Türk ırkçılığı

16 Mart 2019, 11:46

Siz Avrupa'da yaşayan sürgünler ve emekçiler, Avrupa ülkelerinde ulusal marş çalınırken rap diye hazırola geçeni hiç gördünüz mü? Ama bu gözler Türkiye'de ulusal marş çalınırken, sokaktan umursamadan geçen insanların nasıl dövüldüğünü gördü. Akçadağ İlköğretmen Okulu'nda marş okunurken kıpırdayan Dersimli Baki Ovaçin'in nasıl ayak altına alındığını gördü. Bursa'da altmışlı yılların başında marş söylenirken şapkasını çıkarmayan köylünün, ömrü boyunca unutamayacağı dayak yemesini gördü.

Kemalist sistem ırkçı ve faşistti. Ama solcularımız onu öylesine temize boyuyorlardı ki, yere göğe sığdıramıyorlardı. „Asker millet elele!" sloganı altmışlı yıllarda göğe yükselmişti. Kemalist sistem dünya halklarına kurtuluş vaadediyor, diyorlardı. Askerimiz Kemalin yolunda, onun devrimlerinin bekçisidir. Öylesine ki, Kemal Atatürk nekadar öksürmüş aksırmışsa, rakı masasında ne konuşmuşsa öğrencilere ezberletiliyordu. Matematik derslerinde bile Atatürk vardı.

Size yüzde yüz yaşadığım bir anımı arzedeyim. İyi okuyun, ibret alın. Veysi Bey, cahil akılsız „Quto"yu, Kürtleri aşağılayan tarzda anlatadursun, ama ben onun yoldaşıyla başımdan geçeni anlatayım. O zamanlar TKP'nin sorumlusuydu. Türk-Danış'ta çalışıyordu. Beni, öğrenci velileriyle bir toplantı için davet etmişti. Gittim. Yirmi kadar veli gelmişti. Ben sorun nedir diye düşünürken, veliler: „Siz neden Atatürkçülüğü öğretmiyorsunuz? Nasrettin Hoca fıkralarıyla çocukların kafasını karıştırıyorsunuz." Bu ve benzeri eleştiriler yağdı. Veysi Bey'in can yoldaşı, rahmetlik Vural Bey söz alınca, rahatlamıştım. Nasıl olsa socudur, beni destekler. Kendisi de Kemal Atatürk devrimlerinin anlatılması, öğretilmesi gereğini söyleyip beni eleştirdikten sonra bana söz sırası geldi. „Ben sizin çocuklarınıza Türkçe öğretmek için ders veriyorum. Nasrettin Hoca anekdotlarıyla çocuklar daha kolay öğrenebiliyor. Benim düşüncemi beğenmiyorsanız istediğiniz yere başvurabilirsiniz." deyip hışım ve hayal kırıklığı içinde ayrılmıştım.

Eh şimdi ise, ulusal marşa ezan ilave edildi. „Kadınlar ıslık çalmış". Yüzyılın Lideri Reis demişse halkı onu doğru görür. Gezi olaylarında polisten kaçıp camiye sığınanlara, „Camide bira içtiler." demişti Asrın Lideri. Mesele şudur. Ne kadar yalan söylersem halkı onca kandırırım. Türk halkı zaten halk değil. Çıkar kalabalığı demek daha doğru olur. Cezayir'e bakınız. Buteflika'yı alaşağı ettiler. Bir de Sudan'a bakınız, diktatör El-Başir nasıl zorladılar. Eğer Türkiye'de gerçek anlamda bir halk olsaydı soğan kuyruğuna girmeyi onursuzluk görür, isyan ederdi. Balkanlardan gelip Ermeni ve Yunan toprağına, onların mal zenginliğine kurulan, Boşnak, Pomak, Arnavut, Sırp, Makedon; Kafkaslardan Gürcü, Cerkes, Abaza, Azeri, Güneyden ise Kürt ve Arap vs Türk yapılırsa, hergün Ulusal Marş ve günde beş vakit ezan söylenince, bütün gün olduğunuz yerde taş kesilip kalırsınız. Hatırlatmayı görev biliyorum. Dersim Soykırımı ve diğer Kürt soykırımları Balkan'dan gelen subayların eliyle yapıldı. Bununla Türkün günahı yok, demek istemiyorum. Ancak bunca derleme, aynı kazana atılıp çıkarıldıktan sonra tek renk, asil Türk ve Hanefi yapılan sistemi sorgulamak istiyorum.1951 yılında bir Alman etnograf ve arkeolog olan Prof. Egon von Eickstedt, „Türkler Kürtler İranlılar" adlı çalışmasında Anadolu'da Türk ırkından olanları yüzde beş kadar gösteriyor.


