Yazılı bir açıklama yapan KCK Yürütme Konseyi, Yürütme Konseyi’nin Ocak ayı toplantısını yaparak, 2017 mücadele yılı için önemli kararlar aldığını kaydetti.
Toplantıda, Kürdistan tarihindeki en önemli mücadele süreci olan öz yönetim direnişlerini ve tüm 2016 yılını kapsamlı bir şekilde değerlendirildiği belirtilen açıklamada, “Toplantımız; Çîyager, Axîn, Ruken, Mehmet Yavuzer, Xebatkar, İslam, Mehmet Tunç, Sêvê Demir, Asya Yüksel, Pakize Nayır ve Fatma Uyarların öncülüğünde yürütülen bu tarihi direnişlerin ve gerilla mücadelesinin 2017 yılının büyük bir mücadele yılı olmasını sağlayan değerler, ölçüler ve imkanlar yarattığını tespit ederek, 2017 yılının onların fedai direnişi temelinde zafer yılı haline getirilmesi kararlılığıyla tamamlanmıştır” denildi.
KCK Yürütme Konseyi açıklamasında şunlar belirtildi: “Ortadoğu'da ve dünyada sorunlar kat kat birikerek ağırlaşmış bulunmaktadır. Beş bin yıllık devletçi sistem ve onun son temsili olan ulus devlet derin bir krizi yaşamaktadır. Kapitalist modernite ise toplumsal sorunları ağırlaştırıp kapsamlı hale getirerek insanlığı çürüme ve derin bunalımlarla karşı karşıya getirmiş durumdadır. Liberal ve sosyal demokrat siyasal güçlerin sorunlara çözüm bulmadığı ortamda askeri müdahaleler ve sağ hükümetlerle bu sorunlara çözüm bulma eğilimi ortaya çıkmıştır. Ancak sorunları yaratanların sorunlara çözüm bulması mümkün olmadığından önümüzdeki dönemde sorunların daha da ağırlaşması kaçınılmaz hale gelecektir. Bu gerçeklik Önder Apo’nun tarihsel toplumu ve günceli çözümleyerek ortaya koyduğu radikal demokrasiyi ve demokratik sosyalizmi tek çözüm gücü haline getirmiş bulunmaktadır.
‘DEMOKRATİK KONFEDERAL SİSTEM ORTADOĞU VE DÜNYADA TEK ALTERNATİF ÇÖZÜM MODELİ’
Önder Apo’nun tekçi devletçi ulus anlayışına alternatif olarak geliştirdiği demokratik ulus anlayışıyla demokratik sosyalist çizgide örgütlü demokratik topluma dayalı demokratik konfederal sistemin, Ortadoğu ve tüm dünyada tek alternatif çözüm modeli olarak önümüzdeki dönemde büyük başarılar elde etmesi zemini ve koşulları ortaya çıkmıştır. Bu açıdan önümüzdeki dönemde Ortadoğu'ya ve dünyaya dayatılan etnik ve dinsel çatışmalar demokratik ulus anlayışıyla çözüme kavuşturulurken; toplumsal sorunları ağırlaştıran küresel kapitalizme karşı da demokratik sosyalist çizgide küresel demokrasi mücadelesiyle büyük hamleler gelişecektir.
Yürütme Konseyimiz bu çerçevede Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu’nun sorunları çözmede sadece Suriye açısından değil, tüm Ortadoğu açısından önemli bir model olduğunu ortaya koyarak bu uğurda yaşamını verenleri minnetle anmış, emek sahiplerini saygıyla selamlamıştır. Kürtlerin, Arapların, Süryanilerin, Çeçenlerin, Ermenilerin ve Türkmenlerin Demokratik Kuzey Suriye Federasyonunda demokratik ulus çizgisini pratikleştirmeleri, Ortadoğu'da fanatik dinciliğe, mezhepçiliğe ve milliyetçiliğe en etkili mücadele yolu olduğu ortaya konulmuş, her türlü insanlık dışı zihniyetin ancak bu çizgiyle tasfiye edilebileceği vurgulanmıştır.
