ANDOK AMED / ANF/HEWLÊR
Kürt Özgürlük Haraketi öncülüğündeki Rojava Devrimi’ni yedeğine alamayınca tasfiye etmek için DAİŞ ve Nusra gibi çetelerle işbirliği, çeteler koalisyonu oluşturma, ardından direkt saldırı ve işgale başvuran AKP-MHP yönetimindeki Türk devleti, yeterince mesafe alamayınca alternatif bir plan üzerinde çalışıyor. Buna göre bünyesindeki çete artıklarının yanı sıra KDP’nin işaret ettiği Rojava’daki ‘Kürt kökenli’ işbirlikçiler ve PKK’ye ihanet ederek KDP’nin ‘sığıntısı’ konumuna razı olan bazı kişiler mezcedilerek ‘Suriye Ulusal Birlik Cephesi’ adı altında yeni bir Tayyibiye Alayları denemesi yapılıyor.
Edinilen bilgilere göre; Katar’ın finansmanına katkı sunacağı cephenin ön hazırlıkları 2016 sonlarında başladı ve 2018 başlarında oluşumu tamamlandı. Cephenin programı, tüzüğü, iç organizasyon şeması ve askeri komutanları netleşti.
İşbirlikçiler torbası
Cephenin asıl amacı ve görevi; Suriye’nin kuzeyindeki Özerk Yönetim ve QSD ile örgütlü halklara saldırmak. Bu cephenin içinde; Türkiye ve Hewlêr’de ‘konuk’ edilen ENKS bileşenlerinden Azadi Partisi, Yekitî yöneticileri (İbrahim Biro, Fuad Eliko, Siyamend Haco, Evdilhekim Beşar ve elemanları) ile Rojava’da kalan Rustem adındaki şahıs, Ebidezîz Temo, Ebidrezaq Temo ile birlikte Türkiye’ye gönderilen 500 kişi, Serêkaniyê’nin güneyinde yaşayan Hilo Ailesi, Idwana aşiret şeyhlerinden ve Rojava’da bulunan şahıslar da yer alıyor.
Genel sorumlu MİT’ten
Özellikle Rustem, Ebideziz Temo, Ebidrezaq Temo aracılığıyla adı hazırlanıp Türkiye’ye gönderilen 500 kişi, kapalı kamplarda Türk ordusunun subay ve uzmanları tarafından eğitildi. Cephe yönetiminde yer alan kişiler arasında yapılan yazışmalarda, cephenin genel sorumlusunun Necdet Özel’in (eski Türk Genelkurmay Başkanı) yedeği olduğu belirtilen MİT üyesi Orhan Sunay olduğu anlaşılıyor. Sunay da özel olarak 63 kişiden oluşan ‘subay’ı operasyon için hazırladı.
Cephenin içinde daha önce Suriye ordusudan ayrılan ve ‘ÖSO’ etiketi altındaki çeteler içinde yer alan dört subay da var. Bunlar yönetici düzeyinde:
Osmangiller…
Cephenin yöneticiliğini Suriye ordusundan ayrılan ve çoğu ‘Müslüman Kardeşler’ kadrosu olan çeşitli çetelerden subaylar oluştururken, yönetim kademesi de tam bir AKP/MHP-KDP prodüksiyonu:
Saldırı planlaması
Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ’Fırat’ın doğusuna operasyon’ tehditleri ve uluslararası kamuoyu ile Kürtlerin reaksiyonunu yumuşatmak için sarfettiği ‘Kürtlerin hamisi biziz, Kürtler ile YPG ayrı’ safsatasının hızlanmasıyla birlikte söz konusu ‘Tayibbiye Alayları’nın da kendince saldırı planlaması yaptığı anlaşılıyor. Buna göre; saldırının iki cepheden yapılması planlanmış:
Kimdir bu Eligêdi?
Burada adı geçen Abidcebbar Eligêdi, 2013’te Selim İdris dönemindeki Askeri Konsey’in üyesi ve Halep’in sorumlusuydu. Halep sorumluluğuna Kürtlere düşmanlığı ile bilinen Liwa Tevhid çetesinin komutanı olarak getirilmişti. MİT’in, Mayıs 2013’te Antep’te yaptığı ve Kürtlerin katliam planının yapıldığı meşhur toplantıya 60 ‘ÖSO’ komutanı ile birlikte katılanlardan biri de Abidcebbar Eligêdi’ydi. Toplantıda Kürtlerin katledilmesi kararı, bir videoyla ilan edilmişti. Eligêdi, bu karanın ardından Temmuz 2013’te Tel Eran ve Tel Hasıl katliamlarına imza attı.
KDP televizyonlarında propaganda
PKK’den tasfiyecilikleri başarılı olamayınca kaçıp ‘demokratik siyaset’ ve ‘bağımsız Kürdistan’ iddiasıyla türdeşleriyle birlikte yeni bir oluşuma giden; KDP’nin kanatları altında başaracaklarını sanan; kısa sürede kendi aralarında anlaşamayan, sonra biri hamur işine diğeri tüccarlığa başlayan Osman Öcalan ve Nizamettin Taş, 15 yıldır kendileriyle kaçanları gruplar halinde Silopi üzerinden Türkiye’ye yolladı. İşlerini de ellerine yüzlerine bulaştırıp KDP ve nihayetinde MİT’e bağımlı yaşamaya kendilerini mahkum ettiler. İşte yeni Tayyibiye Alayı’na yazılan, yalama olmuş kişilikleriyle son aylarda KDP televizyonlarında boy göstermelerinin esbabı mucibesi de anlaşılıyor. Osman Öcalan ve Nizamettin Taş, işgal ve saldırı hazırlıklarıyla birlikte Kürt Özgürlük Hareketi’ni karalayan, Türk devletinin işgal saldırılarını meşru gösteren argümanlarıyla bu televizyonlarda kullanılıyor.
‘Güçlü Türkiye Cumhuriyeti’
Suriye Ulusal Birlik Cehpesi adına 13 Haziran 2018’de yayımlanan bildiri, zaten bu oluşumun kimliğini yeterince ifşa ediyor. “Suriye’deki Kürtleri PYD ve YPG teröristlerin zulmünden kurtarmanın zamanı geldi, artık dostumuz olan Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını tehdit edemeyecekler” denilen bildiride, DAİŞ’e karşı savaşarak şehit düşen QSD ve YPG/YPJ savaşçılarına da hakaret edilerek, şu ifadeler kullanılıyor: “Güçlü Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı savaşamayacaklarına rağmen terörist PYD ve YPG yöneticileri tarafından gençleri boşu boşuna ölüme gönderilerek ‘Şehit’ ünvanını verilmeye çalışılıyor. Ancak operasyondan sonra göreve gelecek bu yeni oluşum, şiddetsiz ve tüm halkların hakkını tanıyacak bir siyaset izleyecek.”
*İşaretlenen kişi, Abidcebbar Eligêdi’dir. İbrahim Biro ile Federe Kürdistan Parlamentosu ziyaretinde de görülüyor.