Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Neden Dersim’in yeniden inşası! – Demir ÇELİK

Neden Dersim’in yeniden inşası! – Demir ÇELİK

24 Mayıs 2019, 10:47

"2 Haziran’da yapılacak olan Dersim’i Yeniden İnşa Kongresi bu açıdan önemsenmeli, derinliğine tartışmalarla amacımıza uygun bir örgütsellik sağlanmalı, gerçekleştirilen bu örgütlülükle Sonbahar’da yapılması düşünülen konferansla kendi perspektifimizi ve manifestomuzu kamuoyuyla paylaşmamızda sonsuz yarar vardır."

Dersim Soykırımını, tarihte yaşanan diğer soykırımlardan farklı kılan yanlarını bilmek, bugün yapmamız gerekenler açısından önemli olmaktadır. Dersim Soykırımı; sadece Kürt etnik kimliğini fiziki olarak ortadan kaldırmayla sınırlı bir soykırım değildir. Kürt etnik kimlik kırımı ile birlikte, o coğrafyada yaşayan Kürt-Alevi inancının kutsal mekanları, tarihi sosyal, kültürel bellekleri, kadın kırımı ve ekolojik yaşam alanlarının kırımını da hedeflemişti.

Dersim; uzun tarih boyunca özerk ve özgün yaşayan halklar coğrafyasının adıdır. Dersim; Kürdistan’ın Kürt kimlikli Özerk Eyaleti olması yanında Raya(Raa)-Rîya Heqî-Kızılbaş inancına sahip Kürtlerin yaşıyor olması soykırımın temel nedenleri olmuştur. Bu nedenle sadece fiziki bir ortadan kaldırma değil, aynı zamanda da sosyal, kültürel, siyasal, ekolojik ve kadın kırımını kapsayan ulus devlet barbarlığının yirminci yüzyıldaki en vahşi soykırımıdır. Dersim Soykırımı; vahşi uygulamaları yanında, Kemalist sistemin bellek kazıcı, ideolojik aygıtlarıyla yeni bir kimlik, yeni bir kişilik oluşturmanın laboratuarıdır da aynı zamanda. 1920’ de Koçgiri ile başlayan, 1925 Şark Islahat Planı ile on iki yıl boyunca hedefi, kapsamı, kültürel ve sosyal politikaları, idari ve siyasi amaçları ilmik ilmik örülen, uluslararası devletçi iktidarcı sistemin desteğinin de olduğu uygulamalar bütünüdür Dersim Soykırımı. Almanya ve İngiltere başta olmak üzere dönemin emperyalistlerinin her türlü ateşli silah yanında kimyasal silahlarını satarak ve yaşatılan soykırıma sessiz kalarak soykırıma arka çıkmışlardır. Halepçe soykırımında, özyönetim direnişlerinde ve Efrîn işgalinde nasıl ki kendi çıkarlarını esas almışlarsa, Dersim Soykırımında da çıkara dayalı ilişkiyi esas almış, azami kâr ve mutlak iktidarları için Kemalist devletten yana tavır içinde olmuşlardır.

Siyasal ve sosyal travmaları hala da süren, Kürtlerin ölüm sessizliğine mahkûm edilmelerine, kimliklerine ve hakikatlerine yabancılaşmalarına, Kürt- Raya(Raa)-Rîya Heqî insanında özgüven yitimine, düşürülmüş kişilik ve kimliğe neden olan, egemene, onun kimliğine ve kültürüne öykünme ile devam eden siyasal ve toplumsal vakanın yaşanmışlığıdır Dersim Soykırımı. Türk Ulus Devleti’nin militarist Kemalist zihniyeti bu sonuçları önceden öngörmek üzere planlı, programlı on yılların uygulamaları içinde olmuştur. Kemalist Devlet, Kürdistan ve Raya Heqî karşıtlığının yüz yıllık jeo-stratejisini değişen iktidarlara değişmeyen zihniyeti olarak dayattığından, geçen yüzyıl boyunca halkımıza birçok katliam yaşatılmış, yirmin birinci yüzyılda bile soykırımı yeniden yaşatmak istenmektedir.