‘TÜM ÇEVRELER ŞENGAL’İN ÖZERKLİĞİNİ DESTEKLEMELİ’
Irak’ta yaşanan sorunlar da mezhepçilik ve ulus devletçi milliyetçilikten kaynaklanmaktadır. Irak geneli ve Musul açısından da en etkili çözüm yolu demokratik ulus çizgisinde örgütlü demokratik topluma dayalı demokratikleşmeden geçmektedir. Yerel demokrasinin gelişmesi ve farklı kimliklerin demokratik özerkliğe kavuşması sorunları çözeceği gibi, Irak’ın birliğini de demokratik temelde güçlendirecektir. Bu çerçevede Êzidîlerin, Süryanilerin ve Türkmenlerin özerklik istemeleri de demokrasinin gereği saygıyla karşılanması ve herkes tarafından desteklenmesi gereken bir talep olmaktadır. Şengal’in özgür ve özerk yaşaması konusunda tüm Kürt siyasi partilerinin ve demokratik kurumların sorumluluğu bulunmaktadır. Bu açıdan da siyasi görüşü ne olursa olsun tüm Kürt siyasi çevrelerinin Şengal’in özerkliğini desteklemesi gerekmektedir. Başurê Kurdîstan’daki tüm sorunların kaynağının da demokratikleşme eksikliğinden ileri geldiğini tespit eden Yürütme Konseyimiz, Başurê Kurdîstan’ın demokratikleşmesi tüm sorunları çözeceği gibi, Başurê Kurdîstan federasyonunun güçlenmesini sağlayacağı tespitini yaparak tüm siyasi güçlerin bu konuda sorumluluklarını yerine getirmesi çağrısını yapmıştır.
‘20’İNCİ YÜZYILDA KÜRT SOYKIRIMI ÜZERİNE KURULAN DENGELER VE STATÜKOLAR YIKILDI’
Yürütme Konseyi toplantımız; Bakurê Kurdîstan, Rojava’yê Kurdîstan, Başurê Kurdîstan ve Rojhilatê Kurdîstan’daki siyasal gelişmeleri kapsamlıca değerlendirmiş; 2016 yılında yürütülen mücadelenin Kürdistan’ın tüm parçalarında zaferi getirecek bir siyasal zemin ortaya çıkardığını; mücadele etkili biçimde sürdürüldüğü takdirde büyük başarılar kazanılacağını vurgulamıştır. Özellikle 20. yüzyılda Kürt soykırımı üzerine kurulan dengelerin ve statükoların yıkıldığı; yeni denge ve statükoların kurulacağı dönemde mücadeleci, inisiyatifli, aktif ve hamleci olmanın büyük kazandıracağı tespiti yapılmış; Özgürlük Hareketimizin böyle bir konumda olduğu üzerinde durularak 2017 yılında mücadelenin inisiyatifli ve hamleci temelde yükseltilmesi kararlılığı ortaya konulmuştur. Bu çerçevede Kürdistan’ın her parçasında mücadele yükseltilerek Kürt halkının özgürlüğü temelinde Ortadoğu demokratik devriminin öncülüğü de yapılacaktır.
Kürt halkının Kürdistan’ın her parçasında özgürlüğe yakın olduğu ve Ortadoğu'da tüm halkların özgür ve demokratik yaşamına öncülük yapacak birikim ve güce sahip bulunduğu; ulusal birlik ve ulusal kongre gerçekleştiği takdirde demokrasi ve Kürt düşmanı tüm güçlerin etkisizleştirilerek bu amaçlara ulaşılacağı vurgulanmıştır. Bu açıdan da başlatılan ulusal birlik çalışmalarına hız verilerek sonuca ulaştırılması üzerinde durulmuş ve bu konuda tüm Kürt ulusal demokratik güçlerinin duyarlı olması gerektiği belirtilmiştir.
‘ÖNDER APO HEGEMONİK BİR SOYKIRIM SİSTEMİ KURMA AMACININ ÖNÜNE GEÇMEK İSTEMİŞTİR’
AKP iktidarı ve Türkiye'nin temel politikalarını belirleyen Milli Güvenlik Kurulu; Şengal Direnişi, Başurê Kurdîstan’da IŞİD’in püskürtülmesi, Kobanê direnişi ve 6-7-8 Ekim Kobanê direnişi eylemlerini destekleme serhildanlarıyla Kürt Özgürlük Hareketi'nin Kürdistan'ın tüm parçalarında ve dünyada güçlendiğini görerek 30 Ekim 2014’te gerçekleştirilen toplantıda savaşla, şiddetle, zorla ezilmesi kararı alınmıştır. AKP iktidarı bu çerçevede güvenlik paketi adı altında savaşa hazırlanmayı ifade eden yasalar çıkarmıştır. Önder Apo ise 28 Şubat 2015 tarihli Dolmabahçe Mutabakatını sağlatıp demokrasi güçlerini seçimden güçlü çıkararak Türkiye'nin önüne demokratikleşme gündemini koyup Tayyip Erdoğan ve çevresinin Kürt Özgürlük Hareketi'ni savaşla ezme ve bu temelde yeni hegemonik bir soykırım sistemi kurma amacının önüne geçmek istemiştir.