Aslında Rum ve Pontuslu olan Karadeniz sahilindeki halka bakınız. Daha Türkçe'yi öğrenmemiş ama safkan Türk olduğunu söylüyor. İttihat ve Terakki sosyologu satılmış bir Kürt Ziya Gökalp'tı. AKP içinde milletvekilliği yapan da kendisini inkar edip Türklük yemini yapanlardır. „Türk değilim desen, haydi ulan Türkçe konuştuğuna göre Türksün" derler. Aslında Türk olmadıkları halde azılı Türkçü geçinenleredir sözümüz. Bunlar sisteme angajedir. Çıkarı var, sadece kendisini ve yakınını düşünür.


Durum böyle olunca bu derme-çatma çıkarcı kalabalık eskiden Kemal Atatürk'e, şimdi de Recep Tayyip Erdoğan'a şapka indiriyor. Kemal'i yere göğe sığdıramayanlara inat, şimdi bulutlarda Erdoğan silueti arayanlar yine aynı çıkar kalabalığıdır. İki sistem de yalan, riya, sahtekarlık, hırsızlığa, vurguna, etrafını kayırmaya dayandı. Türkiye'nin tüm maddi değerlerini, faşist sistemi ayakta tutmaya ayırdı. Irkçı faşist asker polis, bürokrasi, cami ve kışla sistemini sürdürmek beka yapıldı. Derin devlet dedikleri de kabaca budur. Bunun kozmik odasına „Quto" girmişse, buyurup sorsun. Sistemin gerçek sorumlusunu bulup sunacağına, hedefi karartmasını doğru görmüyorum.

Açık söyleyeyim. Veysi Bey'in yazılarını dikkatli okuyorum. Şüphesiz uzun yılların tecrübesi var. Türk solcusu olarak baştacı yapılabilinecek bir şahsiyettir. Kürtler üzerine yazarken Kemalist yanı kalemini zorladığı belli oluyor. „Quto" sözcüğünü kullanmasını, Kürtleri aşağılamak olarak görüyorum. Acaba yanılıyor muyum? Benden gayri „Kürtlerin Veysi Abisi'"ni okuyan yok mu?

Haydar Işık, 15.Adar 2019

Bu haber 877 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
1677 gün önce
1801 gün önce
1857 gün önce
1939 gün önce
1958 gün önce
1991 gün önce
2043 gün önce
2070 gün önce
2117 gün önce
2121 gün önce
2146 gün önce
2246 gün önce
2252 gün önce
2307 gün önce
2323 gün önce
2346 gün önce
2411 gün önce
2432 gün önce
2495 gün önce
2520 gün önce
2596 gün önce
2630 gün önce
2639 gün önce
2681 gün önce
2725 gün önce
2737 gün önce
2762 gün önce
2769 gün önce
2830 gün önce
2839 gün önce
2854 gün önce
2856 gün önce
2875 gün önce
2884 gün önce
2890 gün önce
2901 gün önce
2956 gün önce
2965 gün önce
2979 gün önce
2986 gün önce
2990 gün önce
3140 gün önce
3152 gün önce
3158 gün önce
3210 gün önce
3238 gün önce
3259 gün önce
3518 gün önce
3541 gün önce
3601 gün önce
3605 gün önce