Şu noktayı iyi anlamak gerekir. Kürdistan’da feryat figan sesleri dağı tepeyi inletirken, Türkiye’de ve özellikle metropollerde mezar sessizliği mevcudiyetini korumakta. Ayrıca her zaman var olduğu gibi menfaatçi, çıkarcı şakşakcılar yalakalar bu durumu fırsat görüp AKP’nin köpekliğini yapıp, yerel halka zarar vermekde. Bunları ifşa edip, hesap sormak bu halkın en temel haklarından biridir.
Dağlarda askeri kayıp verilmesi tarihde de, bugün de Türkiye iktidarını hiçbir zaman ne korkutmuş ne de ilgilendirmiştir. Hele ki bu günlerde asker ölümleri ile ilgilenmektense, çalıp çırpdıkları halkın paraları ile şaşalı, gösterişli nişan törenleri ile daha çok ilgilendiler.
Bu nedenle zulüm iktidarını devirmenin tek yolu gerillanın gücü ve savaşı değildir. Tarihte de olduğu gibi devrimler halkın ayağa kalkması ile mümkündür. Ancak devrimin kendisi zaten halkın ayaklanması ve egemenlerin tahtını devirmekdir. Bu nedenle AKP’nin en büyük korkusu halkın ayaklanmasıdır, çünkü halk ayaklanmasının geriye dönüşü ve karşısınnda durabilecek bir güç yoktur.
CHP’nin ulusalcı kanadı var olduğu gibi, bir de „solcu kanadının da“ var olduğunu söylerler, lakin solculuk, halkçı siyasetten bahsetmek ve Kılıçdaroğlu’na methiyeler düzmek ve mecliste kavga çıkarken seyircilerin yanında saf belirlemek değildir. Bu tutumlarına ithafen Hallac-ı Mansur’un asıldığı günde söyledikleri son sözlerini hatırlatmak isterim.
Hallac-ı Mansur idam edileceği gün asılacağı meydana getirilirken kalabalık içinden özellikle düşmanları Hallac-ı Mansur’a taşlar atarlar. Hallac-ı Mansur bunlara ah bile demez ama dostu Şibli ağlayarak kırmızı bir gül atınca Hallac-ı Mansur inler ve şöyle der: “Taş atanlar avam takımı, bilmiyorlar, halden anlamazlar. Onların taşı bizi incitmez ama halden anlayan bir dostun attığı gül bile bizi incitti, canımızı acıttı.”
İşte bizler ezildiğinde seyredenlerden ne dost ne yoldaş olur. Onlar sadece „reytingleri“ arttırmak için varlar ve nasıl ki tarihdede Deniz Gezmiş‘i darağacına götürüp, idam edildiğinde gözlerini yumduysalar, meclisteki haksız saldırıya karşı da kılları kıpırdamadı.
Taş atma demişken aklıma Şeytan taşlama meselesi geldi. Şeytanı taşlama adı altında Medine’de bir taş kütlesine yedi taş atıp Şeytanı taşlayıp kendilerini Hacı ilan edenler. Şeytanı oradaki taş kütlesinde arama, çünkü orada değidir. İki bacaklı, insan sûreti olan ve aramızda bulunup, irademizi teslim almak isteyenlerdir Şeytan. Öyle bahsedildiği gibi kuyruklu, boynuzlu bir canavar da değildir.
İslamiyet’in bu konuda açık bir tarifi var. Buna bakdığımızda, Şeytan kelimesinin tam manasını daha iyi anlarız. Önce İslamiyetin manasına bakmakta yarar var. İslamiyet kelimesinin tam manası barış ve selametdir. İslamiyet’den dem vurup zalimlik yapanlar bunu bilirler mi acep? Ya da bilmelerine rağmen mi itaat etmezler?
Şeytan ise uzaklaştıran ve barış ile selamiyeti engelleyendir. Önemle vurguluyor. Barışı engelleyen Şeytana uyan değil, Kuran-i Kerime göre Şeytanın kendisidir. Kuran-ı Kerimin birçok ayetinde Şeytan tarif edilir. Bazı ayetleri karıştırdığımızda şöyle bir tespiti arz etmek isterim:
Bakara suresi 36. ayete göre Şeytan, düşmanlık aşılayandır.
Bakara suresi 268. ayete göre Şeytan sizi fakirlikle korkutan ve size cimriliği telkin edendir.
Bakara suresi 275. ayete göre Şeytan Riba (faiz) yiyenler, bunu emir edenlerdir, ve “Oysa alışveriş riba gibidir.” diyenlerdir.
Ali İmran suresi 175. ayete göre Şeytan sizi kendi dostlarından korkutup, insanları kendi safında örgütleyendir.
Nisa suresinin 38.ayetine göre Şeytan malı gösteriş için harcar, israfa teşvik edendir.
Maide suresi 91. ayetine göre Şeytan İnsanlığı iyi ve güzel şeyleri üretmekten alıkoyandır.
Elham suresi 43. ayete göre Şeytan kötülükleri iyilik olarak gösteren, algıları değiştirendir.
Lokman suresi 33. ve Fatır suresi 5. ayetlere göre Şeytan insanlığı ALLAH adını kullanarak aldatandır.
Şimdi tekrar soruyorum İslamiyete göre günümüzde Şeytan kimdir? Şeytanı taşlarken, taşı nereye ve kime atmalıyız? Ayetlere göre günümüzde sermaye sistemini getirip, insanları sınıflara ayıran, birbirine düşürenler ve bunu yaparken İslamiyet ve ALLAH adını kullanıp seçimlerde İslamiyet kelimesini zikr edip oy toplayıp, ülkeyi yağmayanlardır. Bunlar insanı kimliğine, inançlarına göre (Kürt, Türk, Alevi, Sunni ve bir çok kimlik ve din grupları) sınıflara ayırıp birbirine düşman edenlerdir. Bunlar ülke içi barışı ve selameti engelleyip ve barış elçiliği yapanların müzakere masalarını devirenlerdir.
Evet Şeytan taşlanmalı. Herkesin mazlumlar, ezilenler ve Şehit edilen bedenler için atacak bir taşı vardır. Meclis anayasa kavgasında Kürtlerin, Alevilerin taşını İdris Baluken ve pet şise fırlatan Osman Baydemir ve vahşice katledilen barış şehidimiz Hrant Dink‘in taşını Ermeni milletvekillimiz Garo Paylon atmışdır. Despotlardan, zalimlerden, Şeytanlardan kurtulmanın tek yolu ve devrimin tek yolu budur.
bitti..