Ancak AKP iktidarı Dolmabahçe Mutabakatı ve 7 Haziran seçim sonuçlarını demokratikleşme doğrultusunda adım atarak tarihi bir fırsata çevirme yerine, MHP ve tüm demokratik ulus düşmanlarıyla ittifak kurarak Kürt Özgürlük Hareketi'ne ve demokrasi güçlerine savaş açmıştır. Tayyip Erdoğan Dolmabahçe Mutabakatı ve 7 Haziran seçim sonuçlarını reddederek yaptığı siyasi darbeyle Türkiye'de krizlerin ve kaosun derinleştiği bir dönem başlatmıştır.
7 Haziran seçim sonuçları Kürt halkının ve demokrasi güçlerinin onlarca yıldır yürüttüğü mücadelenin demokratik siyasal alana yansımasıydı. AKP iktidarı tüm şovenist faşist güçlerle birlikte bu birikimi ve bu birikimi ortaya çıkaran tüm siyasi güçleri ezmeye yönelmiştir. Lozan Antlaşması’nın yıldönümü olan 24 Temmuz’da Lozan’da öngörülen ulus devlet sistemine karşı olan tüm siyasi ve toplumsal güçlerin kökünü kazıma ve bu temelde Kürt soykırımını tamamlama saldırısı başlatmıştır.
Gerillanın ve özyönetim direnişlerinin bir buçuk yıldır büyük fedakarlıklar ve ağır bedellerle sürdürdüğü tarihi direniş bu uğursuz amaçlara karşı yürütülmektedir. AKP, MHP ve demokrasi ve Kürt düşmanı tüm güçlerin yürüttüğü saldırılar karşısında gösterilen direniş, 90 yıllık Türkiye tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar bu soykırımcı güçleri çökmeyle karşı karşıya getirmiştir. 90 yıllık tarihin hiçbir döneminde Türkiye bu bir buçuk yılda olduğu kadar ağır iç ve dış sorunlarla karşı karşıya gelmemiştir. AKP-MHP iktidarı demokrasi güçlerinin ve Kürt halkının kökünü kazımayı hedeflerken, kendilerinin sonunu getirecek bir Türkiye gerçeği ortaya çıkmıştır. AKP-MHP faşist iktidarı şahsında ulus devletçi siyasal sistem tarihin en büyük iç ve dış siyasi krizlerini yaşamaktadır. AKP-MHP iktidarı Kürt Özgürlük Hareketi ve demokrasi güçlerine karşı yürüttüğü savaşla Kürt Özgürlük Hareketi’nin Kürdistan’ın tüm parçaları ve Ortadoğu'daki gücünü kırmak isterken kırılan kendileri olmuştur. Suriye ve Irak başta olmak üzere Ortadoğu'da AKP-MHP iktidarının politikaları yenilgiye uğratıldığı gibi, Kürdistan ve Türkiye'de de tarihi yenilginin eşiğine getirilmiştir.
‘OHAL İLE KÜRT HALKINA VE DEMOKRASİ GÜÇLERİNE KARŞI SALDIRILAR YENİ BİR AŞAMAYA VARDIRILDI’
AKP iktidarının önceden haber alması sonucu başarısız kalan darbe girişimi gerekçe gösterilerek 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL’le birlikte Kürt halkına ve demokrasi güçlerine karşı yürütülen saldırı yeni bir aşamaya vardırılmıştır. Yenikapı ruhu denilerek tüm faşist ve ulusalcı güçlerin bir araya getirilmesi demokrasi güçlerinin ezilmesini ve Kürt soykırımının tamamlanmasını hedeflemektedir. AKP-MHP iktidarı bugün halka azgınca saldırıyorsa, tüm belediye eşbaşkanlarını tutuklamış, belediyelere el koymuşsa, milletvekillerini ve binlerce siyasetçiyi tutukluyorsa bunun nedeni, şimdiye kadar yürüttüğü politikaların ve yaptığı saldırıların sonuç almamasıdır. AKP-MHP iktidarı gerillanın fedai vuruşları ve halkın özyönetim direnişleri karşısında sarsılmış ve yıkılma noktasına gelmiştir. 2017 yılında da geliştireceğimiz çok yönlü mücadeleyle Kürt düşmanlığında öncü olan Türkiye'deki soykırımcı sistemin yenilgiye uğratılması sağlanacak, bu temelde demokratikleşmenin önünün açılması ve Kürt halkının özgürlüğüne kavuşması gerçekleştirilecektir.
