Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Erdoğan’ın her söylediği kanun oluyor

Erdoğan’ın her söylediği kanun oluyor

21 Ağustos 2017, 20:42

Referandum sürecinde muhalefetin sık sık dile getirdiği "tek adam" eleştirisi, 2014'ten beri adım adım işliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın neredeyse her söylediği kanun haline gelmeye başladı.

Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014 tarihinden bu yana AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın her söylediği adım adım kanun haline gelmeye başladı. 2011 yılından beri adım adım örülen ve muhalefetin "tek adam" eleştirisi olarak dile getirdiği süreçte, Erdoğan'ın isteği doğrultusunda "rejim" değişikliği yaşandı, dokunulmazlıklar kaldırıldı, belediyelere kayyum atandı, MİT TIR'ları dosyasına el atan suçlu hale geldi.

Muhalefetin "tek adam" eleştirisini haklı çıkaran ve Erdoğan'ın her sözünün kanun haline geldiği kimi uygulamalar şöyle:

ERDOĞAN-BAHÇELİ İTTİFAKI

Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra sık sık gönlündeki başkanlık sistemini gündeme getirerek sistemin değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Erdoğan, 14 Ağustos 2015 tarihinde Rize'de yaptığı konuşmada, "Türkiye'nin yönetim sistemi bu anlamda değişilmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun Anayasal olarak kesinleştirilmesidir" ifadelerini kullandı. Diğer pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da Erdoğan'ın imdadına MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yetişti.

ERDOĞAN İSTEDİ ANAYASAL DÜZENLEME HALİNE GETİRİLDİ

20 Ocak 2015 tarihinde başkanlık talebini, "AKP'nin PKK ile 'ver başkanlığı al özerkliği' anlaşması" olarak nitelendiren ve "Başkanlık" konusunda "ihanet" suçlamalarında bulunan Bahçeli, bu çıkışlarından yaklaşık 10 ay sonra, "Bugün ulaştığımız boyut başkanlık sistemine geçelim mi düzeyindedir. Bir de fiili durum var. Bu durum devam ederse siyaset yeni bir kaos dönemine sürüklenebilir. Bunu önlemek için biz bu konuda ısrarcı olan siyasi iktidarın önerisini getirmesini istedik. Bize göre TBMM'ye bir metin getirilmesinde yarar vardır" diyerek yeni dönemin önünü açtı. İki parti arasında hazırlanan Anayasa değişikliği taslağı, 10 Aralık 2016 tarihinde Meclis'e sunuldu. AKP ve MHP'nin kavga gürültü ile Meclis'ten referandum aralığında geçirttiği değişikliği 16 Nisan referandumunun şaibeli sonuçlarına göre YSK tarafından kabul edildi. Böylece Erdoğan'ın istediği, MHP'nin desteği ve YSK'nin tartışmalı kararı ile "Anayasal düzenleme" haline getirildi.

BELEDİYELERE KAYYUM ATANMASI

Ağustos 2015 tarihinde Kürt illerine yönelik başlayan ablukalar ile birlikte bölge belediyeleri de hedef alındı. Daha önce Erdoğan'ın seçimlerde istediği ancak elde edemediği belediyeler daha sonra operasyonların hedefi haline geldi.

Erdoğan, 16 Haziran 2016 tarihinde polislerle katıldığı iftar yemeğinde, "Belediyeler konusunda gerekli adımları süratle atmamız gerekiyor ve o adımları da atacağız. Öyle belediye başkanı devletten gelen bütçe payını alacak bunu dağa gönderecek. Yok böyle şey, bunun da hesabını soracağız. Terör örgütünden sipariş başkan yardımcıları, bütün bunların hepsinin adım adım hesabını soracağız. Bölgedeki belediyelerin örgütün tasallutundan kurtarılmasına ihtiyaç vardır ve bunu devlet olarak hükümet olarak yapacağız" açıklaması yaptı. Erdoğan sonraki dönemlerde de çok sayıda açıklama ile belediyeleri hedef aldı.

2 Eylül 2016 tarihinde yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile belediyelere kayyum atanmasının önü açıldı. Hemen arkasında 11 Eylül tarihinde 28 belediyeye birden kayyum atandı. Sonrasında Erdoğan'ın 2014'te seçim yoluyla alınmasını istediği Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere 86 DBP'li belediyeye kayyum atadı. 70 belediye başkanı tutuklandı ve halen cezaevinde tutuluyor.

