Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / 'Erdoğan 2023 hedefleriyle Türkleri kandırıyor'

'Erdoğan 2023 hedefleriyle Türkleri kandırıyor'

30 Ağustos 2017, 21:08

rdoğan'ın "Çanakkale zaferinin kutlandığı gibi her yıl Malazgirt zaferi de kutlanmalıdır" sözlerini değerlendiren HPG komutanlarından Botan Gabar, "Erdoğan 2023 hedefiyle Türkleri, 1071'le de Kürtleri kandırmaya çalışmaktadır" dedi.

Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Çanakkale zaferinin kutlandığı gibi her yıl Malazgirt zaferi de kutlanmalıdır" sözlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan HPG komutanlarından Botan Gabar, Erdoğan'ın her türlü dini, ahlaki ve evrensel değeri tükettiği için şimdi de tarihi değerleri tüketmeye çalıştığını kaydetti.

"2023 belirsiz hedefiyle Türkleri kandırmaya çalışan Erdoğan, aynı şekilde 1071 olgusuyla da Kürtleri kandırmaya çalışmaktadır" diyen Gabar, Erdoğan'ın 1071 Malargirt zaferi ile ilgili söylemlerine ilişkin de şunları söyledi: "1071 Malazgirt zaferi olarak kutlama yapacağız adı altında ortaya sunulan proje de Kürtlere psikolojik olarak bir baskı uygulamaktır. Kürt özgürlük mücadelesini dışlayıp onu yok etme planıyla, Kürt işbirlikçileri ile beraber biz Kürtlerle her zaman yan yanayız, siz de bize destek olun maiyetinde bir açıklamadır."

* Geçtiğimiz günlerde Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan "Malazgirt zaferini de bundan sonra Çanakkale Zaferi gibi her yıl kutlansın" diye bir çağrı yaptı. Erdoğan bununla neyi amaçlamaktadır?

Bunları topluca ele almaktan ziyade güncel politikalara bağlamak yerinde olacaktır. Her şeyden önce Türklerin Anadolu'ya gelişlerinin Malazgirt kapılarının Kürtler tarafından açılmasıyla değerlendirmek gerekiyor. Mesela ondan önce de Türklerin bu bölgelere akınları bir çok sefer olmuştur. Ama hiçbirinden sonuç alamamışlardır. Zaten bundan kaynaklı Kürtlerle bir ittifaka girmiş ve Kürtler de bu ittifakı kabul etmiştir. Malazgirt kapılarının açılması bu şekilde ele alınması gerekiyor. O tarihten bugüne Türk-Kürt ittifakı farklı biçim ve formlarda da olsa süregelmiştir. Tarihte Türklerin bir çok başarının arkasında Kürt büyük katkısı ve Kürtlerle geliştirdikleri ittifak yatmaktadır. Zaten çok fazla da Kürtler ile Türkler arasında o dönemlerde ciddi sorunlar yaşanmamıştır. Türklerin Anadolu'ya girmesinden sonra yakın tarihe kadar bu ittifak sürmüştür. Yani Türkler ne zaman bir atılım yapmak istemişlerse hep Kürtlerin desteğini alarak bunu başarabilmişlerdir.

* Anadolu'ya girişte Selçulkular müttefik olarak Kürtleri mi gördüler?

Bunun bir gerçekliği var. Kürtler hem büyük bir halktır, hem coğrafyaya hakimdir, hem de coğrafyanın en kadim halkıdır. Aynı zamanda çok savaşçı bir halktır. O yüzden hem cumhuriyet sürecinde bu ittifaklar yapılmış hem de ondan önceki süreçlerde de bu ittifaklar her zaman yaşanmıştır. Yani tarih sayfaları kurcalandığı zaman bunlar çok açıkça görülür. Tabii her ne kadar bu günümüz tarihçileri tarafından inkar edilmeye, yok sayılmaya çalışılsa da bu realite ortadan kalkamaz. Mesela tarih kitaplarına baktığımızda hiçbir yerde Kürtler ile Türklerin ittifak yaptığı, resmi olarak kendine yer bulmaz, kayıtlara geçmez. Örneğin Türklerin Malazgirt zaferi olarak adlandırdığı olay aslında Türklerin Kürtlerle beraber Bizanslara karşı vermiş olduğu savaşın adıdır. Fakat bu zaferi sanki Türkler, savaşarak Kürdistan'a geçmiş, Anadolu'ya girmiş ve Bizanslarla savaşmış gibi algılanıyor. Bu doğru değil. Bu bir ittifakın sonucudur. Zaten Kürtler Türklere yardım etmeseydi, Türklerin bu maceraları çok kısa ve hüzünlü sona erebilirdi. Bu bir gerçekliktir.

* Peki Erdoğan bunu tekrar gündeme getirerek, neyi hedefliyor?

Erdoğan'ın böyle bir girişimde bulunması, Cumhuriyet'in esas kuruluşundan sonraki ilkelerine denk düşen bir harekettir. Erdoğan, bunu hem iç politika malzemesi olarak kullanmak, hem de Kürtlere karşı yeni bir hamle olarak ele almaktadır. Yani biraz daha Kürtlerin desteğini alabilmenin bir yolu olarak görüyor. Ama "hangi Kürtlerin desteği" büyük bir boşluk olarak ulu orta durmaktadır.

* Tarihin bir çok evresinde Türk-Kürt ittifakının her iki halka da büyük kazanımlar sağladığını söylediniz. Ama bugüne baktığımızda AKP yaklaşık 15 yıldır Kürtlerin desteğiyle iktidarda olmasına rağmen Kürt inkarı ve imhasında ısrar ediyor...