AKP-MHP iktidarı 2017 yılında da Kürt Özgürlük Hareketi'ni tasfiye etme saldırısını sürdürerek kendisini ayakta tutmaya çalışacaktır. Bu açıdan 2017 yılı soykırımcı sömürgeciliğe karşı büyük direniş ve savaş yılı olacaktır. Bu yönüyle Kürt halkının özgürlük mücadelesinin geleceği 2017 yılında ortaya konulan mücadeleyle belirlenecektir. Gerilla ve tüm özgürlük güçleri 2016 yılında ortaya çıkan fedailik ve direniş düzeyiyle tüm mücadele imkanlarını seferber ederek 2017 yılında özgürlük mücadelemizi zirveleştirecektir. Halkımız ve tüm dostlarımız bu gerçekliği görerek koşullar ne kadar zor olursa olsun seferberlik halinde mücadeleyi yükselterek gerilla direnişiyle bütünleşip 2017 yılının özgürlük hamlesi yılı haline getirilmesi doğrultusunda tarihi rollerini oynamalıdırlar.
Kuşkusuz bu tarihi rolü oynamada her zaman Önderliğe sahiplenme ve özgürlüğü için mücadele etme çok önemli olmuştur. Halkımız 2016’da uygulanan ağır tecride rağmen Önderliğine sahip çıkarak özgür ve demokratik yaşamda ısrarını ortaya koymuştur. Bu çerçevede Önderliğe yönelik komployu protesto etme, Önderliği sahiplenme eylemlerinin, soykırımcı saldırılara karşı geliştirilecek serhıldanların hiçbir baskı ve engel tanımadan yükseltmesinin önemi üzerinde durulmuş; halkımızın yüzyıllara dayalı özgürlük tutkusu ve on yıllardır yürüttüğü mücadelenin ortaya çıkardığı fedailik düzeyinin bunu başarma birikimi ve gücüne sahip olduğu vurgulanmıştır. Önderliğe bağlılığın, Önderliğin ideolojik ve siyasi çizgisinin, örgüt ve mücadele anlayışının önünde hiçbir gücün duramayacağı ortaya konularak gençlere ve kadınlara yapacakları öncülükle Şubat ayından başlayarak halkı ayağa kaldırma çabası ve mücadelesi içinde olmaları çağrısı yapılmıştır.
2017 yılının büyük bir mücadele içinde geçeceği gerçeğinden hareketle Şubat ayında Önderliğimize yönelik gerçekleştirilen komploya karşı mücadeleden başlamak üzere Kürt şehirlerinin yakılıp yıkılmasının protesto edilmesinin; 8 Mart, Newroz, Kahramanlık Haftası ve 4 Nisan Önderliğe sahiplenme gününde özyönetim direnişlerinin fedai ruhuyla serhıldanlar gerçekleştirilmesinin; 1 Mayıs, Şehitler Ayı Mayıs ve Haziran’a kadar sürecek mücadele aylarında Kürt halkı ve tüm demokrasi güçlerinin ortaklaşarak mücadeleyi yükseltmelerinin önemli siyasal sonuçlar ortaya çıkaracağı vurgulanmıştır.
‘HER YERDE MÜCADELEYİ YÜKSELTME ÇAĞRISI’
Yürütme Konseyimiz bu temelde önümüzdeki ayları Önderliği özgürleştirme, Türkiye’yi demokratikleştirme, Kürdistan'ı demokratik özerkliğe kavuşturma süreci olarak tespit etmiş; tüm halkımızı Şubat ayından başlamak üzere her yerde mücadeleyi yükseltmeye çağırmıştır.
