Türkiye'de yaşanan hukuksuzluklar öyle bir aşamaya geldi ki, artık kimse gördüğü, duyduğu tuhaflıklara yeterince tepki vermez, şaşırmaz bir hal aldı. Bu durum bir yandan hak ihlallerinin, antidemokratik uygulamaların, hukuksuzluğun geldiği aşamayı gösteriyor ama öte yandan tehlikeli olan kanıksama halini geliştiriyor ve toplumsal, demokratik refleksleri köreltiyor. Egemenlerin bütün arzusu da bu aslında.
Yoğunlaşan haksızlıklardan nasibini alan ve yaşanan toz duman arasında çok görülmeyen emekli öğretmen yazar Mustafa Elveren'in kısa da olsa tutuklu kalması ömrünü demokrasi, özgürlük ve barış mücadelesine katkı sunma çabası ile geçiren ve her daim duruşunda üst seviyede olan Dersim değerlerinin pratik sahibi Mustafa Elveren artık rutin hale gelen örgüt propagandası ile tutuklanıyor ve zindana atılıyor. İlerlemiş yaşına aldırmaksızın ve sadece düşüncelerini ifade ettiği için tutuklanan Mustafa Elveren'e gösterilen yaklaşım egemenlerin çifte yaklaşımını da gösteriyor. Son dönemlerde 28 Şubat post modern darbe davasında yargılanan ve ağır müebbet cezasına çarptırılmalarına rağmen yaş durumuna bağlı olarak adli kontrole tabi tutulan generaller kararı varken eğitim emekçisi Mustafa Elveren sadece düşüncelerinden dolayı zindana atıldı. Hukuktaki çifte standart ve kayırmalı yaklaşımlar onlarca farklı örnek verilebilinir.
Mustafa Elveren Hoca'nın tutuklandığını zindanda çok geç öğrendik. Üzüldüğümüz bu olay bir başka gerçeği, tehlikeyi yeniden hissettirdiği için önemli.
Yaşanılan süreçte o kadar çok kişi haksız yere tutuklanıyor ki bunların arasında çok tanınır olmayan, öne çıkamamışların haberi dahi basında çıkmıyor, sahiplenilmiyor. Benimsemek mümkün olmasa da bir yere kadar süreçteki yoğun tutuklamalardan dolayı anlayışla karşılamak mümkün. İşte bu duyguyu yaşamamak için haksızlıklara karşı mücadeleyi yükseltmek ve her hak mağdurunu sahiplenmek için yol ve yöntemler bulmak gerekiyor. Bu da ancak yerellerde ve lokal duyarlıkları geliştirmekle olur. Mustafa Elveren Hocamız'a en azından yereller, yıllardır emek verdiği Dersimliler, kurucusu olduğu GOMANWEB yazarı ve okurlarının güçlü sahip çıkmasını beklemek çok mu fazla şey istemek olur. Şu anda herkesin karşılaşabileceği haksızlıklara karşı derhal duyarlılık geliştirmeli, daha sıkı birliktelikler sağlanmalıdır. Elbette demokrasi, özgürlük, barış için yürüyen kimse haksızlıklar konusunda geri adım atmaz ama kırgınlıklar yaşayabilir. Bizim her zamankinden fazla birliğe, dayanışmaya ihtiyacımız var. Sahiplenme ve dayanışmayı büyütmeli ki, zulmün karanlığı karşısında aydınlığın ışığı büyük ve güçlü olsun.
Dersimli büyüğümüz, eğitim ve düşün emekçisi Mustafa Elveren'e geçmiş olsun dileklerimi iletirken, yüreği güzel hocamızı Mazlum'un aydınlığı ile selamlıyorum.
xxxxxxxxxxxx
Ergin Doğru'nun Mustafa Elveren'e Yazdığı Mektup
Merhaba Mustafa Hocam,
İyi olmanızı diliyorum.
Öncelikle geçmiş olsun. Tutuklandığınıza dönük haberi gecikmeli olarak kardeşimden aldım. Her görüşte sizi sorup selam söylüyordum. Görüş yasağımdan kaynaklı kardeşimle geç görüştüğümde sizin de tutuklu olduğunuzu söyledi. Ülkede hukuk, demokrasi, özgürlükler öyle bir hal aldı ki, duyduğumda çok şaşırmadım ama üzüldüm. Üzüntüm sadece şahsınıza dönük sevgimden değil, ülkede gelinen aşamadandır. Monokratik zihniyetin iddialı demokrasi söylemlerine rağmen ne yapabileceğinin en küçük örneği belki de sizin tutuklanmanızdır.
Sevgili Hocam size bu vahim durumun nedenleri hakkında bir şeyler yazmak haddime değil. Zira siz benden daha iyi biliyorsunuz. Size tek söyleyeceğim emeğiniz ve duruşunuzla Dersim kimliğinin onurlu bir temsilcisi olarak bu zorluğu da başaracağınıza olan inancımdır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada Mazlumların sesi olarak hakikat ışığında yürümeye devam edeceğinizi biliyorum.
Şahsınızda geçmişten bir anektod hatırlatmak isterim. Hz. Ali'nin katledilmesinden sonra Muaviye başa geçer, sonra oğlu Yezit. Yezit için Hz. Hüseyin'den biat etmesi istendiğinde Hz. Hüseyin biat etmek yerine ölmeyi tercih edeceğini söyler. Hz. Hüseyin Yezit'e biat etmenin savunduğu ve inandığı değerleri inkâr etmek, dolayısıyla ölümü olduğunu bilir. Kendi değerlerinden vazgeçerek kendini öldürmek yerine zorluklarını ve ucunda ölüm olduğunu bilmesine rağmen savunduğu ve inandığı değerleri koruma onun uğruna direnmeyi seçer. Hz. Hüseyin'in direnişi Kerbela'da insanlık trajedisi ile sonuçlanmıştır ama Hz. Hüseyin asla ölmemiştir. Hüseyni sevda Mazlumların yüreğinde yaşamaya var ederken. Gücün sahibi olan ve kazandığını zanneden Yezit o gün kazansada, bugün lanetlenerek bin kez ölmüştür. Özcesi mazlumla zalimin kavgasında zalim olan her zaman kaybetmeye mahkûmdur, çünkü haksızdır.
Sevgili Hocam, zor zamanlardan geçiyoruz. Bu zor zamanlarda kendinize ve sağlığınıza dikkat etmenizi rica ediyorum. Bizim her zaman sizin emeğinize, ışığınıza, yol göstericiliğinize ihtiyacımız var.
Bu arada ben yazılarımın sizi böyle zahmete sokacağını düşünmemiştim. Size yardımcı olan birileri vardır diye düşünmüştüm. Ben de bundan sonra size yük olmamaya çalışacağım. Sağlığınız her şeyden önemli.
Sevgili Hocam, ben iyiyim ve moralliyim. 16 aydır tek başıma tecrit altındayım ama kutsallarıma olan ikrarın ışığı ile yalnızlığında çoğalmaya çalışıyorum. Tüm başvuru ve girişimlerime rağmen tek tutulmakta ısrar ediliyor. Varsın onlar kazanacağını düşünsün, karanlığı iradesi ile aydınlatan ışığımızın gücüyle bende o ışıklı yolda var olmaya devam edeceğim.
Sevgili Hocam, satırlarıma son verirken sizi en içten duygularımla selamlıyorum. Tekrardan geçmiş olsun. Kendinize iyi bakın.
Ergin Doğru
2 No.lu Yüksek Güvenlikli CİK
Sol D-19 Tek
ELAZIĞ