Lütfen bekleyin..

Erdoğan Yalgın

Ahtapot darbeleri

03 Ağustos 2016, 19:15

Qamişlo ahtapotu

MÖ. 2700‘lerde Uruk’lu Gılgamış; Tanrısı Utu’ya (Şamaş/Güneş!); “Şehirimde ölür insan, yüreğim daralır. İnsan yok olur, yüreğim ağırlaşır…! En uzun boylu insan bile göklere erişmez…!“ diye seslenmişti. Savunmasız çocukların dahi katledildiği o şehir, 27 Temmuz günü Qamişlo kentiydi. IŞİD ahtapotu tarafından bomba yüklü bir aracın patlatılması sonucunda Qamişlo’da enaz 50’den fazla insan katledildi, 200‘e yakın yaralı var. Qamişlo halkına yaşatılan bu katliam ilk değildi! 12 Mart 2004 tarihinde futbol maçı sırasında Esad’ın Baas rejiminin askerleri ve destekçileri bazı Araplar tarafından 52 Kürt hunharca katledilmişti. 

Rojava Kürtlerinin gönlündeki başkenti sayılan ve günümüzde Haseke iline bağlı bajara Qamişlo; 1926 yılında sözde demiryolu çalışmaları kapsamında Nusaybin’den ayrılmıştı. Bu zoraki ayrılıkla birlikte evler, akrabalar da ayrılmış ve o günden beri sadece bayramlarda tel örgüler arkasında görüşmeler, bayramlaşmalar yapılabilmişti. Aslında bu durum müslümanın, müslümana reva gördüğü bir zulümdü! Patlatılan bu bomba, uzun bir aradan sonra Qamişlo’da gerçekleştirilen, deyim yerindeyse bir ahtapot darbesiydi. Bu darbe, savunmasız Qamişlo halkına yapılmıştır. IŞİD gibi bir ahtapot halen ortadayken, maalesef Kürt şehirleri iyi korunmamakta ve güvenlik açığı henüz kapatılmamaktadır. Çok yazık!

Devleti saran ahtapot

Bir diğer ahtapotun gerçekleştirdiği darbe; 15 Temmuz akşamı, Türkiye geneline yayılmadan İstanbul ve Ankara’da açığa çıkarılmıştı. Bu askeri darbe girişimi, ağır kayıplarla da olsa kontrol altına alınmıştı! Elbette darbeler kınanmalı ve demokrasinin kökleşerek yaşatılması, tüm toplumsal katmanların birinci görevi olmalıdır. Bununla beraber darbelere zemin hazırlayan devletin siyasi yapılanması ve sorumluluğu, burada gözardı edilmemelidir. Görülüyor ki; ortaya çıkarılan süreçle ilgili bütün parametreler, bu vahim durumu çok net bir şekilde ortaya koyan veriler içermektedir.

Bilinen resmi tarihiyle 1970’den beri devletin bütün kurumlarında kök salmış bir ahtapotun 46 yıl sonra açığa çıkarılması ve gerekenin yapılması elbette sevindiricidir. AKP hükümeti dönemine kadar (2002) geçen bu sürede, Türkiye’de birçok parti hükümetleri ve 13 başbakan görev almış. Bu ahtapotun büyümesine, başta Demirel olmak üzere Ecevit, Özal, Erbakan, Çiller, Yılmaz ve ara hükümetleri başbakanları kesintisiz katkı sunmuşlar. Zamanın Başbakanlarından ne istemişlerse, onu fazlasıyla aldıkları artık anlaşılmıştır. AKP hükümetleri de dahil, vatandaşta toplanan vergilerle sözkonusu bu ahtapotun büyüyüp serpilmesine kesintisiz destek verilmesi, sanki bir devlet politikası haline gelmiştir. 

Öylesine sistematik bir çalışma yürütülmüşler ki; devletin silahlı kolluk güçlerinin bir kısmı, adeta bu ahtapotun insafına bırakılmıştır. Kendilerine ait bu kolluk güçleri, istedikleri zaman ve mekanda, zalimane provokatif eylemlerde bulunmuşlardır. Devletin hukuk sistemini çökerterek ele geçirmiş ve istediği toplum katmanlarından bireylerin özgürlünü törpülemişlerdir! Eğitim kurumlarına sızmış topal da yürüse(!), laik-çağdaş eğitim sistemini, Ortaçağ Arap toplumundakine benzetmeye girişmişlerdir. Devlet içinde bir devlet kadrolaşmasına gidilmiş ve son aşamada, gerçekten de devleti ele geçirmek için atağa kalktıkları artık anlaşılmıştır. Son darbe girişimiyle birlikte ortaya çıkarılan malvarlıkları, dudak uçuklatan cinstendir! Özellikle medya-yayın ayağı, Fethullahçı cemaatin ne denli büyüdüğünü ve devlet içinde kökleştiğini göstermektedir. Zira cemaat, bütün işlerini bu medya ayağı üzerinden hayata geçirmiş ve her alanda büyümesini sağlamıştır.

Ahtapotun Aleviler içindeki kolları!

Bütün bunlar bir yana, ahtapotun; Aleviler arasındaki faaliyet alanlarının da gözardı edilmemesi gerekmektedir. Zira elindeki medyayı ve para gücünü kullanarak Aleviler içine sızmış, dernek çalışmaları adı altında Aleviler içinde kendisine yönetici kadrolar ayartmıştır. Başta İzzettin Doğan olmak üzere birçok tanınmış şahsiyetle açıktan ya da gizli ortak projeler yürütmüştür. Antik değerlere haiz Alevi inancının içini boşaltarak, Aleviler arasındaki yarılmaların hızlandırılmasına dönük sinsice planlar yapmıştır. Gelinen son kertede; devleti bir ahtapot gibi saran, sözde şer’i hükümlerle haraket eden bu paralel yapının ortadan kaldırılmasına başlanılması, Aleviler için önemlidir!

Bu haber 1050 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
2278 gün önce
2738 gün önce
2782 gün önce
2846 gün önce
2904 gün önce
2940 gün önce
2948 gün önce
2954 gün önce
2976 gün önce