Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / ‘Bir olsaydık yer oynardı yerinden’

‘Bir olsaydık yer oynardı yerinden’

19 Ocak 2018, 18:22

Ancak, kimi Avrupa devletleri kendi anayasa ve yasaları bağlamında “Aleviliği bir inanç olarak” kabul edip kimi haklar tanımış olsa da ALEVİLER AVRUPA’DA DA ÖZGÜR ve EŞİT YURTTAŞ DEĞİLDİR.

Kemal BÜLBÜL

MHP/AKP Devletin 2019’da TEK hükümdar, YENİ Osmanlı rüyası için yapmayacağı şey yoktur! İçeride oluşturulan gizli, açık paramiliter güçlerden tutalım, dışa dönük tehdit, şantaj ve işgal girişimleri bu YENİ İTTİHATÇILIĞI, YENİ ENVERCİLİĞİ açık bir şekilde gösteriyor. Efrîn için kurgulanan işgal girişimi fiili saldırıya dönerken, hedef sadece Efrîn değildir. Efrîn hedef gösterilerek 2019 için kendilerince her şeye “Ayar verme” gayretindeler. Bu anlamda Aleviler de Ortadoğu’da, Türkiye, Kürdistan, İran, Irak, Suriye’de olup biten siyasal, sosyolojik olayların öznesi değil midir? Hiç kuşkusuz öznesidir! Hal böyleyken Alevi Toplumunu temsil eden dernek, vakıf, federasyon ve konfederasyonların yöneticileri bu hakikatin farkında mıdır? Farkındaysa bu konudaki politik, inançsal, örgütsel, toplumsal tavırları nedir? 

Bu coğrafyaya baktığımızda görüyoruz ki Alevi Toplumu demografik olarak küresel bir güçtür. Alevi toplumu yer kürenin nerelerinde yaşıyor? Aleviler yaşadıkları devlet düzeninde özgür ve eşit yurttaş mıdır? Neden Alevilik her devlette yasaklı bir inançtır? Neden bu devletler Alevi Toplumunu potansiyel suçlu olarak görürler? Aleviler, Türkiye, İran, Irak, Suriye dışında, Kıbrıs, Azerbaycan, Balkan ülkeleri, Avrupa ülkelerinde (Türkiye, İran, Irak, Suriye Kürdistan’ında) yaşıyorlar. 

Aleviler etnik olarak çok kimliklidir. İnançsal kimlikleri sistematik olarak yok edilme politikasıyla karşı karşıya olduğu gibi, Kürt, Arap, Roman Alevilerin etnik kimlikleri de yok edilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu devletlerde yaşayan Alevilerin nüfus oranı için milyonlarca olduğunu çok rahat söyleyebiliriz. Alevilerin yaşadığı coğrafyayı düşünecek olursak ortaya hiç de azımsanmayacak bir yerel, bölgesel ve giderek küresel güç çıkıyor. Küreselleşen dünyada Alevilerin yaşadığı coğrafya(lar) ekonomik, siyasi anlamda son derece etkili değil midir? Kaldı ki bilinen sebeplerle dünyanın dört bir yanına dağılmış Alevileri bu küresellik tarifi içine dahil etmedik! Adı geçen devletlerin hiç birinde Aleviler özgür ve eşit yurttaş değildir. Avrupa’da yaşayan Aleviler Avrupa’ya gönüllü olarak gitmemiştir. İşsizlik, yoksulluk, baskı, zulüm ve katliam nedeniyle Avrupa’ya göç etmek zorunda kalan ve bir tür sürgün yaşayan Aleviler, büyük bir emek ve çaba ile dernek, federasyon, konfederasyonlar kurmuşlardır. 