Kürt-Raya Heqî inancı ve coğrafya

Dersim; 1935 Tunceli Kanunu öncesinde bugünkü il sınırlarınıda kapsayan, özgün ve özerk Kürt-Raya Heqî inanç sahiplerinin yaşadığı geniş coğrafyanın adıdır. Dersim Eyalet’i; Sivas’ ın doğu ilçeleri (Koçgiri)‘ni, kuzey doğuda Ardahan-Göle, doğuda Xınıs-Tekman, kuzeyde Kelkit ve Erzincan’ı kapsayan, güneyde Sarız, Pazarcık, Antep Araban’a kadar uzanan, Malatya, Elazığ, Bingöl ve Muş’un kuzey sınırını kapsar. Bu coğrafyada ağırlıklı olarak Kurmancî ve Kirmanckî Kürt lehçelerini konuşan Raya Heqî inanç sahibi Kürtler yaşıyordu. İnancın ritüel ve sembollerini kendi Kurdî lehçelerinde anlamlandırarak, ortak sosyal ve kültürel değerlerin yapım ve yaratım faaliyetleri içindeydiler. İnancın doğal, demokratik olması yanı sıra adalet, eşitlik ve özgürlük temelli politik değerleri ile devlet ve iktidar dışı olan bu coğrafyadaki halk; dikey olmayan yatay örgütlülüğü ile tarih boyunca devletçi-iktidarcı sisteme karşı demokratik modernitenin direnişçi çizgisini temsil ediyordu. Anacıl toplumun ahlaki ve politik değerlerini özgün ve özerkçe yaşayan, insan toplumsallığında bu değerleri ete kemiğe büründüren bu coğrafya, bu nedenle tarih boyunca hep saldırı altında olmuştu. İslamiyet öncesi devletçi yapıların saldırılarını saymazsak, Emevi, Abbasi, Selçuklu, Akkoyunlu, Sefavi ve Osmanlı devleti sayısız katliam ve kıyım yaşatmıştır bu coğrafyadaki halklara. En nihayetinde, Türk devleti soykırımla bura halkını, inancını ve inanç değerlerini, sosyal kültürel yaşam alanlarını topyekün ortadan kaldırmak istemiştir.

Raya(Raa) Heqî inancı iktidara bulaşmadığından kirlenmemiş, kirletilmemiştir. Kadın özgürlükçü, demokratik ve ekolojist anlayışıyla devlet ve iktidar karşıtı bir inanç olmanın kararlığıyla kendi yaşam alanlarına sahip çıkınca, tahakkümcü ve hiyerarşikçi ulus devlet kendi bekası için bu değerler sahibi halka vahşice saldırılarına kadını düşürme ile başlar. İslam’ın kadını düşüren zihniyetince hareket eden Türkçü- Sünni zihniyet, dili, kültürü ve inancı taşıyanın kadının direnişçi çizgisi olduğunu bildiğinden, kadın kırımla işe başlar. Paylaşan, dayanışan, ortaklaşan, ailesini ve aşiretini adalet ve özgürlükte buluşturan, kapsayan, kucaklayan ve her şeye sevgisini katan kadını itibarsızlaştırma, toplumun gözünde düşürme ile inanç ve inanç değerleri hedeflenmiş, Dersim‘in bir bütün olarak kriminalize edilmesi ve itibarsızlaştırılması ile toplumun öteki kesimleri iknâ edilmiş, böylelikle soykırım uygulamaları sorunsuzca yürütülmek istenmiştir. Soykırımın etnik kimlik kırımı yanında, kadın ve inanç değerler kırımı olduğu, doğa, kültür ve sosyal yaşam alanlarının kırımıyla devam eden uzun tarihi bir süreç olduğundan hareketle, yapmamız gerekenler çok yönlü, sabır ve sebat isteyen, kolektif hafızayı ve örgütlü mücadeleyi gerektiren bir çalışma olmak zorundadır. Bu amaçla;

1- Özgün ve özerk Dersimli örgütlü yapıları kapsayan Dersim’i Yeniden İnşa Kongresi örgütlendirilmelidir.

A- Ana dilde eğitim gerçekleştirilmeli,

B- İnanç hakikati ve değerlerinin açığa çıkarılması ve sürdürülmesi amaçlı akademik çalışmalar yürütülmeli,

C- Kongre Genel Meclis İnşası gerçekleştirilmeli,

a- Yürütme

b- Kadın, inanç, ekoloji, kültür meclisleri inşa edilmeli hukuk, diplomasi ve akademik çalışma komisyonlarının örgütlendirilmesi gerçekleştirilmeli, hedef ve görev tanımları belirlenmelidir.

2- Soykırımla hesaplaşma: Tekçi, ırkçı, faşist devletin soykırımla yüzleşmesini istemek, uluslararası hukuk gereğince cezalandırılması yönlü çalışmalar içinde olmak elbette ki çok önemlidir. Ancak asıl önemli olanı; soykırımın hedef kitlesi olan bizlerin bu yüzleşmeden ne anladığımızdır. Dersim Soykırımı, sadece etnik kimliği fiziki ortadan kaldırma değilse, sosyal, kültürel, ekolojik ve kadın kırımını da hedeflemişse, devletin yüzleşmesini istemekle birlikte, öncelikli olarak bizim bu zihniyetle hesaplaşmamız çok daha önemli olmaktadır.

Ana dilimizi konuşabiliyor, anadilimizle okuyup yazabiliyor, inancımızı ve hakikatimizi özgünlükleri ile yaşabiliyor, Kürt kimliğimize ve değerlerine sahip çıkabiliyorsak soykırımla hesaplaşmış, değerlerimizi de yok olmaktan kurtarmışız demek olacaktır.

