Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / "Yol pirsiz, pir talipsiz ise Yol’da birlik mümkün olmaz"

"Yol pirsiz, pir talipsiz ise Yol’da birlik mümkün olmaz"

24 Şubat 2019, 13:45

Demokratik Alevi Dernekleri Adana şube Başkanı Pir Zeynel Kete kendi cephesinde bu tartışmalara katkı sunmak isteyenlerden biri. “Yolda birlik nasıl olmalıdır?” sorusuna cevap arayan Kete “Özümüz darda, yüzümüz yerde, hak divanında, pir huzurunda dara duracak mıyız?” diye soruyor.

Alevi toplumu belki de tarihinin en sancılı dönemlerinden birini yaşıyor. Kendi içinde yaşadığı tıkanmayı aşmak için son zamanlarda yürüttüğü “Yolda Birlik” tartışmaları çeşitli düzey ve zeminlerde devam ediyor. Demokratik Alevi Dernekleri Adana şube Başkanı Pir Zeynel Kete kendi cephesinde bu tartışmalara katkı sunmak isteyenlerden biri. “Yolda birlik nasıl olmalıdır?” sorusuna cevap arayan Kete “Özümüz darda, yüzümüz yerde, hak divanında, pir huzurunda dara duracak mıyız?” diye soruyor.   

Alevi toplumu belki de tarihinin en sancılı dönemlerinden birini yaşıyor. Yakın tarihe kadar ağırlıklı olarak fiziki katliamlar ile karşı karşıya kalan Aleviler günümüzde sadece fiziki değil aynı zamanda kültürel soykırım ile de karşı karşıya.

Büyük kentlere göç ile birlikte bir ihtiyaç olarak ortaya çıkan örgütlenme modelleri Alevi toplumuna günümüze kadar belli bir yol aldırtsa da artık ihtiyaçlara cevap verebilecek durumda değil. Bir tıkanma, bir kaos hali sürüp gitmektedir.

 

 

Üretimden, toplumsallıktan, paylaşım ve dayanışma kültüründen uzaklaşan ve kendi iç sorunlarıyla boğuşarak yorgun düşen Alevi örgütleri tabandan uzaklaşmış, tabela örgütler durumuna, dahası dış müdahalelere, yönlendirmelere açık hale gelmiştir.

İç karartan bu mevcut durum bir yandan bölünmelere geri çekilmelere ve kan kaybetmelere yol açsa da diğer yandan da bir çıkış arayışına vesile olmaktadır.

Son aylarda çok sayıda birlik toplantısına, kurultay ve foruma tanıklık ettik. Yolda birlik tartışmaları oldukça yoğunlaştı. Hakikate uygun bir çıkış bulunmadığı müddetçe de bu tartışmalar devam edeceğe benziyor.

Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Adana şube Başkanı ve Şıx Çoban Ocağı Pirlerinden Zeynel Kete de bu tartışmalara bulunduğu her ortamda katkı sunmaya çalışanlardan biri.

Tartışmalara derinlik kazandırmak isteyen Pir Zeynel Kete kaleme aldığı bir yazıyı PİRHA ile paylaştı.

“Yolda Birlik Nasıl Olmalıdır? Zamanın Ruhu!/Hakikatin Dili Bizden Neler İstiyor?” ana başlığı altında kaleme aldığı yazıyı öneminden dolayı kısaltmadan yayınlıyoruz.

“HINZIRA SED HEZAR LANET”

Heq tüm Hak yol Süreklerin omuzuna Boz Atlı Xızır’ın kutsal sorumluluğunu yüklemiştir. Ya bu Xızırlı Yol’dan ikrar birliğine, ya da Hınzırlı Yol’dan ikrarsız, pirsiz, ocax’sız birliğe, yürüyeceğimizi göstermiş olur. Yolumuz Xızır heq yolu olduğuna göre; Hınzıra sed hezar lanet okuyup gerçeğe hu diyeceğiz.!

