Erdoğan ve Davutoğlu başta olmak üzere beraberinde bazı CHP milletvekilleri ve MHP’nin tam kadro zatı muhteremleri HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını istiyor.
Erdoğan ‘başkanlık’ yolunun buradan geçtiğini çok iyi biliyor. Zira başkanlık 7 Haziran seçimlerinde HDP engeline takılmıştı. O günden sonra da Kürt toplumuna karşı savaşı şiddetlendirerek, toplumu kendi istekleri doğrultusunda manipüle etti.
Türkiye’de ırkçı ve egemen siyasetçilerin ekmek kapısıdır Kürt düşmanlığı yapmak. Ülkenin toplumsal sorunlarının çözümü ile ilgili sözü, projesi olmayan; ancak temel amacı hırsızlık, yolsuzluk, adam kayırma gibi meseleler olan siyasetçiler ‘vatan millet’ diyerek kendi ceplerini doldurmasını hep bilmişlerdir. Elbette sonu, sonları hiç hayırlı olmamıştır. ‘Katil, hırsız’ damgası yiyerek siyaset sahnesinden silinmişlerdir. Erdoğan’ın siyasi sonunun da bundan farklı olmayacağı açıktır.
Anlaşılmayan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun tuhaf açıklaması olmuştur. Bir taraftan olup bitenler için ‘anayasaya aykırı’ derken, diğer taraftan HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına "evet diyeceğiz" diyor. Erdoğan’da aynısını yapıyor. Anayasayı ortadan kaldırmış, "dediğim dedik, çaldığım düdük" misali kendi anayasasını uyguluyor. Bu kararla Kılıçdaroğlu Erdoğan’ın suçuna ortak olmuştur.
Şu artık nettir, Kılıçdaroğlu "Kürtler mi? Devlet mi?" sorusuna "devlet" diyerek tavrını ortaya koymuştur. Sevindirici olan CHP milletvekillerinin çoğu Kılıçdaroğlu gibi düşünmüyor. Olması gereken de CHP’li milletvekillerinin HDP ile birlikte hareket edip bu suça ortak olmamalarıdır. Erdoğan başkan olmak için kanın akmasını istiyor, buna izin vermemek gerek. Demokrasi güçlerine düşen ise Erdoğan’a karşı mücadele etmek ve ülkeye barış getirmektir.
Birde şuradan bakmak lazım. Dokunulmazlıkların kaldırılması, HDP’li vekillerin hapse atılması ne getirir, ne götürür? Siyasi sonuçları önemlidir, iyi değerlendirmek gerek. 22 yıl önce yaşanmış DEP süreci oldukça öğreticidir.
Yani demem o ki; HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kalkması pek de hayırlı olmaz. Mesele sadece HDP milletvekillerinin mecliste olma meselesi değil, mesele 6 milyon insanın tüm iradesinin hiçe sayılması. Çünkü o 6 milyon insan AKP’ye veya diğer partilere değil, HDP’ye güvenip oy verdi.
Bu ülkede insanlar kimliklerinden, inançlarından, düşüncelerinden dolayı sadece ötekileştirilmiyor, yok sayılıyor, hedef gösteriliyor, tutuklanıyor, öldürülüyor.
Hepimiz de biliyoruz ki HDP’liler, AKP-Saray iktidarının katliamcı, faşist yüzünü teşhir ettikleri için meclis dışında tutulmak, ayrıca halkın gözünde terörize edilmek isteniyor.
Bir kış boyu Kürdistan’da devlet eliyle katliamlar yaşandı, hala da devam ediyor. Bu elbet Türkiye ve Kürdistan tarihinde bir ilk değil ama ilk uygulanan resmi vahşettir. Yani bu sefer devlet yaptığı katliamları gizlemeye, inkar etmeye çalışmadı, aksine yaptıkları katliamları meşru ve yasal gördü. Nasıl mı? Erdoğan ve Davutoğlu’nun her gün yaptıkları açıklamalarda Kürdistan’da yaşanan korkunç vahşeti nasıl savunduklarına bakmak lazım.
Kürtler ezelden beri devlete güvenmiyordu ama Cizre’de insanların diri diri yakılması ciddi bir kopuşu da beraberinde getirdi. Yeniden bir iyileştirme süreci iki-üç yıl öncesinden çok daha zor olacak. Şu an Kürdistan’da insanlar yaralarını sarmaya, tabiri caizse kendi kendilerini iyileştirmeye çalışıyor. Durum böyle olunca Kürdistan’da insanların hiç gündeminde değil dokunulmazlık. Aksine "biz burada katledilirken, tutuklanırken meclis kimin umurunda?" diyorlar.
Haksızlar mı? Sonuna kadar haklılar…
Ama meclisteki kazanımları da "alın sizin olsun, siz bizi istemiyorsanız, biz sizi hiç istemiyoruz" dememek gerek. HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş grup toplantısında açıkladı. "Seçeneksiz değiliz, tek bir arkadaşımız kendi ayağıyla ifade vermeye gitmeyecek. Öyle kolay olmayacak, tereyağından kıl çeker gibi olmayacak. Bu grup ömrünün yarısını cezaevinde geçirdi, siz mezarlığın yanından geçerken korkudan türkü söyleyen tiplersiniz. Bizim de bu adıma karşı atacağımız bir adım var. Biz öyle tıpış tıpış gidip AKP’nin hukuk komisyonlarında yargılanmayız."
Evet, ne HDP milletvekilleri ne de onları meclise gönderen halk alternatifsiz değil.