Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / K. Kılıçdaroğlu ve eyalet sistemi

K. Kılıçdaroğlu ve eyalet sistemi

27 Haziran 2016, 14:13

"Türkiye kanlı ve despotik bir yönetimin elinde kıvranıyor. Faşizm giderek kurumlaşıyor. Toplumun demokratik güçleri ise dağınık ve örgütsüz. Erdoğan bunu fırsat bilerek toplumsallığa ve direnen tüm çevrelere saldırılarını ara vermeden sürdürüyor."

Toplumun geniş bir kesimi bu durumdan rahatsız. Erdoğan’ın Hitler ve Saddam karması kişiliği, giderek daha fazla deşifre olmuş durumda. Erdoğan’dan ve kurmak istediği despotik rejimden kurtulmak isteyenler giderek artıyor. Ancak toplum örgütsüz olduğu için istendiği gibi harekete geçmiyor. Bir bastırma ve susturmadan da söz edilebilir.

Erdoğan eskiden destek aldığı ve ittifak yaptığı tüm güçleri kaybetmiş durumda. AB tarafından da üzerinin artık çizildiğini söylemek yanlış olmaz. Zaten kendisi de “AB benden kurtulmanın yollarını arıyor” diyerek bunu ifade ediyor. ABD ile de ilişkileri inişli çıkışlı ve oldukça sorunludur. Şimdi ise eskiden karşısına aldığı İran, İsrail ve Rusya’ya yaranmaya çalışıyor. İçeride de aynı durum söz konusu. Ergenekonculardan tutalım, ulusalcılara, MHP ve askerlere kadar tüm ırkçı, milliyetçi ve militarist çevrelerle yan yana geldi. Bu gelişmeler ne kadar sıkıştıklarını da gösteriyor.

Kürdistan’da bir iki değil ona yakın şehir yakılıp yıkıldı. Dağ taş bombalanıyor. Her gün cenazeler kaldırılıyor. 24 Temmuz 2015’ten beri binlerce insan yaşamını yitirdi. Ölüm ve göçertmeler artmaya, savaş yaygınlaştırılmaya devam ediliyor. Halkın böyle bir yönetim ve hükümetten kurtulma isteği de gayet normal. Ancak bu kendiliğinden olmaz. Erdoğan ve AKP, varını yokunu ortaya koymuş. Biliyorlar ki, demokratik bir çıkış, gelişme onların sonu olur. Bunun için demokratik bir ittifaktan, hareketten ölümüne korkuyorlar. Durdurmak için de şiddete sarılmak dışında bir alternatifleri kalmamış.

Kürtler ve sol çevreler direniyor. Ancak mevcut durumda bu Türkiye’yi değiştirmeye ve Erdoğan belasından kurtulmaya yetmiyor. Eğer CHP de demokratik bir çıkış yapıp topluma güven verseydi o zaman Erdoğan’ın iktidarı ve gücü bu biçimde elinde toplaması mümkün olmazdı. Zaten 7 Haziran’da HDP’nin barajı aşmasıyla AKP hükümeti düştü. Türkiye’yi AB’ye taşıyacağını söyleyen ve savaşı durduracağını ilan eden bir CHP kesinlikle AKP’yi köşeye sıkıştırır ve Erdoğan’ı durdurabilir.

CHP, Kürt sorunu gibi tarihi bir sorunu çözmeyi bir türlü önüne koyamadı. Geleneksel zihniyetten ve devletin korkularından kendisini kurtaramadı. Böyle olunca düzen partileri olarak MHP, CHP ve AKP yan yana gelmeye mahkum oluyorlar.

CHP hep Erdoğan’ı neden İmralı ile görüşüyorsunuz diye eleştirdi. Bu sorunu mecliste çözelim, diyordu. Aklı başında olan, önyargılarla hareket etmeyen birisi Kürtlerle görüşmeden çatışmaların durmayacağını ve çözümün olmayacağını bilir. Kürtleri dışlayarak MHP ve AKP ile Kürt sorununu nasıl çözecek? Bu partilerin zaten çözme diye bir projeleri yok. Ayrıca gelin mecliste çözelim diyen Kılıçdaroğlu sonunda HDP’lileri Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda meclisten atarak nasıl ve kimlerle Kürt sorununu çözecek, çatışmaları durduracak?

