Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Mizgîn: Bir kadın, bir devrimci, bir sanatçı

Mizgîn: Bir kadın, bir devrimci, bir sanatçı

11 Mayıs 2017, 20:29

Mizgîn öncelikle bir kadın, devrimci ve sanatçıydı. Kürt kadın tarihinin en acı döneminin temsilcisiydi. Onu acıların bilgesi olarak da tanımlamak mümkündür.”

Bir kadın devrimci ve sanatçı olarak Kürt halkının ve kadınların yüreğinde sarsılmaz bir yer edinen Hozan Mizgîn, acıların ve direnişin bilgesi oldu.

Kürdistan halkının yüreğinde bir isim öyle bir yer etti ki aradan 25 yıl geçti, hala çocukların isminde o: Kulaklarda sesi, tellerde ezgileri… Sanatını Kürt ulusal mücadelesinden bir an olsun ayırmayan Hozan Mizgîn’in (Gurbet Aydın) ölümsüzleştiği gün oldu, 11 Mayıs 1992.

Mizgîna Çeleng

Temsil ettiği devrimci sanat çizgisiyle önemli bir geleneğin temsilcisi olan Hozan Mizgîn yaşamını yitireli 25 yıl oldu.

1962 yılında Batman’da dünyaya gelen Hozan Mizgîn, 1980 darbesinden kısa bir süre önce PKK’ye katıldı. 1983’te Avrupa’da sanatın örgütlendirilip geliştirilmesinde büyük emekler veren Mizgîn, Hunerkom’un kuruluş çalışmalarında yer aldı. Ardından yönünü dağlara çeviren Mizgîn, 11 Mayıs 1992’de Tatvan’da yaşanan bir çatışmada yaşamını yitirdi. Özellikle ‘Lo Hevalo’ ve ‘Hawar Gundîno’ gibi şarkıları hala dilden dile dolaşıyor. Ayşe Şan’ın sesini ve ezgilerini dillendiren Mizgîn, Hozan Serhad’ın yazdığı şarkılarla hafızalarda “Mizgina çeleng, xwedî nav û deng” olarak kalır.

Temel attı

Avrupa’da kültür çalışmalarının temellerini atan Mizgîn, kendisini sadece kültür çalışmalarıyla sınırlandırmaz; aynı zamanda ideolojik, politik yönüyle de geliştirir. Mizgîn, kadın, devrimci ve sanatçı kimliklerini kendisinde buluşturan ender kişiliklere ilham kaynağı olurken çevresindeki kadınlar için de bir model olur. Mizgîn, Avrupa’da Kürt kültürünü yaşatmak amacıyla öncü rol üstlenmesinin ardından 1987 yılında Fransa’da bir sol örgütün denetiminde bulunan bir alanda Avrupa Kürt Kültür Sanat Konferansı da gerçekleştirir.

‘İkna kabiliyeti güçlüydü’

Yaşadıkça, okudukça tüm bilgi ve düşüncelerini ailesiyle paylaşan Mizgîn, önce ailesini örgütler. Ablası Şükran Akşe, röportajında Mizgîn’i anlatıyor: “O dönemde müthiş bir çalışma vardı. 12 Eylül öncesi birçok arkadaş tutuklandı, onlar da aranıyordu. Bu yüzden bir yıl boyunca kentte olmasına rağmen eve gelemedi. Egîd’in konuşmalarını, iletmek istediklerini sürekli Mizgîn getirip götürüyordu. Egîd deşifre olmuştu, tutuklanma ihtimali çok yüksekti, Mizgîn’in de ikna kabiliyeti güçlüydü. Mizgîn kadındı ve her kesimle irtibata geçebiliyordu. Kardeşim halkla diyaloga geçebilmek için başını örterdi. Sürekli başında beyaz tülbent vardı.”

Mizgin’in “Abla ben söyleyeceğim sen ardımdan söyle” diyerek hep şarkı söylediğini aktaran Akşe, bir diyaloglarını şöyle anlatıyor: “Mizgîn gerilla saflarına katılmadan Newroz için bir şarkı bestelemişti. Ben de sürekli müdahale ederdim, bu olmadı onun yerine şunu koy daha uyumlu olur, derdim. Her seferinde ‘Abla o cümleyi bana verir misin, istersen parasını veririm’ diye şaka yapardı. Hep ‘Abla bak bu ikimizin şarkısı, gerillaya katılınca arkadaşlara şarkımızı söyleyeceğim’ derdi.”

Teslim olmadı

Mizgin yaşamını yitirmeden bir hafta önce evini arayıp annesine onu özlediğini söylüyor. “Hepinizi çok özledim, özellikle de seni, anne gel yanıma seni göreyim” diyor ancak ailesi yetişmeden yaşamını yitiriyor. Kardeşinin ölümüne inanamadıklarını söyleyen Akşe, “Mizgin bir çalışma için Tatvan merkeze gönderildi ve mecbur olarak bir evde kaldı, onu bir aileye gönderdiler. Onu o eve bırakan kişi, bıraktıktan hemen sonra ihbar etmiş. İki katlı bir evdi ve kapılar pencereler demir parmaklıklarla kaplanmıştı, kaçış yeri hiç yoktu. Yüzlerce asker etrafını sarınca teslim olmadı ve fedai eylem yaptı” diye anlatıyor.

Kaytan: Komple bir kişilikti

Mizgîn ile 1981’de tanışan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Ali Haydar Kaytan ise ‘bir kadın, bir sanatçı, bir devrimci’ olarak Mizgîn’in üç kimliğini şöyle değerlendiriyor: “Mizgîn öncelikle bir kadın, devrimci ve sanatçıydı. Kürt kadın tarihinin en acı döneminin temsilcisiydi. Onu acıların bilgesi olarak da tanımlamak mümkündür. Kürt kadınının yaşadığı acıları, uğradığı baskıyı, zulmü ve kendi değerlerine bağlılığı, cinsine, toplumuna bağlılığı çok güçlü bir biçimde kişiliğinde temsil ediyordu. Öncelikle bir kadın devrimci, bir sanatçı, bir parti militanı ve bir gerillaydı. Bu her üç özelliği de kendi kişiliğinde somutlaştırıyordu. Bunun anlamı, komple bir kişiliği kendi gerçekliğinde somutlaştırmış olmasıdır.” 

dihaber

Bu haber 781 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Uluslararası Dünya Müzik Fuarı Womex, 2021 sanatçı ödülünü, Dersimli sanatç..