Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Kürtlerin Zerdüştlüğünden sana ne lan!..

Kürtlerin Zerdüştlüğünden sana ne lan!..

31 Mayıs 2016, 18:40

Nezaketin nezahetini kenara atarak, "sana ne lan, Kürtlerin Zerdüştlüğünden" demenin tam zamanı.

Zaman daralıyor. Cemal Turan’ın, telefonda yakınma tınlamalı, "abi yazı" diyen sesini duyar gibiyim. Biran önce yazmaya başlamam gerek. Gazetenin basımı, beni beklemeyecek. Benim yetişmem gerek. Ancak, zaman ilerlediği halde, ben hala ekrana boş boş bakıyor, "tık" edemiyorum.

Çünkü, hangi kapıyı açıp, nereden söze başlamam gerektiğine karar veremiyorum. Türk ordusu, Roboskî’de sınırın tacir çocuklarına karşı, bir kere daha, kendine yakışanıyla pusu kurmuş, top atışlarıyla katliama girişmiş. 17 yaşındaki Vedat Encü’yü katletmişler. İki çocuk da ağır yaralı.

Ben masaya otururken, Erdoğan silahsız, savunmasız çocuklara karşı kazanılan meydan savaşını, henüz kutsamamıştı. Çocuk katliamının bu yaprağını mı, yoksa Türklerin şanı büyük "reisi" Erdoğan’ın Amed macerasını mı?

Amed için "bizim" diyordu, kendisi. Ama "bizime" seyahat edemiyor, onbin polis ve asker, bir düzine helikopter, onlarca tanktan oluşan koruma duvarları arasında uçaktan inip helikoptere biniyor, polisler, askerlerin sivil giydirilip toplandıkları alanda helikopterden inip naralar atıyor, sonra defalarca ellenip, üst baş aramasından geçmemiş Sivil toplum Kuruluşu (STK) yöneticisi denilen AKP şerbetçilerinin dışında kimsenin yüzünü görmeden uçup dönüyordu.

O halde palavrayı bırak, gerçeğe bak. Senin Cumhurbaşkanı olarak iki adım yürüyemediğin yer senin değildir. Orası, tanklar, toplarla işgal edilmiş, Kürdistan’ın parçasıdır. Gerçek bu.

İstanbul’un işgali (zaptı) kutlandığına göre ne derecede senin o da ayrı mesele olarak yerde duradursun, IŞİD’ın din sulbünden gelme Şorolo, Kürtlerin tepesinde Zebani.

NewYork Times gazetesinde, "editörler kurulu" imzalı ve "dünya Suudilerin ektiğini biçiyor" başlığıyla yayımlanan bir baş yazıda, El Kaide gibi IŞİD’in de Suudi Arabistan’ın mamülatı, bir İslami terör örgütü olduğunu işliyordu.

IŞİD’i doğuran Suudiler ise Amerika’nın müttefiğiydi. Amerika’nın ordusuna verdiği silahlar, İslami teröristlerin elinde, kendisine çevriliyordu.

Suudiler, İslam içinde Vahabi denilen bir ideolojinin takipçisiydi. Bu ideoloji İslamı araç olarak kullanıyor, yararına olmayan her şeyi düşman görüyordu. Nitekim Suud aşiretinin tarih sahnesine çıkışı da Kabe ve benimsemediği kutsalların tahribatıyla olmuştu.

IŞİD Vahabilerin, Şorolo ise ikisinin de izinde yürüyordu.

Suudi Arabistan, Amerika’nın NATO müttefiği TC ile de ortak halindeydi. İkili İslam ordusu çatısı altında birleşiyordu. Türk ekonomisini de Suudiler beslediği için sevinci Türklerin sevinci matemi yaslarıydı. Nitekim Suudi Kralı öldüğünde, en önce Erdoğan’ın temsil ettiği Türkler bayrağı aşağı indiriyordu.

TC, Suddilerin gayri meşru evladı IŞİD konusunda da elinden geleni yapıyor, hırsızlık mallarını satın alıyor, IŞİD’e yardım TIR’ları içerde mahkemelik oluyor, dışarıda ise Rusya ve Suriye’nin avazıyla Birleşmiş Milletler’de yankılanıyordu.

