Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / İstanbul’da başlayan İstanbul’da bitecek!

İstanbul’da başlayan İstanbul’da bitecek!

20 Haziran 2019, 10:24

Erdoğan yıllar önce şiddetle eleştirdiği devletin İslami kopyası haline geldi; sonu da onlar gibi olacak; İstanbul’da başlayan süreç yine İstanbul’da bitecek.

Erdoğan’ın Türkiye’de tek adamlığa giden politik yükselişinin ilk önemli durağı 1994 yılında çok az bir oy farkıyla İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığını kazanması olmuştu. Yıllarca Kemalist elitler tarafından yok sayılan; Kürtler, Aleviler ve siyasal islamcılar o yıllarda legal siyaset arenasında daha görünür hale gelmeye başlamışlardı.

O yıllarda yargı tamamen ordunun denetimine girmiş, mahkemeler kendi başlarına karar veremez hale gelmişti. Türkiye’de bankacılık sistemi halktan topladığı ve devletten düşük faizlerle aldığı paraları bizzat banka sahiplerine ucuz kredi olarak kullandıran kapalı devre mafyatik bir karakter kazanmıştı.

Devlet sadece toplumun belirli kesimlerine kamusal hizmet sunan; diğerlerini ise kamusal hizmetin dışında tutan bir tutum içerisindeydi. Dolayısıyla toplumun önemli bir kesimi kendisini mevcut devlete yabancılaşmış hissediyordu.

Doksanlı yılların başlarında 12 Eylül darbesinin etkisinden yavaş yavaş kurtulmaya başlayan; Kürt, Türk, Alevi, Müslüman her çevreden insan yeni bir arayışa girmişti. Türkiye’de Kürt hareketi önemli bir muhalefet odağı olarak siyasal arenada yerini alırken; Aleviler, Süryaniler, Ermeniler, toplumun diğer yoksul kesimleri ve hatta Siyasal islamcılara da politik alan açıyordu.

Memur sendikaları, Öğrenci Dernekleri, Alevilerin ibadet evi olan cemevleri daha görünür olmaya başlamış ve hak mücadelesini her geçen gün daha fazla yükseltiyorlardı. Fakat bütün bu çevreler bir türlü ortak bir program etrafında bir araya gelemiyorlar, bir türlü bitmeyen iç rekabet nedeniyle politik alanda yeterince etkili olamıyorlardı.

O yıllarda Erdoğan Refah Partisi’nin kimse tarafından tanınmayan İstanbul il başkanıydı. Neredeyse sola yakın bir dil kullanıyor, toplumsal adaletsizliklere vurgu yapıyor, kamuda ve Türk bankacılık sisteminde ortaya çıkan; “adam kayırma ve rüşvet olaylarını” şiddetle kınıyordu.

Toplum rüşvet ve yolsuzluk olaylarından bıkmıştı ve bu olayları gördükçe kendini hakarete uğramış hissediyordu. Ortada hiç sorunu çözemediği gibi sonuna kadar rüşvete ve yolsuzluğa bulaşmış bir devlet vardı ve insanlar eski politik aktörlerce bu sorunun çözülebileceğine kesinlikle inanmıyorlardı.

Türkiye’nin yeni bir yaklaşıma ihtiyacı vardı; Türkiyeli sol çevreler kendi içlerindeki tartışmalar ve Sovyetlerin yıkılmasından sonra ortaya çıkan durumu doğru değerlendiremedikleri için Türkiye’yi rüşvet ve yolsuzluk bataklığından çıkaracak seçeneği bir türlü ortaya koyamadılar.

Halbuki soldan her çevre yıllardır ülkede demokrasi mücadelesi için muazzam emek harcamış, bu uğurda birçok bedeller ödemişlerdi. Fakat o dönemi sol kendi iç zaaflarından dolayı değerlendiremedi ve Türkiye’de iktidar olma fırsatını o dönem Erdoğan’ın da içinde politika yaptığı Refah Partisine altın bir tepside sundu.

İşte Erdoğan’ın politik macerası bu koşullarda başladı. Belediye başkanı seçildiği 1994 yılında İstanbulluların sadece yüzde 25’nin oylarını alarak belediye başkanı seçildi. O yıllarda Türkiye’nin siyasal yaşamının çok parçalı olması Erdoğan’a yaramıştı. İstanbul seçmeninin yalnızca dörtte birinden oy alan Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı koltuğuna oturmuştu.

Şimdi yukarıdaki fotoğrafa tersinden bakalım; Erdoğan rejimi bir zamanlar çok sert bir dille eleştirdiği Kemalist rejimle neredeyse aynı yerde duruyor. Tıpkı o yılarda olduğu gibi hiç bir sorunu çözemeyen, gırtlağına kadar yolsuzluğa ve rüşvete bulaşmış bir devlet var.

Kürt Sorunu olduğu yerde duruyor; Erdoğan rejiminin uyguladığı politikalar nedeniyle insanlar neredeyse ortak demokratik yaşama olan inançlarını yitirdiler. Kıbrıs’ta Türkiye’yle bir çözüme artık kimse inanmıyor; bırakın Kıbrıslı Rumları sözüm ona Türkiye’nin bizzat kurtarmak için gittiği adanın yerlisi Türkler bile Türkiye’yi adada işgalci güç olarak görüyorlar.

Aleviler hakeza; Suriye iç savaşı boyunca Esad ve ailesi üzerinden bütün Aleviler devletin ötekisi ilan edildi. Daha geçen gün “bütün Alevileri öldüreceğiz” diye naralar atan DAİŞ’li katilin cenazesine devletin göz yumması ile Reyhanlı‘da binlerce insan katıldı.

Cafer Tar / Politika

Bu haber 479 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Dersim İnşa Kongresi (DİK) dahil Avrupa'daki 8 sivil toplum kurumları, ..