Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / ‘'Tunceli Müzesi’ utancın, asimilasyonun ve inkarın müzesi haline gelmiştir'

‘'Tunceli Müzesi’ utancın, asimilasyonun ve inkarın müzesi haline gelmiştir'

29 Aralık 2020, 20:45

“’Tunceli Müzesi’ olarak açılan müze, katliamlarla anılan Dersim’in acı ve kanlı tarihiyle yüzleşme ve bir özür müzesi midir? Yoksa devam eden inkârın ve asimilasyonun müzesi midir?”

HDP Örgütlemeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Dersim Milletvekili Alican Önlü, Dersim Katliamı sırasında karar merkezlerinden biri olarak kullanılan askeri kışlanın Tunceli Müzesi’ne çevrilmesine dair soru önergesi verdi. Sorularını Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a yönelten Önlü, “’Tunceli Müzesi’ olarak açılan müze, katliamlarla anılan Dersim’in acı ve kanlı tarihiyle yüzleşme ve bir özür müzesi midir? Yoksa devam eden inkârın ve asimilasyonun müzesi midir?” dedi. 

HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, 24 Aralık günü açılışı yapılan ve Dersim kent merkezinde 1935 ile 1937 yıllarında askeri kışla olarak inşa edilen ve 1949 yılına kadar kışla olarak kullanılan Tunceli Müzesi’ni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a sordu.

Önlü tarafından verilen önergede, Dersim halkının acılarının dirliğini koruduğu bir dönemde açılan ve Dersim’in kültürünü yansıtmayan bu müzenin bir utanç müzesi haline dönüştüğüne dikkat çekilerek, şunlar kaydedildi:

“Dersim halkından özür dilenmeden, acılarını anlamadan, katliamla yüzleşmeden, soykırıma ait tüm arşivler açılmadan, evlatlık verilen çocukların belgeleri açıklanmadan, Seyid Rıza ve arkadaşlarına ait mezar yerleri açıklanmadan, açılan bu müze sadece soykırımın günümüze uyarlanmasına hizmet edecektir. Dersim’in dili ve inancını tanımayan, Dersim’in kurumlarının,  aydınlarının, kanaat önderlerinin ve acısı hala taze olan Dersim halkının rızalığı alınmadan, açılışı yapılan bu müze, Dersim kültürünü ve tarihini yansıtmamaktadır. Adı utanç müzesi olmasa da açılışıyla ve adıyla şimdiden utancın, asimilasyonun ve inkârın müzesi haline gelmiştir.”

“ASKERİ KIŞLA DERSİM SOYKIRIMIN SEMBOLÜDÜR”

“Kadim Dersim coğrafyası, Kürt-Raye Haq Alevi inancı ve doğal toplum kimliğiyle Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar hemen hemen tüm iktidarlar tarafından operasyon yapılması gereken bir  “Çıban başı” olarak görülmüştür” diye belirtilen önergede Dersim’e, tek din, tek ırk ve tek dil anlayışı çerçevesinde yaklaşan ittihatçı kadroların hazırladıkları raporlar eşliğinde karakollar ve yollar inşa edilip katliam hazırlığı yapıldığına vurguda bulunuldu.

Önlü ayrıca resmi rakamlara göre 13.806 kişinin katledildiği Dersim Tertelesi’nde bombardıman uçaklarından atılan bombalarla, zehirli gazlarla, idam, tecavüz ve yakmalarla 60 binin üzerinde insanın katledildiğinin ve on binlerce insanda yurtlarından sürüldüğü dikkat çekerek , şöyle devam edildi:

“Polonya’daki Auschwitz-Birkenau toplama kampı, Almanya’daki gaz odaları, Fransız Guyanası, Ellis Adası, Alcatraz Hapishanesi yaşanan acılarla yüzleşmek adına müzeye çevrilmiş ve ziyarete açılmıştır. Ancak ‘Tunceli Müzesi’ geçmişi belgelemek, gelecek kuşaklara aktarma konusunda bir hafıza görevi görmekten daha çok yaşanan katliamın izlerini hafızalardan silmek ve unutturmak üzerine açılmıştır. Askeri kışla Dersim soykırımın sembolüdür ve Tunceli adı verilerek Dersim soykırımında ısrar edilmek istendiği açıkça görülmektedir. Müzenin açılışında Kültür ve Turizm Bakanının ‘yapının kendisinin de korunması gereken varlıklarımızdan biri’ demesi soykırım tarihinin sahiplenildiğinin itirafıdır. İçerisinde paleolitik çağdan cumhuriyet yıllarına kadar eserler bulunmakta, ancak Dersim katliamına dair tek bir anlatı, belge ve kanıt yer almamaktadır. Açılışa Dersim halkı yerine “Dersim Kasabı” adıyla ünlenen General Abdullah Alpdoğan’ın mirasçıları olan Vali, Tuğgeneral ve Emniyet Müdürü katılmıştır. Bu yüzdendir ki açılışa Seyit Rıza’nın idamına karar veren savcı adına Cumhuriyet Savcısı katılmıştır. Açılışa hiçbir Dersim Kurumu, kanaat önderi, inanç ocağı, tarihçi, aydın ve yazar davet edilmemiş onun yerine 1938’deki gibi halkına ihanet eden işbirlikçiler davet edilmiştir.”

