Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / "Aleviliğin kadim yolundan elini çek!"

"Aleviliğin kadim yolundan elini çek!"

11 Haziran 2016, 00:22

Alevi aydınlar, inançlarını hedef alan Tunceli Üniversitesi'ndeki asimilasyon faaliyetlerine karşı kampanya başlattı. Çok sayıda aydının da destek verdiği kampanyada, devletten, 'Aleviliğin kadim yolundan elini çekmesi' istendi.

Tunceli Üniversitesi bünyesinde önce Alevilik Araştırma Merkezi çatısı altında, şimdi de yerine kurulacak Alevi-Bektaşi Enstitüsü adı altıda yapılan asimilasyon faaliyetlerine karşı aydınlar, sanatçılar, siyasetçiler bir araya geldi. 143 imza toplayan Alevi aydınlar, Kürt Aleviliğinin merkezi olan Dersim’de yapılmak istenilen bu enstitü ile Alevilik inancının Türk-İslam sentezinin odağına alınmasının planladığına dikkati çekti.

Alevi aydınlara destek için Yazar Ayşegül Devecioğlu, Profesör Oran Baskın, Gazeteci Fehim Işık, İlahiyatçı-Yazar İhsan Eliaçık gibi kişiler de imzacı olarak kampanyaya katıldı. Aydınlar, “Devletten şimdiye kadar baskının dışında hiçbir destek görmeyen Alevilerin, bu biçimiyle devletin enstitülerine ihtiyacı yok. Alevilerin inancını inandığı gibi ve inandığı şekilde yaşamasına müdahaleyi, inancın dışarıdan tariflenmesine ve tanımlanmasına, inancın coğrafyasına, bilgisine, yapısına, tebaasına her türlü müdahaleyi reddediyoruz” mesajını verdi.

KAMPANYA METNİ

İmza kampanyasının tam metni ise şöyle:

"Son yıllarda Alevilik ile ilgili akademik çalışmaların başlamasıyla birlikte, bazı üniversitelerde Alevilik Araştırma Merkezleri adı altında birimler oluşturulmaya başlandı. Bu birimlerden bir tanesi de Kürt Aleviliğin merkezi olan Dersim’de Tunceli Üniversitesi’nin bünyesinde oluşturulan ve bir tabela birimi olmaktan öteye gidemeyen Alevilik Aratırma Merkezi oldu. Tabela birimi olmanın ötesine gidemedi çünkü oluşturulan bu birimlerin amacı isimlerinde bulunan Alevilik Araştırmaları değil, bu isim altında Osmanlı’dan başlayıp devam eden Tashih-i İtikad projesinin devamını hedeflenmesidir. Bu nedenle, Dersim’de pilot çalışma ile başlatılan ve yeni ‘atılım’ olarak, yıllarca atıl tutulan merkezin yerine ‘Alevi-Bektaşi Enstitüsü’ kurulacağı açıklanmaktadır. Ancak bunun bir ‘dönüşüm’ projesi olduğu, ne yazık ki enstitü için yazılan gerekçe metinde anlaşılmaktadır. Birkaç örnek vermek gerekirse; 

Bu metinde, Aleviliğin başlangıcı 13.yy’a dayandırılmaktadır. Bununla, Aleviliğin daha kadim olan tarihi ile bağları yok sayılarak, bu türden araştırmaların önü kesilmek istenmektedir. 13. yy demekle, Selçuklu dönemi ve hakimiyetine dayandırılarak iki açıdan algı yaratılmaktadır: Birincisi Anadolu’nun (ve elbette Alevilerin) Müslümanlaştırma çabalarına, ikincisi Aleviliğin Saferi ve Selçuklu, akabinde Osmanlı arasındaki çatışmanın sonucundaki basit bir sapma olduğuna böylece işaret edilmektedir. 

'ALEVİLİĞE TÜRK-İSLAM SENTEZİ MÜDAHALESİ...'

Keza bu yolda; 13 yy’da dışarıdan buraya geldikleri ima edilerek, Anadolu’daki derin tarihlerinin, bir bütün olarak İran, Ortadoğu, Kafkasya ve hatta Hindistan’a kadar olan geniş etki alanının gözden kaçırılması, buralarda kökendaş olan diğer inançlarla bağlarının kesilmesi, Aleviliğin, kendisinin bir yorumu olan Bektaşiliğe bağlanarak, özgün yapılanmasının deforme edilmesi, yani, ‘Yol bir sürek bin bir’ in kırılması hedeflenmektedir. Ocakların Hacı Bektaş’a, Hacı Bektaş’ın da Ahmet Yesevi’ye, keza kontrol edilebilecek (1876’da Hacı Bektaş Dergahı’na yapıldığı gibi) merkezi bir sisteme bağlanarak ve bir süre sonra Osmanlı ile ‘ilişkisi’ ne işaret edilerek Türk-İslam sentezinin odağına alınması planlanmaktadır. Alevi-Bektaşi öğretisini kendi meşreplerine göre tarifleyerek, Aleviliğin geniş ve derin felsefesinin ve tarihinin ortadan kaldırılması, inancın boşaltılarak Türk-İslam sentezinin bilgileriyle donatılması, enstitüden mezun ettikleri Truva atlarıyla kadim Alevi bilgisinin, ‘yeniden güncellenmesi’, ‘Müslüman kimliğini pekiştirmek’ ile ‘Sünnileştirme’nin hızlandırılması, Aleviliğin bir inanç olarak tanımlanmasının ve tanınmasının önünün alınması, bunun da inancın kalbi olan Dersim’de yapılarak, Ocak sisteminin, ‘Reya Heq/ Raa Haq’ın çözülmesi ve böylece ocakların taliplerinin bulunduğu tüm illerde etkisinin sağlanmasının hedeflendiği açıktır. Keza; kendi tariflerine uygun olmayan tüm Alevi söylemlerini ‘yanlış’, akademik çalışmaları ‘ideolojik’ olarak etiketleyip, bu fikirleri tartışanların, savunanların önünün kesilerek, çalışmalarının değersizleştirilmesi ve özellikle, Avrupa’daki konumunun denetim altına alınmasının ön adımı olarak kullanılmasının da bu proje kapsamında hedeflendiği anlaşılmaktadır. 

'HER TÜRLÜ MÜDAHALEYİ REDDEDİYORUZ'

Bütün bunların farkında olarak; temel bir insan hakkı olan inanç özgürlüğünü de hatırlatarak, şimdiye kadar devletten baskının dışında hiçbir destek göremeyen Alevilerin, bu biçimiyle devletin enstitülerine ihtiyacı yok! Alevilerin inancını inandığı gibi ve inandığı şekilde yaşanmasına müdahaleyi, inancın dışarıdan tariflenmesine ve tanımlanmasına, inancın coğrafyasına, bilgisine, yapısına, tebaasına, her türlü müdahaleyi reddediyoruz! Devletten, en kadim inançlarından biri olan Aleviliğin içinden, kadim yolundan elinizi çekmesini istiyoruz."

Bu haber 641 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), 4. Olağan Genel Merkez Kongresi’ni Dersi..