Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Amaç Kürtlerin örgütlü gücünün tasfiyesi

Amaç Kürtlerin örgütlü gücünün tasfiyesi

24 Mayıs 2016, 19:57

Bu dava MGK siparişiyle açılmıştır; amacı Kürtlerin örgütlü gücünün tasfiyedir...

Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen "KCK Ana Davası" duruşmasında söz alan Avukat Mesut Beştaş, dosyanın konjonktürel ve siparişle hazırlanan bir dosya olduğunu vurguladı. Beştaş, "Bu dosya ile bölücülükle mücadele adı altında DBP, İHD, TAYDER tasfiye edilmeye çalışılıyor. DBP'nin kazanmış olduğu belediyelerin çalışmaları engellenmeye çalışılıyor. Yani burada MGK'nin 'Yapın' dediği mi yapılıyor yoksa adalet mi dağıtılıyor bilmiyoruz' dedi

HABER MERKEZİ - "KCK Ana Davası"nın görüldüğü Amed 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Kürt siyasetçiler savunmalarını yaptı. Duruşmada ilk olarak söz alan başka bir davadan tutuklu Pero Dündar, "X" kodlu gizli tanığın kendisi hakkında "2003 yılında Türkiye sorumlusu olarak çalışma yürüttüğü" beyanını hatırlatarak, "Ben 2003 yılında cezaevindeydim. Kanıtlanabilir. Ayrıca Padişah isimli gizli tanık 2011 yılında verdiği ifadesinde benim o yıldan 3 yıl önce yani 2008 yılında Amed'de örgütlenme çalışması yürüttüğüm yönünde ifade verdi. Ben 2008 ve 2009 yıllarında Hakkâri'de yaşıyordum. Bu da kanıtlanabilir. Bu konuda daha sonra detaylı savunmamı yapacağım" dedi.

Duruşmaya katılan Kürt siyasetçi Nadir Bingöl, Mehmet Güzel, İhsan Seviktek, Osman Ocaklık, Zeynep Boğa, Nesim Gültekin, Türki Gültekin, Çimen Işık, Olcay Kanlıbaş ve Mustafa Ocaklık ise daha sonra detaylı olarak savunma yapacaklarını beyan etti.

Kamuran Yüksek Amed'e getirilmesi talebi

Duruşmada söz alan Avukat Cihan Aydın, Amed E Tipi Kapalı Cezaevi'ne geçici olarak getirilen kadın tutsakların 12 kişilik koğuşta 22 kişi kaldığını belirterek, tutsakların tekrardan Sincan F Tipi Cezaevi'ne gönderilmelerini talep etti. Ayrıca DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksek'in Amed D Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulmasını istedi. 29 Nisan'daki duruşma ardından mahkemenin kendilerine vermiş olduğu bilirkişi raporunu incelediklerini ve buna ilişkin itirazlarını sunacaklarını söyleyen Aydın, tedbir sonucu elde edilen tape ve ortam dinleme kayıtlarının dosyanın neredeyse tamamını oluşturduğunu belirterek, bu kayıtların gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. Aydın, "Bazı müvekkillerimizin telefonlarının dinlenmesi için günde 60-70 defa karar çıkartılmış. Biz bu kararların ve tape kayıtlarının akademik heyetler tarafından hukuki uygun olup olmadığının incelenmesini talep ediyoruz" dedi.

'Yerel Yönetimler kayıtları incelenmeli'

Aydın, Yerel Yönetimler Komisyonu'nun yaklaşık 2 yıl boyunca hem izlendiğini hem de dinlendiğini belirterek, "Bu büro günde 20 saat boyunca izlenmiş, kameraya alınmış ve kayıtlardan fotoğraflar elde edilerek dosyaya konulmuştur. Ancak bu kayıtlar incelenmemiştir. Çok sayıda müvekkilimiz o büroya gitmediği yönünde itiraz etmiştir. Bu davada büroya ilişkin giriş çıkışların bilirkişiler tarafından incelenip rapor hazırlanmasını talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.

'Bilirkişiler gerçek bilirkişi değil'

Aydın, "Ortam ve telefon tapelerine ilişkin bilirkişi raporu sunuldu. Ancak ayrı ayrı hazırlanan telefon ve ortam tapelerinin çözümlemeleri bire bir aynıdır. Örneğin noktalama hatalarından parantez içerisindeki yorumlara kadar bire bir kopyalanmıştır. Buradan anlaşılıyor ki bu bilirkişiler gerçek bilirkişiler değil, tamamen teknolojinin nimetlerinden faydalanmıştır. Bu yüzden raporların hiçbirini kabul etmiyoruz ve Adli Tıp Kurumu'na bağlı İhtisas Komisyonları tarafından yeniden çözümlenmesini istiyoruz" dedi.

Bilirkişiler kim?

Aydın, dosyalar hakkında atanan bilirkişilerin kim olduklarının araştırılması, mesleki yeterliliklerinin incelenmesi ayrıca bu raporları hazırlarken hangi yol ve yöntemlerin kullanıldığının araştırılması gerektiğini söyledi. Aydın, bilirkişilerin bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerini karşılayıp karşılamadığının ve tapelerin tamamının değil de bir kısmının çözümlenmesinin neye dayanarak yapıldığını sordu.

Suç duyurusu...

Sonrasında savunma yapan Avukat Mesut Beştaş ise iddianamede Kürt siyasetçi Hüseyin Yılmaz'ın banka hesaplarından "örgüt adına para aktarıldığı" iddiasına yer verildiğini hatırlatarak, "Ancak İş Bankası kayıtlarından da anlaşıldığı üzere para aktarılma kesinlikle olmamıştır. Bundan da anlaşıldığı gibi burada sahte belgeler hazırlanarak örgüt adına para aktarıldığı iddia edilmiştir. Biz bu belgeleri düzenleyenler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz" dedi.

Siparişle hazırlanan bir dosya

Beştaş ayrıca Hüseyin Yılmaz'a ait yaklaşık bir buçuk saatlik tape kayıtlarında iddianamede yer alan konuşmalar bir yana tek kelimenin dahi edilmediğini ifade ederek, "Bu tapelerle bir algı yaratılarak suç oluşturulmaya çalışılıyor. Bunların tamamını bir bütün olarak değerlendirdiğimizde bu dosya konjonktürel ve siparişle hazırlanan bir dosyadır. İçeriği dinlenmeden algı operasyonu ile sanki suç işlenmiş gibi bir durum yaratılıyor. Bu dosya bölücülükle mücadele adı altında DBP'nin tasfiye edilmesi DBP, İHD, TAYDER tasfiye edilmeye çalışılıyor. DBP'nin kazanmış olduğu belediyelerin çalışmaları engellenmeye çalışılıyor. Yani burada MGK'nın (Milli Güvenlik Kurulu) yapın dediği mi yapılıyor yoksa adalet mi dağıtılıyor bilmiyoruz" diye konuştu.

Duruşma savunmalarla devam ediyor.

Bu haber 691 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Dersim İnşa Kongresi (DİK) dahil Avrupa'daki 8 sivil toplum kurumları, ..