Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Tuncelilik sendromu

Tuncelilik sendromu

09 Mayıs 2016, 19:37

Dersim Katliamı’nın karar sahibi Mustafa Kemal’in kurduğu partinin genel Başkanı Tuncelili Kemal Dersim’den Cizre’ye değin Kürtlere karşı yapılan son katliamları onaylıyor. Nihai olarak dokunulmazlıklardaki tavrıyla da bunu bir adım daha ileri götürdü.

Siz “Bir Yahudi’nin Hitler’in resmini evinin en başköşesine, üstelik de kurtarıcısı olarak, astığını gördünüz mü? duydunuz mu? Ya da tahmin edebilir misiniz?” Almanya’da yaşayan ve Tuncelili olduğunu söyleyen kız bunun mümkün olmadığını belirtmişti soran arkadaşına. Çünkü Hitler 6 milyonun üzerinde Yahudi’yi katliamdan geçirmiş, gaz odalarında zehirleme, açlığa terk etme, kurşuna dizme dâhil akla gelebilecek her türlü iğrenç yöntemi uygulamıştı.

“Peki Mustafa Kemal’in resmi sizin evde var mı?” diye sormaya devam etmişti arkadaşı. “Evet. Sadece bizde değil, Tunceli’de de Tuncelililerde de var”, deyip, “Bundaki anormallik nedir? bunun konumuzla ne ilgisi var diye de sormuştu?”

Ortada oluşturulmuş ve kabul görmüş bir algı, bir söylem var: “Dersim’de katliamı yapan İsmet İnönü’dür. Mustafa Kemal ise bunu önlemiştir.” Doğru olmadığı bilinse de buna inanmak avunmak zorunludur. Yoksa bireyin önce kendiyle yüzleşmesi, akabinde katili sorgulaması onunla hesaplaşması gerekir. Son dönemde katilin bizzat Mustafa Kemal olduğu belli olunca, Tuncelili biri aynen şunu söylemişti: “Oğlumun adı Kemal, öyle olmadığı söylenmesine rağmen Atatürk’ün Aleviliğin koruyucusu olduğuna inandım. Belki de işime geliyordu. Şimdi resmen katliama bizzat karar verdiği biliniyor. Fakat Şafiilere (bununla Kürt sünniler kast) karşı kendimizi korumak için bu lazım. Hem şu an kalkıp, oğlumun da adını değiştiremem, alevi derneğine gidip Atatürk’ün resmini de indiremem, üyesi olduğum dernek ve partilerden de ayrılamam. Çünkü öyle bir yaşam oluşturmuşum ki, değiştirmeye kalksam, yerine koyacak hiçbir şeyim yok.”

Birisine “Dersimliler neden genelde Alevilik kimliğini hep öne çıkarır?” diye sormuştum. “Hayır, Dersimlilerin böyle bir sorunu yoktur. Dersimli olan, Alevi kimliğine de sahip çıkar ki bu Kızılbaş Aleviliğidir ve rejimle uzlaşma içinde olan Alevilikle bir ilgisi de yoktur. Hatta bu kesim arasında cem evlerinin resmi kabulünü isteyenler çok az. Yine bir yaşam tarzı olan Aleviliğin sadece ibadete, ritüellere  indirgenmesi muhafazakar dinlerdeki gibi tutuculaşmasını, bazı dedelere rant kapısı açmasını da istemez. Ayrıca Dersim Aleviliği yaşam tarzıyla Kürt kimliğine de, diline de aynı düzeyde sahip çıkar. Biri birinin önüne geçmez. Tümü birden onu anlamlı kılar. Tanımlar” demişti.  Tuncelili bir sosyalist, bir programda “Kürtlerle dayanışma içinde olacağız” diye bir terim kullanmıştı. İtiraz etmiştim. Çünkü Kürttü ve bunu kabul ediyordu. Haliyle Kürtlerle dayanışma içinde olamayacağını, aynı kadere sahip olduğunu, ancak çözüm yöntemi itibarıyla farklı bir siyasal partide yer alması dolayısıyla ayrı bir program bağlamında, ancak PKK vb hareketlerle dayanışma içinde olabileceğini belirtmiştim. Cevap “Ben internasyonalim. Milliyetçilikleri kabul etmiyorum.” Galiba nation/ulus olmadan international/uluslararası olmak sadece buraya özgündü.

Dersim Katliamı’nın karar sahibi Mustafa Kemal’in kurduğu partinin genel Başkanı Tuncelili Kemal Dersim’den Cizre’ye değin Kürtlere karşı yapılan son katliamları onaylıyor. Nihai olarak dokunulmazlıklardaki tavrıyla da bunu bir adım daha ileri götürdü.

Örnekleri çoğaltmaya gerek yok. Ama anlaşıldığı kadarıyla Tuncelililer Dersimlilerden rahatsızlar. Tuncelililer katilin yerini tutmuş ve Dersimlinin fiziki katliamında yer alıyorlar. Tuncelililer Dersimlinin Aleviliğini kabul etmiyor, devlet Aleviliğini destekleyerek on yıllara yayılacak bir biçimde müslümanlaşmak istiyor. Tunceliler Koçgiri’de Dersim’de Yozgat’ta, Çorum’da, Sivas’ta, Gazi’deki katilin Devlet, devletin paramiliter güçleri, Sünni, ırkçı Türkler olduğunu kabul etmek istemiyor. O yüzden “Alevileri katleden Şafilerdir” diyerek Kürtlere, yani kendisinin öteki inanç gurubuna saldırmayı esas alıp, kendinen uzaklaşmanın bir basamağını oluşturmaktadır. Tuncelilerin devrimci gelenekten olanları Aleviliğe dönüş, Kürt hareketlerinden gelenleri Zazacılığa ve ayrı bir etnik gurup siyasetine yönelmektedir. Her ikisinde Kürt/Dersim/kendi karşıtlığı ve devletle uzlaşma, kabul görme arayışı var. Tuncelililer laikliği savunur. Çünkü ancak bu yolla Kemalizmle buluşabilirler. Demokrasiyi savunsalar Kemalizme, ırk devletine cephe almaları gerekecek.

Tuncelilik kendinden kaçıştır. Hastalıktır, sendromdur, katiline sığınmak değil, kendi katili olmaktır. Dersimi ve temsiliyetini katletmektir. Haftayada ümmetin sendromuna değinelim..

Ahmed PELDA / Özgür Gündem

 

Bu haber 616 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Etnik, dini, sosyo-politik kimliği ve doğasıyla tarihsel özgünlüğü olan Der..