Kılıçdaroğlu barış ve huzur istiyoruz, diyor. Güzel bir istek. Hepimiz bu dileklerine katılıyoruz. Ama nasıl olacak bu? Barış ve huzur için mücadele etmeden, halkı ikna edecek bir çözüm modeli ortaya koyamadan kendiliğinden barış ve huzur gelmez ki. Erdoğan Kürtlere ölümü dayatıyor “ya baş verecekler ya baş eğecekler” diyor. HDP belediyelerine el koyacağını açıktan söylüyor. Onlarca belediye başkanı hapiste ya da görevden alınmış. Kalanlar da hal edilecek, deniyor. Kılıçdaroğlu buna karşı ne yaptı?

Erdoğan’a diktatör bozuntusu demekle bir şey çözülmüş olmuyor. O diktatör dediği şahıs milletvekillerinin dokunulmazlığı kalkacak deyince Kılıçdaroğlu eyvallah dedi. Basın üzerinde büyük bir terör estiriliyor. Kılıçdaroğlu’ndan görünür bir tepki yok. Şırnak, Cizre, Gever, Sur vb yerlerde halkın evleri yıkılmış, mülklerine el konuluyor. Günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyorlar. Kılıçdaroğlu ve CHP’nin bir girişimi ve halka sahip çıkması görülmedi. Bir yardım kampanyası bile organize etmediler.

Kılıçdaroğlu, ABD tarzı bir başkanlık tartışması yapalım, dedi. AKP buyurun, tartışalım, dedi. Kılıçdaroğlu hemen paniğe kapıldı. “Siz eyalet yönetimine evet diyor musunuz? Eyalet sistemi Türkiye’yi böler. Asla olmaz” demeye başladı. Yüzyıllık Kürt sorununu nasıl çözeceksin? Zihniyeti, sistemi yenilemeye ihtiyaç olduğu açık. Eski usuller ve kafalarla olsaydı bu sorun zaten bugüne sarkmazdı. Bu savaş yaşanmazdı. Demek ki, eskisi gibi olmuyor. Ayrıca federasyon ve eyalet sistemi böler demek tarihi ve gerçekleri çarpıtmaktır. Tarihi ve gerçekleri çarpıtmayla böyle büyük sorunlar çözülmez.

Amerika birleşik devletlerden oluşuyor. Adı üstünde. Eğer eyalet sistemi ve federasyon olmasaydı Amerika bir arada tutulamazdı. Yani federasyon bölmenin değil birleştirmenin çimentosu oldu. Aynı şey Almanya için de geçerlidir. Federal sistem benimsenmeseydi, katı merkezi bir yönetim dayatılsaydı Almanya’nın birliği sağlanamazdı. Kılıçdaroğlu tüm yetkilerin merkezin elinde toplandığı bir sistemin Erdoğan’a diktatörlüğün yolunu daha kolay açtığını neden görmek istemiyor. Yerel meclisler kurulsa, halk daha fazla yönetime katılsa diktatörlüğün de önü kapatılır. Yalnız Kürt sorununun çözümünü kolaylaştırmayacak, Türkiye’nin demokratikleşmesi de özerklikle sağlanacak.

Kürt sorunu çözülsün, faşizm ve diktatörlük engellensin deniyorsa öncelikle Kılıçdaroğlu’nun zamanı ve modası geçmiş zihniyetini değiştirmesi gerekir. Korkarak, geri düşüncelerle ileri sistemler kurulamaz. Toplumlara umut ve moral verilemez.

Muzaffer Ayata / Gündem

Bu haber 705 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Dersim İnşa Kongresi (DİK) dahil Avrupa'daki 8 sivil toplum kurumları, ..