Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Birakujînin elindeki kızıllık, kına değil kardeş kanı!..

Birakujînin elindeki kızıllık, kına değil kardeş kanı!..

04 Mart 2017, 11:29

''Neçirvan Barzani’den sonra amca Mesud Barzani de korucubaşı edasıyla birakujî kesiliyor, Ankara dönüşünde daha ayağının tozu yerli yerindeyken, dün sabah, Peşmerge kılıklı güçler Şengal Kürtlerine saldırıyordu.''

Kürdistan’da “söz", onurlu kişinin ölümüne dönülmezidir. Namus akti, yemine bağlılık kavl ile kasemidir. Kısacası Kürdistan’da, ağızdan çıkan söz, dokunulmaz kutsallıtır.

Doz ve kan bürümüş davaların hepsi verilen “söz" üzere iyiliğe, esenliğe bağlanır.

Ama ayak takımı oryantalizminin fırdöndü dünyasında, “vit" gibi dönenenler için, “söz"ün onursal bağlayıcılığı değersizdir. Onlar için, söz kişi bedeninin orası ya da burasından çıkan “yele verilmiş" seda, gözü açık uyuyanların günü, anı kotarma kelimeleridir.

Barzani, bu ikilemde, hangi dünyaya aitti tartışmasına girmiyorum. Bunun yeri ve zamanı da değildir.

Ama o, giyim kuşamıyla, kapısından içeriye giren konuğuna, koltuğunu da sunan Kürdistan ulusal adabının temsilcisi rolündeydi. Dolayısıyla “söz"ün yere düşmez, ruhu asla düşürülemez değerinden haberli kabul ediliyordu. 

Onun için, günün birinde, eski zaman Kürt Mirlerinden bir Mir’in asaleti edasıyla “Kürtler arasında birakujî (kardeş katili) dönemi kapandı; bir daha asla tekrarlanmayacak" dediğinde, ortalık sevinçle dolmuştu. Çünkü, ağzından çıkan kelimeler namus sözü değerindeydi.

Barzani, bu kelimeleri ettiği sırada, Türklerin nişangahındaki başlıca hedefti. Ama o kadar inandırıcıydı ki kimse, “gırtlağını kesmek için, akbabalar gibi etrafında dolanan düşmanınına karşı, güçlü görünmek böyle konuşuyor" demedi.

Barzani’nin ağzından çıkan kelimeler, Kürdistan tarihinde ıskalanmış birlik ve dayanışma ruhunun, nihayet yakalanması olarak değerlendirildi.

Barzani, yaşıyla değil ama, söyledikleriyle Kürtlerin beklediği “rîsipî"ydi. Nihayet zuhur etmişti. Ne mutlu!..

Ne mutlu!.. O, beklenen “esah", liderdi. 

Hava ılıman, vaddedilmiş geleceğe ilişkin müjde büyük, dört parçada ulusal coşku taşkın, Kafkasya, İç Asya ve Afganistan Kürtleri de, umutlarını dağa, taşa nakışlıyorlardı.

Nasıl olmasın, Barzani bütün Kürt parça ve grup temsilcilerinin bir araya gelip ulusal meselenin ortak ana başlıklarını karara bağlayacağı ulusal kongre hazırlığına bile girişmişti.

İşte bu kertede Türkler devreye giriyorlardı. O güne kadar, Mesud Barzani’nin başından aşağıya sövgüler, onu “kılıç artığı, haddini aşan aşiret reisi" olarak adlandırıp ülkesi için işgal tehditleri boca edenler, aniden dost ve kardeş postuna  büründüler.

Barzani, bir zamanlar dedesini asan, babası 11 yaşındayken zindanda demirleyen “dostlar"ın tezahüratını karşılıksız bırakmadı. Dönüp dönüp onları yeniden öptü.

Her öpüşten sonra, “Amerika tarafından kurtarılmış Kürdistan" biraz daha kardeşlerin kucağına oturdu. O güne kadar MİT ve Ordu (Ordunun sermaye kuruluşu olan OYAK) referansı (tavsiye, aracılık) üzerinden Kürdistan’a giren Türk tipi “çapul kapitalizm" artık AKP’nin yol vermesiyle içeriye akıyor, damat Berat da, sevabına Kürdistan petrolü nakliyatıyla iştigal ediyordu.

Ticaret tatlıydı. İki taraf da petro-dolarla şişiyordu.

“Söz" ise uçmuştu. Artık, “Birakujî imkansız“ demenin lüzumatı yoktu. Ulusal kongre ise “başkanlık divanının teşkili ve tarafların temsil oranı" bahanesine ilmiklenerek, mezarlık niyetine karanlık mahsenlere hapsedilmişti.

Şimdi IŞİD kokulu Erdoğan Türk-İslamı ile Barzani kardeşliği zamanıydı.

Barzanigiller, efendisine yaranmak için titreyen “besleme" (hizmetçi) gibiydi. Erdoğan’ın düşman Kürtleri, onların ağzında ağırdan ağıra, teröriste dönüşüyor, Erdoğan’ın dinsel (mezhep) ayrılık nedeniyle haz etmediği komşu İran ve Irak da giderek, düşman kategorisine giriyordu.

Kürdistan’ın petro-doları üzerinde kurulan dostluk, giderek adı konmamış işgale dönüşüyor, Türkler Barzanileri düşmanlarından koruma gülümsemesiyle, dört koldan ülkeye akıyor, yeni yeni askeri üsler inşa edip ordusunu yerleştiriyordu.

Barzanigiller, ayıp olmasın diye, “senin sınırın iki adım ötede, buna ne gerek kardeş" demeye utanadursun, TC’yi üs tutan İslami terör, beklenen bir hamle ile Güney Kürdistan’ı yutmaya kalkışmış, Şengal’i ele geçirip katliam yapmış, kadınlarını esir pazarında satmak üzere götürmüş, olanları gören Barzani’nin Peşmergeleri ise kaçıp gitmişlerdi.

Yakınlarda bulunan bir manga PKK Gerillası ilk müdahaleden sonra, yetişen takviye güçle katileri, hısızlık çetesi, tecavüzcüleri durdurtmuş, kovmuşlardı.

İslamcı teröristlere (IŞİD) ses çıkarmayan Ankara, kuzeyli güçlerin dostlarını kovmasını içine sindirememişti. Onların alanı terk etmesini istiyor, Barzanileri güç kullanması için, hücum kıtası, tabanca niyetine kullanıyordu.

Neçirvan Barzani’den sonra amca Mesud Barzani de korucubaşı edasıyla birakujî kesiliyor, Ankara dönüşünde daha ayağının tozu yerli yerindeyken, dün sabah, Peşmerge kılıklı güçler Şengal Kürtlerine saldırıyordu.

 Birakujî masalı kana bulanmıştı. Kardeş katilinin eli, kandan kına ile kızıldı. 

Kürt kardeş kanıyla elini kınalarken ortak düşmanları keh keh gülüyordu.

Ahmet Kahraman / Politika

Bu haber 475 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Dersim İnşa Kongresi (DİK) dahil Avrupa'daki 8 sivil toplum kurumları, ..