Halkların Demokratik Partisi (HDP) 15 Ekim 2012 yılında kuruluşunu ilan etti. Barış ve Demokrasi Partisi, Devrimci Sosyalist Parti, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, Yeşiller ve Sol Gelecek gibi partiler HDP çatısı altında birleşti. 28 Nisan 2014'de, 35 BDP milletvekilinin Ertuğrul Kürkçü ve Sebahat Tuncel’in Eş Başkanlığındaki HDP’ye geçmesiyle mecliste yeni bir parti ortaya çıkmış oldu. HDP 2013’te başlayan ve BDP’nin aktif rol oynadığı çözüm sürecinin sürdürücüsü olma görevini de devam ettirdi.
2014’te Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı adayı olmasıyla parti bir ivme kazandı. Sonrasından 7 Haziran 2015’te yapılan genel seçimlerde HDP, 6 milyon oyla %13, 12 alarak 80 milletvekili ile meclise girdi. 7 Haziran seçimlerinden sonra AKP’nin tek başına iktidar olamaması ile birlikte hükümet krizi yaşandı. Kurulacak hükümette HDP de üçüncü büyük parti olarak yer alsa da bu çabalar sonuçsuz kaldı ve seçim yenilendi. 1 Kasım 2015'de yenilenen seçimde ise tüm baskılara rağmen %10, 76 alan oy oranı ile HDP bu kez 59 milletvekili çıkartabildi.
4 KASIM DARBESİNDEN KAYYUMLARA
15 Temmuz Darbesi sonrası ilan edilen OHAL ile birlikte 4 Kasım’da HDP’ye yönelik büyük bir operasyon başlatıldı. Bu operasyonda HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere birçok milletvekili ve belediye başkanı tutuklandı. Bunu takip eden süreçte HDP’li belediyelerin neredeyse tamamına kayyum atandı. Yüksekdağ ve Demirtaş’ın içeride olmasıyla HDP’nin yeni Eşbaşkanlığı’na Pervin Buldan ve Sezai Temelli seçildi. Figen Yüksekdağ, Ferhat Encü, Nursel Aydoğan, Besime Konca, Abdullah Zeydan, Leyla Zana, Tuba Hezer Öztürk, Faysal Sarıyıldız’ın bu süreçte milletvekillikleri düşürüldü. Daha sonra 24 Haziran 2018’de yapılan yerel seçimlerle birlikte HDP yüzde 11,50 oy oranı alarak 67 milletvekili ile Meclis çatısı altına girdi. Yine 31 Mart yerel seçimlerinde kayyum atanan belediyeleri kazanan HDP’ye aradan geçen 4 ayın ardından yine kayyum atamaları başladı. Şu ana kadar 15’i geçkin belediyesine kayyum atanan HDP’nin binerce üyesi de cezaevinde.
ORTAK MÜCADELE TARİHİNİN ÜRÜNÜ
Kuruluşundan bu yana birçok tutuklama ve baskıya rağmen 7 yılı geride bırakan HDP’nin mücadelesinin sadece bu zaman zarfına sığdırılamayacak bir serüven olduğunu söyleyen HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü “HDP sadece 7 yıllık bir serüven değil. Hem yüzyıla yakın Türkiye devrim hareketinin emeği, çabası, birikimi ve ağır sonuçlarıyla kazanımları; hem de Kürdistan’da Kürt halkının mücadelesinin ağır bedelleri sonucu elde edilen bir süreçtir. Sadece bir halkın değil halkların birikimidir. Türkiye devrim hareketi ile Kürt halk mücadelesinin resmileştiği bir siyasi partidir HDP. Geçtiğimiz 7 yılda, klasik bir partinin ötesinde, sadece vekilleri üzerinden değil aynı zamanda temsil ettiği farklılıklar, kimlikler, gençler ve kadınlardır aynı zamanda. Bunların ifadesi de vekillerdir. Partimiz ve vekillerimiz sadece parlamentoda, kürsüde söz kuran, görünür olan değil, temsiliyet, dinamik bir muhalefet yapmak için alanlardadır. Dikkat ederseniz vekillerimizin en büyük baskıya uğradığı yerler de sokaklardır, direnişlerdir. Baskının sebebi mecliste değil sokakta muhalefet yapmasıdır. Vekillere karşı bu kadar sert ve hukuk tanımazlık gütmelerinin sebebi başta Kürt halkı olmak üzere bütün halkaların faşizme karşı direnişini kırmak içindir. Umudu kırmak içindir. Ortak mücadele kimliği olan partimize saldırıdır” şeklinde konuştu.
EŞBAŞKANLIK SİSİTEMİNİ HAYATA GEÇİRDİK
Geçen 7 yılda başta eski Eşbaşkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere yöneticilerin, partililerin, kadınların ve gençliğin üzerinde baskı olduğunu kaydeden Önlü: “Partimiz sadece siyasi bir parti değil Türkiye’nin demokratikleşmesi için Kürdistan’da özgürleşmesi için öncü bir güçtür. Yasalarla belirlenenmiş bir yasallığı vardır ancak temelde de buna dayanan bir meşruiyeti vardır. HDP, bu 7 yılda, Türkiye siyasi hayatına birçok yenilik kattı. Bunun en başında ‘eş başkanlık’ sistemi geliyor. Öte yandan Türkiye’deki klasik siyasi partilerin dışında partimiz bir kongre partisidir. Kongre dediğimiz HDK, Kürdistan’da da DTK’nin bir siyasi alanı ve partisidir. Tüm toplumun örgütlendiği ve siyaset yapacağı yer parlamentonun ötesinde mahallelerde, mahalle komisyonları ile kent meclisleri ile köy komünleri örgütleme siyasetidir. Bu, partimizin Türkiye ve dünya siyasetinde örgütleme şekli olarak da farklı yanıdır. Bu 7 yıllık değil, uzun bir serüvendir” dedi.
HDP ARTIK İKTİDAR ALTERNATİFİ
HDP’nin 24 Haziran’daki seçim stratejisine değinen Önlü, partinin artık kazandıran ya da kaybettiren değil, iktidar alternatifi olduğunun da altını çizdi: “Seçimde bir stratejimiz vardı; Kürdistan’da gasp edilmiş belediyeleri almak. Gasp ve işgal etmek AKP-MHP ittifakının temel işi, bugün Rojava’da olduğu gibi… Biz de ona karşı bir strateji belirlemiştik; Kürdistan’da gasp edilen sadece belediyeler değildi, bu halkların dili, kültürü, inancı her şeyi gasp edilmişti ve onu geri almak için bu strateji yapıldı. Demokratik ulusal birliği sağlamaktı amaç. Türkiye’de ise AKP-MHP’ye kaybettirmekti. Bu sefer partimiz Türkiye’nin demokratikleşmesinde iktidar alternatifidir. Sadece kaybeden/kazandıran değil, bu kongrelerimiz ile beraber Türkiye’de inşa etme gücüdür. Nasıl ki Rojava’da Kürt halkının öncülüğünde bir alternatif ‘üçüncü yol’ denmişse, Türkiye’nin demokratikleşmesinde de biz bu üçüncü yoluz.”