“TUNCELİ MÜZESİ UTANCIN, İNKARIN MÜZESİ HALİNE GELMİŞTİR”

Önergesinde Dersim halkından özür dilenmeden, acılarını anlamadan, katliamla yüzleşmeden, soykırıma ait tüm arşivler açılmadan, evlatlık verilen çocukların belgeleri açıklanmadan, Seyid Rıza ve arkadaşlarına ait mezar yerleri açıklanmadan açılan Tunceli Müzesi’nin sadece soykırımın günümüze uyarlanmasına hizmet edeceğine dikkat çeken Önlü, “Dersim’in dili ve inancını tanımayan, Dersim’in kurumlarının,  aydınlarının, kanaat önderlerinin ve acısı hala taze olan Dersim halkının rızalığı alınmadan, açılışı yapılan bu müze, Dersim kültürünü ve tarihini yansıtmamaktadır. Adı utanç müzesi olmasa da açılışıyla ve adıyla şimdiden utancın, asimilasyonun ve inkârın müzesi haline gelmiştir” ifadelerini kullandı.

Önlü, yanıtlaması için Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a şu soruları yöneltti:

-“Tunceli Müzesi” olarak açılan müze, katliamlarla anılan Dersim’in acı ve kanlı tarihiyle yüzleşme ve bir özür müzesi midir? Yoksa devam eden inkârın ve asimilasyonun müzesi midir?

-Müzenin adına katliamla özdeşleşmiş, soykırımın adı olan “Tunceli” adı verilmesinin gerekçesi nedir? Dersim’in binlerce yıllık tarihinden verilebilecek yüzlerce isim varken ‘Tunceli’ isminin verilmesi aynı katliamcı zihniyetin devam ettiğini göstermez mi?

-Müzenin adı ve içeriği belirlenirken Dersim’in kurumlarından, kanaat önderlerinden, aydınlarından, sanatçılarından ve acıları ilk günkü gibi taze olan Dersim halkından rızalık alınmış mıdır? Alınmadı ise bunun gerekçesi nedir?

-Müzede 1937-1938 soykırımına dair bilgi, belge, eser ve açıklamalar var mıdır? Bunlar yoksa bu müze; yeni bir inkâr politikasının eseri olarak mı açılmıştır?

-Müzede yayınlanan eserlerden ve müzenin içeriğinde Dersim Raye Haq Alevi inancına dair eserler var mıdır? Dersim halkının Kürtçe/Kırmancki ve Kürtçe/Kurmanci diline ve kültürüne dair eserler bulunmakta mıdır? Varsa bunların sayısı kaçtır? Yoksa bunun gerekçesi nedir?

-Müzenin açılışında neden hiçbir Dersim Kurumu, kanaat önderi, aydın ve yazarı çağrılmamıştır? Bu kurumları yok saymak Dersim kültürünü, inancını ve dilini yok saymak anlamına gelmez mi?

-Kültür ve Turizm Bakanı olarak açılışta kullandığınız “yapının kendisinin de korunması gereken varlıklarımızdan biri” ifadeleri, bir askeri kışla olan yapının Dersim Katliamındaki rolünün itirafı değil midir?

-Başbakanlığı döneminde ‘’Dersim olayları sebebi ile devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ben özür dilerim ve diliyorum’’ diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerine rağmen, katliam merkezi olan askeri kışlaya adeta makyaj yaparak meşrulaştırdığınızı düşünüyor musunuz?

PİRHA/ ANKARA

Bu haber 293 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Etnik, dini, sosyo-politik kimliği ve doğasıyla tarihsel özgünlüğü olan Der..