Evet, bunu da tarihi bağlamadan kopararak ele alamayız. AKP'nin ilk yıllarında bazı Kürtler gerçekten Cumhuriyet'ten beri gelen Kürt sorununun çözüleceğine inandıkları için AKP'ye destek verdi. Bazıları da bir fırsat verdi. Ama gelinen aşamada AKP'nin statükocu, inkar ve imhacı zihniyeti en koyu şekilde yürüttüğü çok açık bir şekilde görünüyor. Bunun yanı sıra, Kürtler içerisinde ihanetçi bir damarın olduğu bilinmektedir. Bunun kökleri derindedir. Bu her dönem farklı form ve biçimlere bürünerek yaşayagelmiştir. Bu ihanetçi, işbirlikçi, ihanetçi damar bugün de AKP tarafından kullanılmaktadır. Dün başkaları tarafından kullanılıyordu, bugün AKP kullanıyor. Yarın da belki bir başkası kullanacaktır. Zaten bugün AKP ayakta kalabiliyorsa bu işbirlikçi, hain çizgi yüzünden ayakta kalmaktadır. Kendi şahıs ve aile çıkarları için AKP'nin Kürd'e karşı başvurduğu her türlü inkarcı, imhacı ve asimilasyoncu politikanın koç başları olmaktadırlar.

* Erdoğan'ın "Malazgirt zaferi her yıl kutlansın" açıklaması ne anlam taşıyor?

Erdoğan dini, ahlaki, toplumsal, yasal her türlü değeri kullanıp tükettiği gibi şimdi de tarihi imgeleri kullanmak istiyor. Yanındaki işbirlikçi Kürtlerin gönlünü hoş etmek için, kendisine olan desteği sürdürmek için böyle bir yola başvuruyor. İşte bakın 1071 yılında Kürt-Türk ittifakı vardı. Biz Anadolu'ya geldik beraber savaştık işte Bizansları yendik ya da o dönemi beraber zaferle sonuçlandırdık, demeye getiriyor. Bununla kendisini ülkenin bir başka kurtarıcısı ve kurucusu da yapmaya çalışıyor. Önüne koyduğu hedefleri göz önünde bulundurursak, mesela 2023, dedi. Nedir 2023? Cumhuriyetin 100'üncü yıldönümü. Bunu kendisi bir hedef olarak belirlemiştir. İkinci bir Atatürk olma hedefidir. İşte Atatürk Cumhuriyeti kurdu, doğru, ama bundan sonraki gelişmeleri ben yaptım demeye getiriyor. 2023 belirsiz hedefiyle Türkleri kandırmaya çalışan Erdoğan, aynı şekilde 1071 olgusuyla da Kürtleri kandırmaya çalışmaktadır. Bunu böyle algılamak gerekiyor.

* Ama aynı Erdoğan, bugün Kürdistan'da Kürtlerle amansız bir savaşın içinde. 1071 retoriği bağlamında bunu nasıl okumak gerekir?

Erdoğan öncülüğündeki Türk devleti, Ortadoğu'daki kaostan faydalanmak istedi. Yani Kürtleri yok etmenin, Kürtleri bastırmanın Kürt özgürlük hareketini yok etmenin bir fırsatı olarak ele aldı. Fakat Kürtlerin buna karşı büyük bir savaş vermesi, direnmesi ve bu politikayı bozguna uğratması bir bakıma Türk devletinin ve Erdoğan'ın bırakalım kazanması yokuş aşağı gitmesine neden oldu. Hem siyasi, askeri olarak hem de diplomatik olarak Türkiye'yi büyük bir çıkmaza soktu.

Erdoğan, kaostan sağlıklı çıkmak istemiş olsaydı, Kürtlerle ve demokratik güçlerle ittifak yapardı. Bu da Türkiye'de büyük bir demokratikleşme sahası açardı. Ortadoğu'da öncü bir güç olmanın fırsatlarını yakalayabilirdi. Fakat bunu yapmadı, yapamazdı da. Çünkü Erdoğan'ın fıkratanda demokratikleşme olgusu hiç bir zaman olmadı.

Bunun da ötesinde AKP'nin ortaya çıkışı da Türk devletinin Kürtlere karşı verdiği savaşın artık yürütülemiyor olmasıydı. Bunun için Yeşil Gladyo olarak adlandırdığımız AKP devreye sokuldu. Bunun için, daha doğru bir söylemle, AKP'nin kendisi zaten Kürtlere karşı verilen savaşının bir faktörü olarak ortaya çıkarıldı. Çıkan başarısızlıklardan kaynaklı ortaya çıktı. Bir demokratikleşmenin gelişmesi, Kürtlerle ittifakın gelişmesi AKP'nin yok olması anlamına gelir. Bu yüzden AKP bunu asla yapmak istemeyecektir. Bunu hiçbir zaman gündemine bile almayacaktır. Bu her zaman askeri bir hareket olarak devam etmeye çalışıp onunla beraber topluma karşıda psikolojik bir savaş yürüterek Kürtleri yenilgiye uğratmak istemeyecektir.

1071 Malazgirt zaferi olarak kutlama yapacağız adı altında ortaya sunulan proje de Kürtlere psikolojik olarak bir baskı uygulamaktır. Kürt özgürlük mücadelesini dışlayıp onu yok etme planıyla, Kürt işbirlikçileri ile beraber biz Kürtlerle her zaman yan yanayız, siz de bize destek olun maiyetinde bir açıklamadır.    

ANF

Bu haber 819 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Prof. Dr. Bedriye Poyraz, Dersim’deki tarikat örgütlenmesinde Munzur Üniver..