DOKUNULMAZLIKLARDA DA İSTEDİĞİNİ YAPTIRDI

HDP'li seçilmişler, 7 Haziran seçimlerinden sonra Erdoğan'ın hedefi haline geldi. Erdoğan, 27 Temmuz 2015 tarihinde Çin ve Endonezya'ya hareketinden önce düzenlediği basın toplantısında, Bahçeli'nin "HDP kapatılsın" önerisine ilişkin, "Bu konuda benim daha önce yapmış olduğum açıklamalar var. Ben çok açık net, Cumhurbaşkanı makamında da bu düşüncemi koruyorum. Ben parti kapatılması olayını doğru bulmuyorum. Fakat bu partinin yöneticilerinin bu işin bedelini ödemeleri gerekir diyorum. Fert fert, birey birey. Anayasa'nın 14. maddesi çok şeyler sağlıyor. Eğer o yeterli değilse dokunulmazlık zırhından bunları sıyırmak suretiyle, şu açıklamaları yapanlar, terör örgütünü kendi arkasında gösterenler, 'biz sırtımızı şuraya buraya dayıyoruz' diyenler bu ifadelerin bedelini ödemelidirler" diye konuştu. Erdoğan 2016 yılı Ocak ayında yapılan 18'inci Muhtarlar Buluşması'nda da, "Milletvekili sıfatı, belediye başkanı unvanı, parti yöneticisi pozisyonu hiç kimseyi, şayet terör örgütü yanında saf tutmuşsa hukuk önünde hesap vermekten kurtaramaz, kurtaramamalıdır. Terör örgütü mensubu gibi hareket eden milletvekilleri konusunda Meclis'in ve yargının harekete geçmesi şarttır diye düşünüyorum" açıklamasında bulundu.

Erdoğan'ın talebi üzerine dokunulmazlıkların kaldırılması gündeme geldi. CHP'nin de "Anayasa'ya aykırı ama destek vereceğiz" diyerek kaldırılmasına destek verdiği dokunulmazlıklar, 20 Mayıs 2016 tarihinde kaldırıldı. Dokunulmazlıkların kaldırılmasının sadece HDP'lileri kapsayacağı yönündeki beyanları Kılıçdaroğlu daha sonra katıldığı bir programda dile getirdi. Sonra yargı harekete geçti ve 4 Kasım 2016 tarihinde HDP Eş Genel Başkanları ve milletvekilleri gözaltına alınarak jet hızıyla tutuklandı.

ERDOĞAN 'TAK' DEDİ YARGI 'ŞAK' DİYE YAPTI

Erdoğan'ın isteği doğrultuda gelişen bir diğer gelişme de MİT TIR'ları meselesi oldu. 19 Ocak 2014 tarihinde Suriye'ye gönderilen ve Hatay'da Jandarma tarafından durdurulan ve MİT'e ait olduğu belirtilen TIR'larda silah olduğu ortaya çıktı. TIR'lara yönelik operasyon emri veren savcılar görevden alındı ve daha sonra hepsi tutuklandı. Erdoğan ve AKP'li yöneticiler daha sonra bu TIR'larda insani yardım malzemeleri olduğu ve bunun Türkmenlere gönderildiğini açıkladı. Ancak daha sonra yayınlanan kimi belgeler bu bilgileri çürüttü. Erdoğan 12 Mayıs 2015 tarihinde Almanya'ya yaptığı ziyaret sırasında "Hiç kimse kalkıp 'MİT, El Kaide'ye silah gönderdi' diye iftira atarak, istihbarat teşkilatımızı zan altında bırakamaz. Eğer haysiyetleri varsa, ispatla mükelleftirler" açıklaması yaptı.

Cumhuriyet gazetesi, 29 Mayıs 2015 tarihinde "İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar" manşeti ile TIR'lardaki silahların haberini yaptı. Erdoğan 31 Mayıs 2015 tarihinde TRT'de katıldığı bir programda, haberi yapan Can Dündar ve Erdem Gül'ü hedef alarak, "Bu haberi yapan kişi bunun bedelini ağır ödeyecek öyle bırakmam onu. Üst akıl böyle bir talimat veriyor. DAİŞ'ten bahsettiler, terör örgütlerinden bahsettiler" açıklamasında bulundu. Ardından yargı harekete geçti. Erdoğan'ın "bedelini ödeyecekler" dediği gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül, 26 Kasım 2015 tarihinde tutuklandı. Gül ve Dündar, 92 gün sonra AYM'nin ihlal kararı ile serbest bırakıldı. Erdoğan, AYM'nin kararını da, "saygı duymuyorum" diyerek değerlendirdi. MİT TIR'ları davası daha sonra CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'na kadar uzandı ve CHP'nin desteği ile kaldırılan dokunulmazlıklar sonucu Berberoğlu'na bu bilgileri sızdırdığı gerekçesiyle 25 yıl hapis cezası verildi ve tutuklandı. Şimdi aynı konu üzerinden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hedef alınıyor.

Erdoğan'ın söylediklerinin bir bir kanun haline gelmesi, eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in 90'lı yıllardaki savaşa ilişkin söylediklerini anımsatıyor. Güreş, İngiltere Genelkurmay Başkanı'nın dönemin Başbakanı Tansu Çiler'den emir alıp almadığına ilişkin sözlerine, "Ne demek rahat emir veriyor mu? O tak diye emir veriyor ben şak diye selamı çakıp emri yerine getiriyorum" açıklaması yapmıştı.

Dihaber

Bu haber 598 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Dersim İnşa Kongresi (DİK) dahil Avrupa'daki 8 sivil toplum kurumları, ..