Lütfen bekleyin..

Haydar IŞIK

Diktatör

13 Şubat 2019, 19:38

Mussolini, kendisine sonra da Hitler'e, Hitler de ona hayrandır. Franco, bunların ikisine hayrandır. Diktatörler, birbirlerine hayran oldukları gibi, birbirlerini sever ve korurlar. Diktatör sözde bir seçimle devletin başına gelebilir. Ama ardından devletin bütün kurumlarını ideolojisine uygun şekillendirir. Safkan ırkın emperyal, vahşi ulus devletini güçlendirme adı altında sendikaları susturur, basına ayar verir, kuvvetler ayrılığına dayanan hukuk devletini ortadan kaldırır. Devletin organları diktatörün emrine sokulur. Meclis fonksiyonsuz hale getirilip diktatörün propaganda aracı yapılır. Kültür kurumları diktatörün emrine sokulur. Yazarlar, sanatçılar üzerinde baskı yaratılır. Muhalif yazarların kitapları yakılır, tiyaro sanatçıları ise artık sanatını icra edemez olurlar. Devletin tüm kurumları, sadece diktatörün söylediklerini emir ve görev telakki ederler.

Hitler'in seküler bir burjuva sınıfı geliştireceğini düşünen yazar ve sanatçılar bile diktatöre destek olmaya başlar. Klaus Mann bu düşüncesinde nasıl yanıldığını faşizmin açık yüzünü gördüğü zaman anlar. İş işten geçtiğinden İsviçre'ye kaçmak zorunda kalır. Burada Fazıl Say'ın diktatöre biat tarzının doğru mu, yanlış mı bulduğunuzu size bırakayım. Sanatçı denmeyecek kadar lümpen olan Tatlıses ve diğerlerini ise hiç anmaya gerek yok. Diktatör, faşist sistemini kurumlaştırınca, mega inşaatlar, köprüler, yollar, tuneller yaptırır. Sistemine uygun, kültürden uzak devasa binalar inşa ettirir. Saraylar yaptırır. Eski saraylar günün 24 saati hazır tutulup emrine sokulur.

Kısaca arzettiğimiz yukardaki klasik diktatörden Türklere gelince, görüyoruz ki, Atatürk Türkiye'nin tek sahibidir. Türkiye, insanı hayvanı, malı mülkü, bankasıyla onundur. Bir çeşit çete devletidir. Günümüze kadar bu çete sistemi bazen hafifletilerek sürdürülegelmiştir.

Günümüzdeki uygulama ise, adeta Hitler'in „Kavgam" kitabını içselleştirilmiş tarzda yürürlüğe konmasıdır. Hitler'in ruhu Diktatör'ümüzde tezahür etmiştir. Onu taklit etmiyor, onu bire bir hayata geçiriyor.

Osmanlı sarayları yetmemiş gibi Ankara'da 1100 odalı saray, EGE'nin bir koyunda kumsalına Kuveyt'ten gelecek kumun konacağı 300 odalı yazlık saray, Tatvan'da göle nazır saray yaptırma... Kendisine havada saray olan uçak, saray benzeri mefruşatı olan otobüs alıyor. Diktatörümüz israfı seviyor. Yandaş ise yalan atıp sevmez diyor. Bu saraylar yetmezmiş gibi oğullarına, kızlarına, damatlarına, kardeş, akraba eş dostuna dünyayı cennet yapan maddi olanaklar sağlıyor. Simit satmadan, „sevgili annesi Alevilere elbise dikmeden" gelen yoksul ve dinci biri, sadece akraba ve yandaşlarını, kendisine biat edenleri varlığa boğuyor.