IŞİD, bu arada seçimde AKP yardımına koşar gibi, Kürtlerin toplantılarını katliamlarla sabote ediyor, Suriye’de "ortak düşman" zemininde birleşiyorlardı.

IŞİD (Vahabilik) gölgesinin Sur’dan, Cizîra Botan, Silopi ve Nusaybin’den geçişini, hep birlikte seyrettik. Kan, hırsızlık ve talanı şan ile şeref sananlar övünebilirler.

Birleşmiş Milletler’in kayıtlarına geçtiği üzere Kürdistan’da hayat, yangın ve yıkım arasında sıkışık kaldı. Yeni doğmuş bebekler ve 80’lik ihtiyarların kanı birbirine karıştı.

Kürdistan’da havada türlü otlar, çiçek kokuları ve toprakta çeşit çeşit pancarın gümrahlığı. Ancak, pancarlarda kan lekesi. Kan kızılı açmaya hazırlanan, kekremsi kokulu "Gulêmaran" güllerinin koyu yeşil ağılları (küme), tank ve top atışlarıyla köklerinden kopmuş, Tolstoy’un, ezik devedikenleri gibi yarı ölü toprağa yatmış…

Tankları, toplarını kurmuş, uçak ve helikopterlerini havalandırmış ölüm ile yangın yağdırıyor, Kürdistan şehirlerine. Kürtlerin ülkesi, kan içinde. Yangınların dumanı, yıkımın toz bulutları gullap gullap göğe akıyor.

Ve Kürdistan’ın küllerinden yaratılan Kürdistan şervanları barbara meydan okuyor. İşgale bekçilik için gelenlerin ölüleri gidiyor, doğdukları yerlere… 

Hayatın içinden yalın ayak gelen hırsızbaşı karı-koca, oğul, kız, gelin, damat "maaile" iş başında. Yalandan ördükleri ruhani fanus içinde, gün görmemiş, dünya tanımamış, yaşadıkları dem ve dönemin ne olduğunu anlayamamış yoksullarında Sultani hayat yaşıyorlar.  

Geldikleri yarı aç gecekondu hayatlarını unutup, yüzme havuzlu saraylar zincirinin mukimi olmuşlar. Emirlerinde düzinelerce uşak, bir gece burada, bir gecede orada…

Gören IŞİD Halifesi sanıyor. O da, bir zamanlar başını sokacak çardak altına muhtaçtı. Şimdi saraylara sığmıyor.

IŞİD’çiler göçmenler çetesiydi. Bizimki de dünün göçmeni. O geldiği yerde Hıristiyandı. Yeni, topraklarda dinini terkettiğini söylemiş, bir ayağı orda, bir ayağı burada kararsız yaşamış birinin torunuydu. Daha dün din değiştiren olarak şimdi birinci sınıf IŞİD dindarıydı. Yüz yıllar önce İslama geçmiş, Eyyubi Devleti ve onun Sultanı Selahaddin ile İslamın sönmesine engel olmuş Kürtlere, sövgü olsun diye "Zerdüşt" diyor, bu söylem hızını kesmeyince, zalimin rezilliği ile "ateist", ardından "dinsiz, imansız" diye haykırıyordu.

Nezaketin nezahetini kenara atarak, "sana ne lan, Kürtlerin Zerdüştlüğünden" demenin tam zamanı.

Yer yüzünde, milyarlarca insan yaşıyor. İnsanım diyen IŞİD’ı insanlık dışı buluyor. Kürtler de, insanlık ailesinin ferdi olarak onlara karşı duruyor.

Üstelik ayı, günü, ışığı, yer yüzünü ve yer yüzü nimetlerini, tabii ki insanı kutsal bilen Zerdüşt, IŞİD barbarlığına karşı, milyarlarca kere tercihtir. Çünkü insani bir felsefe.

Ahmet KAHRAMAN / Politika

 

Bu haber 637 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Boksör İsmail Özen, Almanya’da spor, medya ve iş dünyasında tanınan bir isi..