Kadın özgürlük çizgisinin ruhuyla girilecek Mart ayında Newroz’un ulusal birlik ve ulusal direniş ruhuyla özgürlük ve serhıldanlar tarihimize layık olarak Kürdistan'ın tüm şehirleri, kasabaları ve mahallelerinde coşkuyla kutlanması soykırımcı sömürgeciliğe büyük bir darbe vurarak 2017 yılının zaferle taçlanması yolunda büyük bir adım olacaktır. Bu temelde baharla birlikte Mahsum Korkmaz çizgisindeki gerilla mücadelesiyle buluşacak serhıldanlar AKP-MHP iktidarını sarsarak Türkiye ve Kürdistan'da özgürlük baharının müjdecisi olacaklardır.
AKP-MHP iktidarının Özgürlük Hareketi ve demokrasi güçlerine karşı yürüttüğü saldırılarını soykırımı tamamlama amaçlı öngörülen başkanlık sistemiyle yeni bir aşamaya vardırmasına karşı tutum almak ve mücadele etmek de çok önemli hale gelmiştir. Bu açıdan soykırım amaçlı saldırılara karşı Şubat ayıyla başlayan mücadelenin, referandumda ortaya konulacak hayır tutumuyla birleştirilmesinin önemi üzerinde durulmuştur. Bu temelde referandum süreci demokrasi mücadelesi haline getirilerek AKP-MHP iktidarına bir de bu yönlü darbe vurmayı önümüzdeki dönem mücadelesinin önemli bir parçası olarak görmüştür.
Kürtler için anayasa referandumuna hayır demek, Kürt’ü ve tüm farklılıkları inkar eden tüm anayasalara ve bu anayasaların oluşturduğu soykırımcı sömürgeci sisteme hayır demek olacaktır. Bu referandumda hayır demek, bir buçuk yıldır halkımızın özgürlük mücadelesine saldıran, Kürt şehirlerini yakıp yıkan, binlerce siyasetçiyi zindana atan, belediyeleri gasp eden, demokratik siyasetçileri karakol ve mahkeme salonlarında süründüren, zindanlarda çürütmek isteyen faşist AKP-MHP iktidarına karşı Kürt’ün tutumunu ortaya koymak olacaktır. Kürdistan'daki hayır oyunun yüksekliği, Kürt’ün özgür ve demokratik yaşamda ısrar ettiğinin referandumu olacaktır. Kürt’ün tutumu olarak anayasa referandumunda hayır demek, soykırımcı sömürgeci saflarda önemli bir gedik açarak demokratik Türkiye ve özgür Kürdistan’ın gerçekleşmesinin önünü açmada önemli bir adım olacaktır.
MHP ve tüm faşist güçlerin ittifakına dayanan AKP iktidarı Kürtlerin güçlendiğini görerek Kürt’ün özgür ve demokratik yaşamının önünü almak için bir buçuk yıldır azgınca saldırmaktadır. Bu saldırganlık, Kürt Özgürlük Hareketi ve demokrasi güçlerinin mücadelesi karşısında iktidarını sürdürmede zorlanan AKP'nin ve temsil ettiği ulus devletin varlığını ayakta tutma korkusu ve telaşından ileri gelmektedir. Bir taraftan faşist ittifaklarla, diğer taraftan psikolojik savaşla kendini güçlü gösterip halkın ve demokrasi güçlerinin mücadelesini engellemeye çalışmaktadır. Ancak içeride ve dışarıda yaşadığı ağır kriz ve başvurduğu tüm uygulamalar ne kadar zayıf ve kırılgan olduğunu gözler önüne sermiş bulunmaktadır. AKP-MHP faşist iktidarına karşı demokrasi güçleri olarak bir araya geldiğimizde; ulusal birliği sağlayıp tüm demokrasi güçleriyle birlikte mücadeleyi geliştirdiğimizde sadece Kürtlerin özgür ve demokratik yaşamı gerçekleşmeyecek, bu temelde Ortadoğu'nun demokratikleşmesi ve tüm halkların özgürlüğü de sağlanacaktır.
Halkların zamanı gelmiştir. Kürt halkının gerilla öncülüğünde onlarca yıldır yürüttüğü mücadele her türlü baskı ve engeli aşarak soykırımcı sömürgeciliği yenilgiye uğratıp Kürtleri özgür ve demokratik yaşama kavuşturan siyasi statülerini kazanmasını sağlayacaktır. 2017 yılında mutlaka kazanılacaktır. Özgürlük Hareketimizin iradesi ve halkımızın özgürlük tutkusu ‘Mutlaka Kazanacağız’ şiarını mutlaka özgür Kürdistan ve demokratik Ortadoğu ile taçlandıracaktır.”
ANF