İlk eylemlerini 27 Mayıs 1995’te gerçekleştiren Cumartesi Anneleri, 700’üncü haftaya giriyor. Galatasaray Meydanı, tüm Cumartesi anneleri için kayıplar mücadelesinde çok önemli bir yer oldu. Başında beyaz tülbentleri, ellerinde kayıplarının fotoğrafları ve kırmızı karanfillerle her Cumartesi meydanda buluşan anneler, defalarca kez dövüldü, gözaltına alındı, saçlarından sürüklendi. Çocuklarının kemiklerine ulaşmaya çalışan anneler, kentin en kalabalık meydanında etraflarını saran polislerin arasında kimi zaman öylece oturdu, kimi zamansa en gür sesleriyle haykırdılar. Geçen 23 yılda çocuklarının kemiklerini bulamadan, faillerden hesap soramadan yaşamını yitirenler oldu. Annelerin bıraktığı yerden çocukları ve torunları doldurdu meydanı. 1995’ten bugüne anneler ve kayıp yakınlarının çığlıkları hala sürüyor.
12 Eylül askeri darbesinin hemen ardından 21 Kasım 1980’de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen 26 yaşındaki Hayrettin Eren’in annesi Elmas Eren, yaşayan en yaşlı Cumartesi Anneleri’nden biri. Anne Eren, oğlunu bulmak için verdiği mücadeleyle Cumartesi Anneleri’nin sembol isimlerinden biri haline geldi. Son yıllarda yaşadığı sağlık sorunlarından dolayı Galatasaray Meydanı’na gelemeyen 85 yaşındaki Eren, kızı İkbal Eren’e her Cumartesi telefon açarak “Bu hafta nasıldı? Kimin anması vardı? Kimler vardı?" diye sormaya devam ediyor.
‘KİMSELERLE KONUŞMAZDI’
Anne Eren, Cumartesi Anneleri’nin başladığı ilk haftadan itibaren felçli kayınvalidesini çevresindeki yakınlarına emanet ederek geliyordu meydana. Kardeş İkbal Eren, Galatasaray Meydanı’na her geldiğinde anne Eren’in çok etkilendiğini belirterek, “Galatasaray Meydanı’na gidip geldikten sonra konuşmaz, odasına giderdi. Duygularını bizimle paylaşmazdı. Bize yansıtmak istemezdi. Çektiği baş ağrıları, kendi odasına gidip çekilmesinden anlayabilirdik bunu” dedi.
‘GÖZYAŞLARINI İÇİNE AKITTI’
Anne Eren’in çok güçlü olduğunu vurgulayan İkbal Eren, annesini şu sözlerle anlattı: “Evimize abimin arkadaşları gidip gelirdi. Onların yanında hiçbir zaman gözyaşı dökmedi. Gözyaşını içine akıttı. Acısını hep içinde yaşadı. Kimseyi üzmek istemedi. Ama onu aramaktan da asla vazgeçmedi. Bizden gizli Emniyet Müdürlüğü’ne giderdi. ‘Gitme’ deriz, ona engel oluruz diye bize haber vermezdi.”
‘BAZI ŞEYLER HİÇ UNUTULMADI’
Anne Eren’in sağlık problemleri nedeniyle bazı şeyleri karıştırmaya başladığını ifade eden kardeş Eren, annesinin çok yaşlı olmasına rağmen hala unutmadığı beynine kazıdığı şeyler olduğunu söyledi. Eren, “Abimin sevdiği bir yemek yaptığında bizi çağırır. Ona benzeyen birini gördüğünde söyler. Birkaç yıl önce cezaevinde ‘38 yıldır tutuklu kimsesi olmayan birilerinin yattığı’ haberini okumuş. ‘Böyle bir haber gördüm gidip bakalım’ demişti. Zaman geçse de umutlar hiç tükenmedi. Bazı şeyler hiç unutulmadı” diye belirtti.
‘ÇİÇEKLERLE DONATACAĞIM BİR MEZARIN PEŞİNDEYİM’
Cumartesi Anneleri eylemi başladığında anne Eren, “Yalnız olmadığımızı öğrendik. Sadece biz değilmişiz” demişti kızına. Oğlunun kemiklerine ve faillerine ulaşamayan Elmas Eren'in "Çiçeklerle donatacağım bir mezarın peşindeyim” sözleri ise hafızalarda yerini korumaya devam ediyor.
‘BİR HAFTA GELMEYİNCE UYKULARIM KAÇIYOR’
1995’ten bu yana Galatasaray Meydanı’na gelen Hayrettin Eren’in kız kardeşi İkbal Eren de meydana gelemediği zamanlarda büyük rahatsızlık duyduğunu ifade ederek, “Bir hafta gelemeyince uykularım kaçıyor. Galatasaray Meydanı bizim mezar yerimiz oldu. Orada tutuyoruz yasımızı” diye belirtti. Bir an olsun abisini aklından çıkaramadığının altını çizen Eren, “Hiç alışmadık. Hep ilk günkü acıyı yaşadık. Evde üç maymunları oynadık. Arkamızı dönerek gözyaşlarımızı sildik” dedi.
‘UMUT HEP VAR’
Abisinin kaybedilmesiyle birlikte tüm yaşamlarının değiştiğine vurgu yapan Eren, sokakta, araçta insanların yüzlerine baktığını belirtti. Sürekli bir arayış içerisinde olduğunu belirten Eren, “Bir kabullenmemişlik var. Bir kaza olur ya da öldürülmüş olabilir. Ama ailelerine teslim edilir. Devlet bir suç işledi; ama elimizde somut bir şey var deriz. Elinizde somut bir şey yoksa o kişi hala var demektir. Bu nedenle gittiğin her yerde onu arıyorsun suçlu arıyorsun. Herhangi bir yerde biri polis dediğinde boynuna yapışmak istiyorsun. Sürekli onunla yaşıyorsun. Sürekli bir umut var. Bu umut hem bir gün karşılaşmak olabilir, hem de failleriyle yüzleşmek olabilir. Yüzleştiğinizde sorunu çözeceksiniz. Ama biz hep bir belirsizlikle yaşıyoruz” diye konuştu.
‘KAŞLARI ÇATIK, HEP AĞLAYAN BİR KADIN VAR’
Eren, Cumartesi Anneleri’nin ne ifade ettiğini ise şu sözle açıkladı: “Cumartesi Anneleri dediğimde yüzü karanlık, kaşları çatık, çoğu zaman ağlayan bir kadın geliyor gözüme. Aklımda hep bu görüntü var. Biz tüm Cumartesi Anneleri ile aynı şeyi yaşıyorduk. Onlarla aile olduk, kardeş olduk.”
Mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceklerini belirten Eren, “İnsanlar kendi kapılarının çalınmasını beklemeden bu meydana destek olurlarsa, birlikte daha hızlı mücadele edilebilir. Bir kayıp ailesi olmak istemiyorlarsa Cumartesi Meydanı’na gelsinler” dedi.
MA / Melike Ceyhan