Dersim Soykırımı ve yüzleşme

Devlet dışı bir halk, iktidara bulaşmamış inanç sahipleri olarak anadilde eğitimin kurumsal kimliğine kavuşturulması, BM nezdinde devletsiz halkların hakları ekseninde siyasal temsiliyet hakkını elde etmeye dönük siyasal ve diplomatik çalışmalar içinde olmamız bu hesaplaşmanın olmazsa olmazı olmalıdır. Bu nedenle Dersim’in yeniden inşası diyoruz. Dersim’in kendi hakikati ile buluşması, tarihi direnişçi kimliği, kültürü ve dili ile yeni yapım ve yaratım faaliyetleri içinde olması halinde, soykırımla gerçek anlamda hesaplaşmak için yeniden inşa diyoruz. Bizden alınanı, bizden çalınanı, gasp edilip el konulanı yeniden kazanmak, yaşanan siyasal ve sosyal travmaları tedavi etmek için yeniden inşa. Bu nedenle yeni bir kimlik, yeni bir ruhla ayağa kalkmanın, kendimizle yüzleşmenin zamanıdır diyoruz.

Bu çalışma ertelenmeden, olabilecek en kısa zaman diliminde planlanmalı ve uygulamaya alınmalıdır. Devletin soykırım suçuyla yüzleşmesi ve cezayı yaptırımlara çarpıtılması uzun soluklu bir çalışmayı gerektireceğinden, kendimizle ilgili olanlardan başlamak, kendimizle yüzleşmek, asimilasyon politikalarına karşı kendi alternatif yaşam alanlarımızın kurumsal kimliğe kavuşturulması toplumsallığımızın geleceği açısından bize büyük kazandıracaktır. Elli yıl içinde kaybolacak diller arasında sayılan Kırmanckî lehçesi ortadan kalktığında, anacıl toplumun ahlaki ve politik değerlerinin neden olduğu demokratik ve doğal inancımız yok olduğunda, devlet kendi vahşeti ile yüzleşmiş olsa bile binlerce yıllık tarihin yapım-yaratım belleği kalmamış olur. Soykırım ve sonrasında zoraki göçertildiğimiz bu mekânları amacına uygun değerlendirdiğimizde, kazanma şansımız vardır.

Başta Avrupa olmak üzere, dünyanın dört bir tarafında Dersimlilerin iş, meslek ve siyasi statü sahibi olmalarının dinamizmini örgütlü yapımızla harekete geçirebilirsek eğer, köklerimizden, toprağımızdan ve kutsal mekânlarımızdan koparılmış olsak bile buralarda yeni yaşamı var edebiliriz bizler. Yeni ve özgür yaşamı inşa ettiğimizde, devletin soykırımla yüzleşmesi hem daha kolay olmuş olur. Hem de kendi alternatif yaşam alanlarımızla yeni soykırımlara karşı meşru savunmamızı sağlamış oluruz.

3- Soykırımla Yüzleşme: Devletin işlediği insanlık suçlarıyla yüzleşmesini sağlamanın iki yolu vardır. Birincisi; mevcut devletçi yapılardan biri, ya da birkaçının oluşturacağı baskılarla yüzleşmenin sağlanmasıdır. İkincisi de; soykırım mağduru toplum olarak bizim yapacağımız siyasal, sosyal, kültürel ve diplomatik çalışmalarla yüzleşmeyi sağlamaktır. Devletçi yapılar kendi çıkarları gereğince hareket ettiklerinden, bugünün konjonktüründe bu hem zordur. Hem de yaşanan soykırımda pay sahibi olduklarından yüzleşmeye yanaşmak istemezler.

Buna rağmen uluslararası ilişkiler önemsemeli, siyasal ve diplomatik çalışmalarımız paralelinde devletin soykırımla yüzleşmesinin çalışmalarını aksatmadan yürütmeliyiz. Asıl olarak soykırımın mağduru bizlerin yapacağı çalışmalar bu anlamda çok daha önem arz etmektedir.

2 Haziran’da yapılacak olan Dersim’i Yeniden İnşa Kongresi bu açıdan önemsenmeli, derinliğine tartışmalarla amacımıza uygun bir örgütsellik sağlanmalı, gerçekleştirilen bu örgütlülükle Sonbahar’da yapılması düşünülen konferansla kendi perspektifimizi ve manifestomuzu kamuoyuyla paylaşmamızda sonsuz yarar vardır.                                     

Dersim ve Kürdistan soykırımları başta olmak üzere, Ermeni, Asuri- Süryani, Pontus-Rum soykırımlarını kınıyor, Zarife-Alişêr, Besê-Seyid Rıza ve arkadaşları şahsında şehitlerimizi saygı ile anıyorum.

Yeni Özgür Politika

Bu haber 339 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Etnik, dini, sosyo-politik kimliği ve doğasıyla tarihsel özgünlüğü olan Der..