Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Avusturya’da Alevilerin hukuk mücadelesi

Avusturya’da Alevilerin hukuk mücadelesi

15 Ocak 2019, 18:35

Avusturya’da Aleviliğin ‘Avusturya İslam Toplumu’ çatası altına alınmasına karşı Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun (AABK) başlattığı hukuk mücadelesi 10 yıldır sürüyor.

Aleviliğin inanç olarak kabul etmesini isteyen Aleviler, 25 Ocak’ta açıklanacak olan mahkeme kararını sabırsızlıkla bekliyor.

KADİR GÜNEŞ / VİYANA

Avusturya’da Aleviliğin resmi olarak “İslam Yasası” çerçevesinde tanınmasına karşı Alevi kurumları 10 yıldır hukuk mücadelesi veriyor. Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun (AABK) itirazı sonucu başlayan davanın ikinci duruşması 4 Ocak’ta görüldü. Duruşma öncesi aralarında Alevi Pirleri, sanatçı, yazar ve aydınların olduğu çok sayıda isimde yaptıkları ortak açıklamayla Avusturya makamlarına yapılan başvuruyu desteklediklerini belirterek, Aleviliğin Avusturya İslam Toplumu çatısı altına alınmasını reddetti. Avusturya Alevi Federasyonunun taraf olduğu mahkeme sürecinin 25 Ocak’ta görülecek duruşmada sonuçlanması bekleniyor.

Avrupa Alevi Konfederasyon’u 2. Başkanı ve Avusturya Alevi Federasyonu Onursal Başkanı Mehmet Ali Çankaya ile Alevilerin Avusturya’da tanınmak için verdikleri 10 yıllık mücadeleyi, bu süreçte yaşananları ve tartışmaların perde arkasını konuştuk.

Avusturyada Alevilik bir inanç olarak tanınmıyor mu? 

Alevi toplumu olarak uzun yıllardır diğer yerlerde olduğu gibi Avusturya’da da inancımızın gereği olan ritüellerimizi yaptığımız, yine kültürel faaliyetlerin de yapıldığı dernek ve kurumlarımız vardı. Ancak bizler Aleviliğin bir inanç olarak tanınması için 2007 yılında bir karar aldık ve bir tüzük hazırlayarak resmi kurumlara başvurmak istedik. İki yıllık hazırlıklarımız sonucu 2009 yılında tüzüğümüzü tamamladık. Ancak yetkili kuruma tüzüğümüzle birlikte başvuracağımız 7 Nisan 2009 tarihine iki hafta kala ”İslam Alevi İnanç Topluluğu” adıyla tek cümlelik bir başvuru yapıldı. Yaptığımız araştırmalar sonucu bu başvurunun daha önce Avrupa Alevi Konfederasyonu ile birlikte çalışan Viyana Alevi Kültür Derneği’nin yöneticilerinden biri tarafından yapıldığını orataya çıkardık. Yasal olarak başvuru yapıldıktan sonra tüzüğü teslim etmek için 6 aylık bir süreniz var ve bundan dolayı yaptıkları tek cümlelik başvuru Anayasa Mahkemesinin kararıyla kabul edildi ve Alevilik İslam Kanunu içerisine alındığı için bizim yaptığımız başvuru kabul edilmedi. Dolayısıyla böyle bir tanınma var ancak bunun Aleviliğin özüyle bir alakası yok ve bizim verdiğimiz mücadele de Aleviliğin olduğu gibi tanınmasına dönüktür.

Sizin başvurunuz reddedildikten sonraki süreçte neler yaptınız?

Bizim başvurumuz reddedildikten sonra biz de Avusturya Kültür Bakanlığı’nı mahkemeye verdik. 10 yıldır devam eden bu mahkeme aslında bizim bakanlığa açtığımız bir davadır, bazılarının söylediği gibi başka bir Alevi kurumuna açılmış bir dava değil. Bu dava yılan hikayesine döndü. Başvuru yaptığımız mahkeme dosyayı bir üst mahkemeye gönderdi onlar da Anayasa Mahkemesi’ne gönderdiler. Anayasa Mahkemesi ise bunun kendi yetkilerinde olmadığını belirterek dosyayı Yüksek Mahkemeye gönderdi ancak Yüksek Mahkeme de herhangi bir karar vermedi ve dosyayı bir alt mahkemeye gönderdi.