Avrupa’daki Alevi Federasyon ve Konfederasyonların yürüttüğü toplumsal örgütlenme çabası ve diplomatik çalışmalar kimi hakların edinilmesini sağlamıştır. Hiç kuşkusuz bu çaba ve emek görünen sonuç ve kazanımlar bakımından değerlidir. Ancak, kimi Avrupa devletleri kendi anayasa ve yasaları bağlamında “Aleviliği bir inanç olarak” kabul edip kimi haklar tanımış olsa da ALEVİLER AVRUPA’DA DA ÖZGÜR ve EŞİT YURTTAŞ DEĞİLDİR. Zira Avrupa’da yaşayan Canlarımızın örgütlü gücü, Aleviliği tarihsel, kültürel, inançsal, siyasal bağlamından öte cemevlerinde yaşanan bir inanç olarak düşünüp planlıyor. Oysa Avrupa’da örgütlü Aleviler neden AB’nin mevcut kirli tutumuna karşı etkin, sürekli ve sistematik bir mücadele yürütmüyorlar? AB Türkiye’de bize yaşatılan tüm rezaletlerin ortağı konumundadır. 

Avrupa’daki Örgütlerimiz mitingler, toplu gösteriler, basın açıklamaları yapıyor ama Türkiye’deki MHP/AKP Devlet uygulamalarına karşı yapıyor. Tamam eyvallah! Peki şunu diyerek yapsalar daha etkili olmaz mı? “AB Sen Türkiye’deki kirli sistemi neden destekliyorsun? Neden MHP/AKP Devletin siyasal uygulamalarına ortak oluyorsun? Biz Avrupa’da yaşayan Aleviler olarak bunu kabul etmiyoruz! AB’nin Türkiye devleti ve hükümetiyle ortaklaşan politikalarını kınıyoruz!” Avrupa’da yapılacak MHP/AKP/Devleti kınama etkinlikleri kimi Avrupa devletlerinin de hoşuna gidiyor. Avrupa’daki AABK ve FEDA AB’nin ve Avrupa devletlerinin kirli politikalarını hedef alan eylem ve etkinlikler yapsınlar o zaman hakikat ortaya çıkacak. Yoksa birkaç Avrupa devletinin Aleviliği İnanç olarak kabul etmesi veya eğitim programına “Alevilik Dersleri” koyması ölçü olamaz. Günümüz dünyasında Aleviler yaşadıkları her devlette sistematik yasaklarla karşı karşıyadır. Bu yasakların sebebi Türkiye Devletinin ilgili devletlerle bilinen ticari, diplomatik vb. ortaklıkları nedeniyledir. 

Asıl derin sebep ise Alevi inancının ULUS DEVLET denen inkarcı, tekçi, egemen tutum karşısındaki tavrıdır. Alevilik inancı ve Alevi Ocakları tarih boyunca hiçbir devletin zora dayalı hükümranlık uygulamalarına teslim olmadılar. Devlet, kendisini var eden sömürgeci sınıf dışında hiçbir topluluğun veya ezilen grubun çıkarını korumadı, savunmadı, kabul etmedi. Bu hakikat Avrupa için de Türkiye için de Alevilerin yaşadığı tüm devletler için de geçerlidir. Hal böyleyken merkez Türkiye olmak koşuluyla neden küresel bir mücadele gücü olamıyoruz? Neden eş zamanlı ve yerel gerçeklikleri de dikkate alarak ortak ve küresel bir mücadele yürütemiyoruz? Aleviler olarak bilmeliyiz ki Efrîn yeni bir Kobanê’dir. Efrîn’e yapılacak saldırı sadece Kürt halkına ve kazanımlarına olmayacaktır. MHP/AKP Devlet Efrîn üzerinden mazlumların hakikatçi dayanışmasını ve ortak bir demokrasi gücü olmasını kırmak istiyor…!

Akarsuyum yaramız çok derinden 

Bir olsaydık yer oynardı yerinden

 (Muhlis Akarsu) 

Plitika

Bu haber 531 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), 4. Olağan Genel Merkez Kongresi’ni Dersi..