'Tunceli Cemevi' sorunu nasıl biter?

Alevilik ve Aleviler söz konusu olduğunda özeleştirisel yaklaşılması gerekir düşüncesinde olanlardan yanayım. Kürdistan Özgürlük mücadelesi ve Türkiye sol sosyalist hareketinin demokrasi mücadelesi 90’lardan sonra Türkiye’de bazı tabuları yıkmıştır. Yıkılan bu tabulardan biri de Aleviler hakkındaki tabudur. Bu tabu yıkılınca Aleviler de kendi kimlikleriyle örgütlenmiş ve daha görünür olmaya başlamıştır.

1990’lardan sonra Alevilerin maruz kaldığı baskı, şiddet ve asimilasyon politikaları önemli oranda Alevilerin yanlışlarından alınan cesaret sayesinde gerçekleşmiştir demek yanlış olmayacaktır. Kuşkusuz ki Kemalist laik rejim, iç iktidar çatışmalarında her zaman Alevileri kurban etmek istemiştir. Bu amaçla Aleviler değişik yer ve zamanda hedef haline getirilmiştir. 12 Eylül darbesinden sonra faşist ve dinci yanı ağır basan Kemalizmin Alevilere saldırılarını görmezden gelelim demiyorum. Ancak faşistler neden halka saldırıyor, farklı kimlik ve kültürleri yok etmek istiyor denilemez. Çünkü faşistler böyle oldukları için faşisttirler.

Alevilerin, laik Kemalistlerin kendilerini neden sık sık hedef yaptıklarını daha derin tartışması gerekir. Doğrusu kendisine Aleviyim diyen bir takım kişiler laiklik adı altında Alevileri Kemalizme angaje etmeseydi, yüksek ihtimalle Aleviler bu kadar kolay hedef bir topluluk yapılmazdı. Alevilerin Kemalizme angaje edilmesi Kemalistlerin Alevileri hedef haline getirip üzerlerinden siyaset yapmalarına yol açmıştır. Ortadoğu ve Kürdistan’da yeni gelişmeler ortaya çıkınca Kemalistler Alevileri orta yerde bırakıp AKP adıyla İslam’ı kullanmaya odaklandı. Bu da Alevilerin hem fiziki hem de inanç kimlikleriyle yok edilmesi tehlikesine maruz bırakmıştır.

Bir kaç gündür Tunceli Cemevi başındaki adamın Dersim belediyesine atanmış kayyumu haşa Xızır’a benzetmesinin Aleviler içinde yol açtığı rahatsızlık gündemdedir. Bu durum genelde Aleviliğin özelde Kürt Rêya Heq Aleviliğin karşı karşı olduğu yeni tehlike biçiminin nasıl olduğunu göstermektedir. Mevcut saldırı AKP-MHP’nin Aleviliği Alevi kılıklı adamlar eliyle Yezide doğru çekme saldırısının bir parçasıdır. Kişi olarak ben bu olayda da başta Dersimliler olmak üzere tüm Alevilerin özeleştirisel yaklaşması gerektiğini düşünenlerdenim.   

Bir kere Dersim gibi tamamına yakını Kürt ve Rêya Heq Alevi inancına sahip bir kente hangi eksiklikler ve zamanında yerine getirilmemiş hizmetlerden ötürü böyle biri Cemevinin başına geçirilmiştir. Bu Alevi örgütlerinin ve örgütlenme biçiminin zaaflı olduğunu göstermektedir. Öncelikle üzerinde düşünülmesi gereken husus budur. Bu şahsın 12 Eylül darbesinin açtığı Kur’an kurslarında yetiştirildiği biliniyor. Dinci Faşist Türk İslam sentezinin eğitim çarklarından geçirilmiş birinden başka bir yaklaşım farklı bir söz ve tutum beklemek saflıktır, kendini kandırmaktır. Bunun için mesele bunun hangi zaafları kullanarak cemevi başkanı olduğunu anlamak ve tedbir almaktır.

Bu saldırı karşısında yapılması gereken şey Tunceli Cemevini hızla Dersim Cemxanesine çevirmek olmalıdır. Türk faşist rejiminin 12 Eylül çarkından geçirilmiş birinin Dersime, Aleviliğe zere kadar faydası dokunamayacağı görülerek Dersim ocakzadelerinden Rêya Heq süreğini tatbik edecek bir Pîrin bu cemevinde hizmet görevine seçilmesi gerekir. Malum zat ve benzeri kişiliklerin haramzadelikleri görülerek tüm Alevilerin böylelerine karşı tavır alması gerekir. Böyle bir kişinin Dersim’de cemevinin başında olması ayıptır, günahtır, zulümdür. Bu durum Alevi örgütlerinin faşist rejime karşı her alanda yeterince örgütlü olmadığını da göstermektedir. Dersim gibi bir yerde böyle birinin cemevi adına konuşması Sarı Saltuk ocağına da hakarettir. Öncelikle Dersimli Sarı Saltuk ocakzadeleri bu kişiyi kabul etmemelidir. Tutumlarını kendi Aleviliklerine hakaret olarak görmeli tavır alıp düşkün ilan etmelidir.

Tunceli Cemevi’ndeki mevcut durum Dersim Cemxanesine kayyum atanmasıdır. Bu adam ile belediyedeki kayyum aynı kafanın ve inancın temsilcileridir. Bu kişinin Dersim’in ve Aleviliğin sırtından atılması ancak belediyenin kayyum işgalinden kurtulmasıyla mümkün olacaktır.  Demek ki Dersim Belediyesini kayyum işgalinden kurtarmak aynı zamanda Cemevini, kayyumdan kurtarmak demektir.

Dersim Belediyesine kayyumun atanmasının temel nedeni Dersim’i faşizmin zulmüne açmak içindir. Dersim Kürdistan olduğu ve Kürtler kendi kentlerini kendi kültür ve inançlarına göre yönetmeye çalıştıkları için kayyum atanmıştır. İçinden geçtiğimiz süreçte Dersimli olmak, Alevi olmak, solcu olmak, Dersim’i Cemevindeki kayyumdan kurtarmanın yolunun belediyeyi asıl sahiplerine devretmekten geçtiğini bilmekten geçer. Dersim Belediyesi HDP’nin elinden alınarak gasp edilmiştir. Malum zata ve arkasındaki AKP-MHP iktidarına verilecek devrimci cevap belediyeyi HDP’nin kazanmasını sağlamaktır. Çok iyi bilmek gerekir ki AKP ve MHP zihniyeti, belediyeleri HDP kazanmasın da kim kazanırsa kazansın anlayışındadır. HDP dışındaki her hangi bir siyasi oluşumun belediyeyi kazanması halinde bu adam Tunceli Cemevi’nin başında kalmaya devam edecektir. Bunu bilerek HDP’nin başta merkez belediye olmak üzere tüm ilçelerdeki belediyeleri kazanmasını sağlamak gerekiyor. Her kesimin de buna destek vermesi gerekiyor.

Unutmayalım ki Tunceli adı katliam adıdır. Bu ad Dersim namı yerine konulmuş kayyum bir addır. Dersim Belediyesini HDP dışındaki bir gücün kazanmasını istemek Tunceliliktir. Kayyumculuktur. Kayyum politikasını ve zihniyetini desteklemek demektir. Hem Cemevi yönetimine karşı tutum hem de belediye başkanlığının HDP tarafından kazanılması meselesi özü itibarıyla Tuncelilik ile Dersimlilik arasındaki mücadeledir. Dersim Belediyesini kazanmak sadece bir belediyenin kazanılması değildir.

Cihan EREN / Politika