Yani bu süreçte bizim başvurumuz içerik üzerinden değil de yetki meselesi üzerinden değerlendirildi. Bu süreçte İslam Alevi Topluluğu ise bize karşı kara propaganda yürüttü. Anayasayı Koruma Kurumu, belediye, siyasi partiler ve bakanlıklara bizim Alevilikle ilgimizin olmadığını, siyaset yaptığımızı idda ettikleri dosyalar sundular. Yaptığımız Maraş ve Dersim anmalarını da bu iddalarına kanıt diye sundular.

Kendilerine inanç kurumu yetkisi verilmiş olmasına rağmen neden sizi yetkili kurumlara şikayet ettiler?

Yaptıkları hilelerle devlet nezdinde tanınmış olabilirler ancak halk nezdinde bir meşrulukları yok. Bu nedenle bizim mücadelemizi kendileri için tehlikeli görüyorlar ve yetkili kurumlara gönderdikleri dosyalarla bizleri itibarsızlaştırmak istediler. Bu çabaları sonucu 2012 yılında o dönem mecliste bulunan sağcı Parti BZÖ (Avusturya Gelecek Partisi) bizim çalışmalarımızın yasaklanması için önerge vereceklerdi. Biz gidip kendileriyle görüştük ve bu görüşmeden sonra kendilerine verilen bilgilerin yalan yanlış bilgiler olduğunu anlattık. Bu görüşmeden sonra bizden özür dileyerek önergeden vazgeçtiler.

Sunduğunuz tüzük ile ‘İslam Alevi İnanç Topluluğu’nun yetkililere sunduğu tüzüğün içeriklerinin aynı olduğu, sadece başlıklarının farklı olduğu ve bundan dolayı kabul edilmediğine dair iddialar var.

Bir kere bu zamana kadar bizim başvurumuz içeriğine bakılarak değerlendirilmiş değil aksine mahkemeler sorumluluk almak istememiş olmalılar ki yetki tartışması üzerinden süreç bugüne kadar geldi. İlk defa 28 Aralık 2018 tarihinde görülen mahkemede içerik üzerinden değerlendirme yapılmaya başlandı. Ayrıca ‘İslam Alevi İnanç Topluluğu’nun sunduğu tüzük bizim hazırladığımız tüzüktü. O tüzüğü alıp iki başlığını değiştirip başvuru yaptılar. Eğer tüzükle ilgili bir sorun varsa bu sorun bizden kaynaklanmıyor.

Bütün bunları ‘Viyana Alevi Kültür Derneği’ isimli bir dernek mi yapıyor yoksa arkasında başka kurumlar mı var? 

‘Viyana Alevi Kültür Derneği’ adına yapılan başvuru kabul edildikten sonra ilk tebrik eden dönemin Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’ydu. Ayrıca o süreç boyunca İzzettin Doğan’ın ziyaretleri oldu. Yine o dönem Zaman Gazetesi bunun önemli bir başarı olduğuna dair haberler yaptı. Tüm bunlara bakarak bu süreçlerin arkasında kimlerin olduğunu görebiliriz.

‘Viyana Alevi Kültür Derneği’nden birilerinin beraber hazırladığınız tüzüğü kullanarak başvuru yaptığını söylediniz. Siz bu başvuruda İslam Aleviliğine mi karşı çıkıyorsunuz?

Karşı çıktığımız temel şey Aleviliğin özünden koparılarak İslamın 5. mezhebi gibi sunulmaya çalışılmasıdır. Aslında mesele onlar açısından rant meselesine dönmüş durumda. Bu kurumun Helal et sertifikası verme yetkisi için ne tür çalışmalar yürüttüklerini biliyoruz. Bir inanç kurumu gidip et sertifikası almak için pazarlıklar yürütüyorsa bizim onlara söyleyecek çok fazla sözümüz yok.

Daha önceki duruşmalarda olduğu gibi, 25 Ocak’taki duruşmada kitlesel etkinlik olacak mı?

Biz herşeyden önce gücümüzü halkımızdan alıyoruz ve bütün bu süreçte halkımızın desteğiyle bugünlere gelebildik. 28 Aralık ve 4 Ocak’taki duruşmalarda halkımız bizi yalnız bırakmadı. İlk duruşmada 2 bine yakın, ikinci duruşmada ise bine yakın kişi mahkeme önünde toplandı. 25 Ocak’ta saat 10.00’da Viyanada görülecek duruşmaya bütün halkımızın katılmasını bekliyoruz.

Politika

Bu haber 422 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), 4. Olağan Genel Merkez Kongresi’ni Dersi..