Xızır dar günün dostudur. Dostunun olmadığı bir dünya karanlıktır. Karanlık bir dünyada yaşam olmaz. İnsanlık yaşamsal bir dar boğazdan geçiyor.  Xızır tüm insanlara yardımcı olsun!

“DİLİMİZ HIZIRIN DİLİDİR”

Kendine doğru sözü ibadet kabul etmiş bir inancın içinde, hemen her gün yalan yanlış sözlerin, Alevilik adına sarf edenlere karşı; ya Xızır demenin zamanı tezden geldi hatta geçmiştir. Tüm kadim sözlerimiz heq Xızır sözleridir. Heqi bilen kendini bilmiştir. Bu kendini bilmeyenlere Xızır delil olsun. Yol ulularımız diyorlardıki – zimanê me zimane xizirê-” Dilimiz Xızırın dilidir”

 

 

Alevi sürekleri bundan kırk- eli yıl önce, “yol ’da birlik” diye bir amaçları olmamıştır. Son eli yıldan sonra böylesi bir noktaya geldilerse dönüp bir geçmişe bakmakta fayda var. Özellikle heq coğrafyasında pir talibinin, talip pirinin yolunu gözler, cem cıvat olup, heq-Xızır-jiyar ve diyarlarıyla niyaz olup, önce kendi hanesiyle, sonra komşuları ile toplumu ile ve kainatla yâr olurlardı. Ne hikmetse, “Kent-şehir” gerçekliği adı altında bu hakikat “modern yaşam” denilerek, geçmişin tümü olmasa da perdelenerek unutturulmaya çalışmaya başlandı. Kent bir gerçeklik, ancak yaşanmış kadim yaşam ise bir hakikatın kendisi olmaktadır.

“TARİH İNSANDA İNSAN TARİHTE GİZLİDİR”

Bu hakikat arayışı içinde olan binlerce yıl önce yaşanmış ve yaşatılmıştır. Bu kadim yaşam için, yola serini koyup, şahadet şerbetini içip, dondan dona, deryadan derya delil oldular yol pirleri, evliyaları, enbiyaları, anaları ve liderleri. Geçmişten bugüne, bugünü geçmiş ile buluşturmadıkça, her çaba amacına ve ruhuna ulaşmış olsa bile eksik, parçalı, takatını, maneviyatını ve anlamını yitirerek ulaşmayacaktır. Çünkü “Tarih insanda insan tarihte gizlidir” kelamı kendimize rehber etmiş bir kadim inançtan bundan dolayı Mansur e Hallaç katledilirken “Ben ezelî ve ebedî anda birlestirdim” demiştir.

“XIZIR KERAMETİNDEN GEÇMEYEN SÖZ ÇİĞDİR”

Ancak kendisini bilmeyenlerin her gün dahada sesleri yükselmekte, “söz adına”, heq adına, Xızır adına sarf ettikleri sözler; yol adına üzücü olduğu kadar, yüz kızartıcıdır. Heq Xızır kerametinde geçmeyen söz kelam, çiğ sözler olmaktadır. Sözlerimiz kelamlarımız dahi, keramet yüklüdürler ve yücelik doludurlar. Tüm Peygamberle ve kadim insanlığa yol göstermiş Xızır kelamlarımız, bir bir anlam ve yüceliğine gölge düşürmek için de ne kadar bizim olmayan “söz varsa” hepsi yol ve inanç sözleriymiş gibi, “ahlak” bilmektedirler. Biz Xızır olmadığı, güne gün demiyorsak, Xızırın kelamından ve kerametinde pirin himmetinde ve “kırık kap kırk makam”da pişmemiş söz çiğ sözdür diyoruz. Söze tarihi değer biçiyor ve önemsiyoruz. Bunun içinde yol sözü özü pak olmalıdır. Sözü aklı, zihni, dili paklanmadan “Yolda birlik”de, zor olacak yolun önü öncelikle paklanmaktan geçecektir. Yunus Emre boşuna” söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı/söz ola bal ile yağ ede ağulu aşı” dememiştir.