Diktatörümüz, bu zenginliklerin korunması için behemehal savaşa ihtiyacı olduğunu Hitler'den biliyor. Ayrıca sistemin kaymağını yiyen ırkçı ve dinci faşist yandaşlarını „ötekilerin" üzerine sürmek için hazır tutar, gece gündüz düşman yaratır. Hitler'de düşman Yahudilerdi. Türkiye'de ise Kürtlerdir. Hitler, Ukrayna'yı tahıl ambarı görüyordu. Bu da Afrin zenginliğini ve Rojava'daki Kürt zenginliğini. Hitler Polonya'ya saldırınca yaptığı konuşmada onların saldırdığını söyler. Diktatörümüz ise, Rojava'dan Kilis'e bomba atılmasını bahane etti.

Diktatörün başat işi, orduyu kendisine bağlamak ve silahlanmaktır. Damat ailesi bu işi layıkıyla yapıyor.

Hitler, Fransa'yı işgal etmek için Belçika'dan saldırı yaparken, tank birliklerini de gizliden ve direkt Fransa üzerine sürer. Bizimki de „aniden bir gece gelirim." derken, idolünü örnek almış olmalı, tutun beni Rojava'ya saldıracağım, derken Kürdistan'ın kalbi Kandil'e, Medya Savunma Alanları'na saldırabilir. Orada Batılı güçler yok. Zaten çok sayıda askeri üsleri bulunuyor. Stratejik olarak Güney Kürdistan'ı ilhak etmek, Kürt soykırımı yapıp Irak, İran ve Suriye'ye karşı güçlü konuma çıkmak demektir.

Diktatörümüz, saf kan Türklüğü ve Hanefi mezhebine dayanan İhvan'ı savunuyor. Hitler halkın sağ kolunu yukarı kaldırtıp „Heil Hitler" söyletirken, bu da başparmağı avuç içine kırıp dört parmağı gösteren, „Allah-u Ekber" nidaları altında katlettiği Kürdün sayısını veriyor. On binlerce Kürt masum ve mağdur olarak diktatörün zindanlarına sokuluyor. Diktatörümüz, Auschwitz, Dachau gibi insan yakılan Hitler toplama kamplarına gerek görmediği için, Cizre, Sur, Afrin'de yaptığı gibi bomba baranla Kürdü öldürüyor.

Diktatör hem de oldukça populisttir. Sözde halkın çıkarına oradadır. O olmasa halk da yoktur. Bütün zenginlikler onundur. Hazine onundur. Halkın gözünün içine bakarak yalan söyler. Ama döner dürüstlükte kendisini peygamber mertebesine çıkartır. Öbür meziyetlerini saymaya gerek var mı?

Tespit kısaca buysa, kurtulmak nasıl olmalı? Bunun tek yolu birlik olmaktır. Kürdün ulusal birliği nekadar güçlenirse, diktatörün zemini o kadar daralır. Yerel seçimlerde HDP'yi desteklemek, kayyım atanan belediyeleri geri almak, envayi çeşit sahtekarlıklarını boşa çıkarmak şüphesiz sivil ve demokratik bir adımdır. Ama bilinmeli ki, Diktatör bu vesile ile düşmez. Daha derin ulusal devrimci örgütlülüğe ihtiyaç vardır.

Haydar Işık, 10.Şubat 2019

Bu haber 1055 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
1648 gün önce
1773 gün önce
1828 gün önce
1911 gün önce
1930 gün önce
1963 gün önce
2015 gün önce
2041 gün önce
2088 gün önce
2092 gün önce
2118 gün önce
2218 gün önce
2224 gün önce
2278 gün önce
2294 gün önce
2318 gün önce
2382 gün önce
2403 gün önce
2436 gün önce
2491 gün önce
2568 gün önce
2602 gün önce
2610 gün önce
2652 gün önce
2697 gün önce
2708 gün önce
2734 gün önce
2741 gün önce
2801 gün önce
2810 gün önce
2826 gün önce
2827 gün önce
2847 gün önce
2855 gün önce
2862 gün önce
2873 gün önce
2928 gün önce
2937 gün önce
2951 gün önce
2958 gün önce
2961 gün önce
3112 gün önce
3124 gün önce
3130 gün önce
3181 gün önce
3210 gün önce
3231 gün önce
3490 gün önce
3512 gün önce
3573 gün önce
3577 gün önce