Ava NEŞE KALP/ Özgür POLİTİKA
Türkiye Cumhuriyeti dünyanın en gaddar yönetimi olarak sürekli yıkımdan beslenen bir geleneğe sahiptir. Mesela Mevlâna duvar yapım işçilerinin Türk olmasını reddeder. Ona göre “yapım için Grek işçileri yıkım için Türk işçileri alınmalıdır. Zira Dünyanın yapımı Greklere yıkımı ise Türklere ayrılmıştır. Türkler yıktılar ve hala yıkıyorlar. Kıyamet gününe değin bunu yapacaklar.” (1) der.
İşte 2016’da kendi sınırları içinde, vatandaşı olan Kürtlerin köylerini kentlerini ilçelerini tüm dünyanın gözü önünde tam da bu özellikleri nedeniyle zevkle yakıp yıktılar. Türk devleti olarak adlandırılan oluşumun esas karakteri, her dönem ötekileştirilmiş kesimlere yönelik kalabalık bir sivil güruhu da yedekleyerek katliam yapabilme özelliğidir. Yaydığı dehşetle arkasına aldığı milyonlarca insanı, sürekli olarak devletin hizmetinde olduğunu ispata zorlayarak, yıkım ve yağma geleneğine direnecek kesimlerin üzerine saldırtarak çoklu metotlarla kullanmaktadır. Tam da bu nedenle, devleti kontrol eden klik, her dönem daha çok Kürt, Alevi, gayri Müslime saldırarak oy toplayabilmektedir. İşte Türk devletinin gücü ya da sırrı -ne derseniz deyin-, bu dehşetle yedeklenmiş güruhla elde ettiği yıkım gücüdür ve Mevlâna da buna işaret etmektedir.
Bu yıkıcılığı sadece fizik bir yıkım olarak da algılamamak gerekir. Girdikleri yerlerin tarihini, geleneklerini, dilini, ilişkilerini yok etmek, kültürünü, ekonomisini, coğrafyasını, doğal kaynaklarını, insan gücünü yağmalamak bu devletin bin yıllık geleneğidir. Akabinde bu yıkıcılığı sürekli bir tehdit haline dönüştürerek, toplulukları Türk ve Müslüman olmaya zorlayarak denetim altına almayı sistematik ve sürekli bir silsile içinde düzenlenmektedir. Rum, Ermeni ve şimdi Kürt kentlerinin devşirilmiş Türkçü ve cihatçı alanlara dönüştürmenin arkasında, devletin özel harp odalarında planlanmış bu politikaları yatmaktadır.
Tam buradan Dersim seçimlerinde ve Dersim için kullandıkları metoda bir göz atmakta fayda vardır. Türkiye’de devletin sola düşmanlığı bilinirken, tüm Türkiye’de solcular avlanırken Ovacık’ta TKP’den Ovacık’ta başkan seçilmesine olanak tanındı. Seçilen kişinin ismi dahil, kayyumla fotoğraf çektiren, Dersimin katliamından sorumlu M. Kemal’in portresi ile Dersimi Türkleştirme konusunda konumlandırılmış www.turkmenaleviler sitesine poz veren, tüm solcular lanetliyken, Türkiye’de komünist başkan olarak parlatılan tek kişi olarak ilginç bir konumu var.
Ve yine ilginç bir şekilde, sol olarak ortaya çıkan bazı gruplar, bütün gücüyle HDP ve Kürt hareketini ortadan kaldırmaya abanan devletin politikaları karşısında almaları gereken pozisyonun tam tersine bir tutumu seçerek, HDP ile ilişki kurmadan Maçoğlu’nu aday gösterdiler. Devletin tüm Türkiye’de Kürt ve HDP avına çıktığı bir dönemde bu “sosyalist ve komünist” kişi ve örgütler, ezilen bu kesimle temas kurmadan, tek tolerans gösterilen (!) komünist olan ve Dersim’i “fethetmesi” istenen Maçoğlu’nu aday göstermeleri tarihlerine önemli bir kayıt olarak düştü bile. Maçoğlu’nun seçilişinden, parlatılışına kadar, Kürt hareketi ve HDP ile mesafesi de okunduğunda sanırım oradaki planlama daha netleşmektedir. Çünkü buradan bakıldığında tesadüfi olmayacak ciddi göstergeler vardır. Yani istese de istemese de Maçoğlu ‘devletin adayı’dır, özellikle de orada hiç şansı olmayan AKP’nin. Çünkü devletin oradaki hesabı ‘HDP olmasın, kim olursa olsun’ hesabıdır. Dolayısıyla kendisi çıkmasa bile CHP’nin, hatta belki de AKP adayının sıyrılmasına katkıda bulunarak da devleti kurtarmış olacak adaydır
M. Fatih Maçoğlu’nun parlatılması ile eş zamanlı olarak orada Kürt karşıtlığının ‘Zazalık’ biçiminde örgütlendirilmesinin de bu fotoğrafın içine oturtulması gerekir. Son günlerde derin devletin hizmetindeki www.dersimnews yayın organında, Aleviliğin Müslümanlık vurgusunun artışı, aynı sitede Haydar Karataş denen şahsın orman yangınlarının “dağda silahlı kişilerin gezmesi” nedeniyle devletin orman yakmasının “normal” olduğuna getiren söylemleri; Hüseyin Aygün ve Aydınlık, Oda TV gibi Özel Harp Dairesinin yakınındaki kişi ve organların ağız birliği ortaya çıkıp propaganda yapmalarının anlamı budur.
Maçoğlu isteyerek ya da istemeyerek de olsa bu ekibin de adayı durumunadır artık. Bu ekip Dersimi, 2023’e kadar Türk ve Müslümanlaştırmaya çalışan en vahşi yeraltı örgütlerinden biri olan Özel Harp Dairesinin kriminal politikalarını hayata geçirmeye çalışmaktadır. Bu saatten sonra HDP dışında kim kazanırsa kazansın, bilin ki bu Özel Harp Dairesinin projesine uygunluk taşımaktadır. Bu ise geri dönüşü olmayan bir yoldur artık. Mevlâna’nın sözünü bir kez daha hatırlatalım. Ve bu devlet orada olan ne varsa bir kez daha yıkmaya geliyor, tabi sizin katkılarınızla.
(1) Nejat Birdoğan, Alevilik, Anadolu’nun Gizli Kültürü, Kaynak Yayınları, 8. Basım,2015, Istanbul. S.69