Aşkın divanesiyim düştüm yollara
Merhametin yok mu halim sarasın
Zarizari ağlar, yanar gezerim
Merhametin yok mu halim sorasın
Mahmut Baran’dan başlamak gerekiyor önce.Çünkü, Ali Baran müziğinin pınarı orası. Mahmut Baran, Dersim’in bütün bölgelerinde bilinen bir halk ozandır. Yaptığı eserlerle dengbej kültürünün bir parçasıdır aynı zamanda. Keman, cümbüş ve bağlamayla yaptığı eserleri icra eden Mahmut Baran, Ağuçan ocağına bağlıdır ve babası Memé’den almıştır eğitimini. Türkçe, Kürtçe ve Zazacaklamlar söyler, ruhundaki sesleri ezgilerle buluşturarak, içli sesini doğadaki seslerle buluşturur. Yurtdışına çıkışı, Ankara Radyosu’nda türküler okuması onu Dersim’in dışına taşımıştır. Böylece klamları bilinen ve sevilen bir halk ozanı olmuştur.
Ali Baran böyle bir ortamda, geleneksel terbiye içinde sazla tanışır. Saz onun ham halini pişirir ve rüyalarına düşen aşk ateşinin perdeler arasındaki coşkusu olur. Ateş bir kez içine düşmüştür. Dersim’in zorluklarını yaşar bir yandan. Gözaltılar onu yurtdışına taşır. Ancak o asla üretimden kopmaz. Bir zaman sonra doğduğu topraklara geri döner. Bu zaman dilimi onun için yine sancılıdır. Baba Mahmut Baran bir kazada hakkı yürür. Omzundaki yük daha da ağırlaşır. Mahmut Baran’ın bıraktığı yerden devam eder. Bir yandan onun eserlerini söylerken, diğer yandan kendi klamlarını yapmaya başlar.
Eskiden beri yazdığım bir şey vardır türkülere dair. Eğer türkülerin üzerine yeni şeyler konmazsa, yavaş yavaş bu alan da çoraklaşır ve geleceğe taşınacak ne duygu kalır ne de söz. İşte üreten sanatçıların böyle bir tarafı var. Onlar çiçekler kurumasın diye onları sular, bakımını yapar ve toprağı çapalarlar sürekli. Ali Baran böyle yapanlardandır. Üretir. Yeni şeyler söyler. Geçmişten gelen birikimi tüketmez, oradaki bahçeyi yeni çiçekler eker ve bakımını yapar. Geleneğin sürdürücüsü olur bir anlamda. Aşk, ayrılık, doğaya yöneldiği gibi, bir toplumun üstüne çöken kara bulutları dağıtmak için toplumsal hareketleri de kendine dert edinir. Geçmişin ağıtını, bugünün türkülerini söyler.
Klasik müziğin ona sunduğu olanaklardan faydalanır Ali Baran. Deyiş formundan, klasik makamlardan, dengbejlerin gırtlağından çıkan uzun havalardan faydalanarak, kendi dilini katar. Onun üretimlerini, bestelerini dinlerken, geleneğe olan bağlılığını hemen anlamak mümkün. Geleneğin içine bugünün ihtiyaçlarını koyar ve bunun için yoğun çaba harcar.
Bıjarayên Baran kitabı Ali Baran’ın bugüne değin yaptığı bestelerin notalarıyla ve dizeleriyle kitaplaştırılmasıdır. Dersim Araştırmaları Merkezi yayınlarından çıkan kitap Ali Baran’ın bugüne değin yaptığı albümlerden seçtiklerinden oluşmaktadır. Aşkın Divanesi, Ey Hunermend, Dersim Şarkısı, Axzunig, AzadiDixwazim, DemêDemê,Estembolo, Ziravê, MedinaMin, Teberik gibi sevilen klamları ilk anda gözüme çarpanlardır.
40 yıllık bir sürede, bir sanatçıdan beklenen her hamleyi yapan Ali Baran’a böyle bir çalışmayı hazırladığı ve genç kuşakların bundan faydalanmasını sağladığı için ne dense eksik kalır. İyi ki notaların ve sözlerin bir arada olduğu bu seçkiyi hazırlamış. İyi ki Dam Yayınları da üstüne düşeni yapmış ve bu önemli çalışmayı belgelemiş.
Ali Baran geleneksel müziğe sunduğu katkılarla birlikte, önemli Kürt şairlerinin şiirlerini de bestelemiştir. Ciğerwxin, FeqiyeTeyran, MelaCiziri bunlardan bazılarıdır. Bu tarz çalışmalar azdır. Çoğalması dileğimdir. Bir sanatçının müzik aşkını, geleneksel kültürle yoğrulmasını, oradan aldığı terbiyenin bağlamasına nasıl düştüğünü ve yürek yangını bir coğrafyanın isyanına olan tanıklığını görmek mümkün bu kitapta. Anonim bir hayatın izlerini alıp, ona kalbinin atışlarını katan bir sanatçının notalara dökülen kırk yıllık öyküsüdür Bıjareyên Baran.
Kırk yıllık bir tanıklık ve kırk yıllık bir üretim…
Kaynak; Dersim Gazetesi