 “PİR DERYASINDAN KOPAN TALİP ÇÜRÜR”

Kendini bilende, bilmeyende konuşuyor. Eskiden böyle miydik? Sözün söylendiği yerde, cümle can Kaf dağının arkasında olsa da o söz ona iman olup, Xızır gibi hissederdi ve yaşardı. Sözü söyleyenin, gözü pirinin yolunu arzulardı. Şimdi talip Böyle midir? Pir deryasından, kelamından kopan talip, ikrarsız, pirsiz kaldıkça, söylenen sözler, mekansız, zamansız kalmıştır. Söz nerdeyse hükmünü yitirmiş, hatta çürür noktasına gelmiştir.

 “KUTSAL SÖZÜ ÇÜRÜTEN NEFİSTİR”

Kutsal söz bile can çekişir hale gelmiş ise, dönüp kendi nefsimize dönüp bakacağız. İyinin yollunu da, kötünün yolunu da nefsimizi bilmekle olacak. Kötünün ve iyinin yolu burdan geçiyor. Kutsal sözü çürüten nefistir. Bu nefs dar ve didardan geçmedikçe, yol dardadır? Günümüzde söz çürümüş desek, hakikatı doğru dillendirmiş olacağız. Ruh beden, söz ve kelamsız, pirsiz kalınca sözün de bir ağırlığı ve kutsallığı kalmamıştır. Biz biliriz ki insanın sözü yüzünün cemalidir. Söz ağızdan söylenir ama kalpten gelir. Söylenen söz kalbinin rengidir.

Söz kelam, manasız, pirsiz, talipsiz kalınca, derelerimiz, ırmaklarımız, sularımız, taşlarımız, jiyarlarımız, kutsal börtü böceğimiz, coğrafyamız feryat-figanları yaşamaktadır. Çünkü coğrafya anadır. Bugün bu ana coğrafyamızın tüm ruhu-bedeni, yüreği, vicdanı çarmıha gerilmiştir. Çarmıha tabi tutulan, kadim insanlığa analık etmiş kutsal heq coğrafyasıdır. Bu hakikatı görmeden, yol almak zor olacaktır. Yol almak yola ikrar vermek, her şeyden önce, hakikat arayışını sürdürebilmişlerdir. Bu arayış sahipleri olanlar; bilgeler, pirler, arifler, keramet sahibi olanlar, melek donunda olanlar, bir deryadan bir deryaya yol alanlar olmuştur.

 “YOL DERYADA DAMLA OLMAKTIR”

Dilimiz Xızır dilidir. Bu keramet ile sınanmayan, her söz bizden değildir. Söz tarihin geçmiş hafızandan süzülüp gelen kutsal kelimelerdir. Kelimelerin Heq’de karşılığı ise, Pir deryasında dar- didar olup kendini bilmiş sözlerdir. Pir sesinin olmadığı gün, Zulümat günü olmuştur. Bu sesin kelamında ‘piro “Veng dê” demişiz. Pir deryası, heq Xızır deryasında söz, özü bir olan bir olmuştur. Bu söz deryasıdır. Söz deryasında damlada ‘birimiz kırk, kırkımız bir’ isek; Yol bir sürek binbir, diyebiliriz. Yol deryada damla olmaktır. Damla olabilmiş miyiz? Deryaya nasıl yol alabiliriz?

Pirin kutsal nefesi kavlubeladan aldıkları nefesleri talibe yar, fam-guman olmuştur. Bir kez daha Pir Xızırın fam-u, guman-andan rıza alıp ya Xızır ya heq ya ‘homet’deyip, yola revanız.

‘Heq ve Xızır’ın gücü ve kerameti, her şeye yeter, dara düşmüşlerin yardımına yetişir’ inancı olsa da kutsalın sesi olan Pir ve diğer yol erenlerince çağrılmadan, bu kutsalların imdada gelmedikleri görülmüştür.

“YOL PİRSİZ, PİR TALİPSİZ İSE YOLDA BİRLİK MÜMKÜN OLMAZ” 

Bu haber 468 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), 4. Olağan Genel Merkez Kongresi’ni Dersi..