Savaşın ve çatışmaların şiddetlendiği, gerilla eylemlerinin yayıldığı bir dönemde KCK, bu sürecin geleceğine ilişkin tutum ve niyetini açıkladı. KCK açıklamayı, “son günlerde bazı devletler, Başurê Kurdîstan’daki bazı dost örgütler ve HDP’nin girişimleri üzerine” yaptıklarını belirtti.
Açıklamanın içeriği kadar, KCK’yi bu açıklamaya zorlayan şartlar ve aktörler de deklarasyonu önemli kılıyor. KCK deklarasyonu kodlar ve şifrelerle değil, herkesin anlayabileceği bir özen ve açıklıkla yazılmış.
Bir “niyet ve tutum” açıklamasında görmek istediğimiz, “bundan sonra her şey güzel olacak” müjdesi yok. Erdoğan ve AKP Hükümetinin barış ve diyalog görüşmelerini araçsallaştırması ve 30 Ekim 2014 tarihinde toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nda alınan “çöktürme planı" hatırlatılmış. Dolayısıyla savaşı ve şiddeti geliştiren tarafın AKP ve Türk ordusu olduğu belirtilmiş.
KCK, kendisine barış ve diyalog yoluna dönülmesi tavsiyesinde bulunan “bazı devletlere” ateşkes süreçlerinde yaşanan tecrübeleri hatırlatmış, AKP ve Erdoğan’ın “çatışmasızlığı araçsallaştırma durumundan çıkarmadığı” sürece yeni bir çatışmasızlık ilanının söz konusu olmayacağı belirtilmiş. “Çözüme endekslenmeyen, oyalama ve aldatma durumundan çıkarılmayan hiçbir söz, adım ve uygulamanın anlamı yoktur” vurgusu yapılmış.
KCK’nin deklarasyon için toplandığı saatlerde Türkiye’de de Milli Güvenlik Kurulu toplantısı yapılıyordu. Büyük olasılıkla iki taraf da “bazı devletler”in telkin ve tavsiyeleri üzerine toplanmıştı.
KCK, bu tür açıklamalar sonrasında Kürt halkında ve legal siyaset alanında oluşacak rehaveti de göz ardı etmemiş; “mevcut durumda AKP iktidarı Kürt sorununun çözümü konusunda gerekli iradeye sahip olduğunu ve çözüm için adım atacağını Türkiye halklarına taahhüt etmeden, Kürt sorununun çözümü ve demokratikleşme konusunda beklentilere girmek, halklarımızı aldatmaktan başka anlama gelmeyecektir.”
KCK deklarasyonundan önce, AKP Hükümetinin Kürdistan Belediyelerine kayyum atanması, Hakkari ve Şırnak’ın il olmaktan çıkarılarak Yüksekova ve Cizre’nin il yapılması yasasını geri çekmesi de KCK deklarasyonuyla doğrudan ilintiliydi.
Ancak önceki akşam Antep’te gerçekleştirilen katliam, Türk devleti ve AKP iktidarının barış ve diyalog görüşmelerinin hala çok uzağında olduğunu göstermektedir.
(Politika)