Halkların Demokratik Partisi (HDP), Eş Başkan Selahattin Demirtaş hakkında "terörist" ifadesini kullanan AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan hakkında "hakaret ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" işlemekten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
'EN ADİ SUÇLARDAN!'
HDP'li hukukçular tarafından savcılığına verilen dilekçede şöyle denildi:
"Kendisi de bir siyasetçi olan şüpheli, basın toplantısında, yaklaşık 6 milyon seçmenin oyunu alan bir partinin eş başkanı olan müvekkil hakkında 'terörist' gibi oldukça çirkin bir ifadeye yer vermiştir. Şüpheli tarafından bu hakaret ifadesi bir basın toplantısı esnasında sarf edilmiş olup, suçun işleniş biçimi bakımından ayrıca aleniyet unsuru da gerçekleşmiş bulunmaktadır. Söz konusu konuşma düşmanca bir tavırla yapılmış ve müvekkil hakkında mesnetsiz iddialara yer verilmiştir; böylece müvekkil toplum içinde hedef haline getirilmeye çalışılmıştır. Şüphelinin şikayet konusu konuşmasında sarf ettiği ifadeler irdelendiğinde; terör suçlaması, tüm ülke hukuklarında en ağır yaptırımlara bağlanmış, insanlık suçu olarak kabul edilen, ahlaki, vicdani ve insani bakımdan hiçbir kural ve kaidesi bulunmayan en adi suçlardan birisidir.
AKP Genel Başkanı tarafından, Anayasa ve kanunlarda kendisine hakimlik görev ve yetkisi verilmiş gibi, peşinen suçlu/terörist ilan edilmiş olmasının hukukta yeri olmayıp, suçsuzluk karinesinin nasıl yok sayıldığı ve bir temel ilkeye aykırılığın bu denli pervasızca işlenmesi toplumun adalete olan güvenini zedelemektedir. Bu açıklamanın siyasi bir müdahale ve yargıya siyasi bir baskı olduğu açıktır. Şüphelinin, müvekkilin terörist ve 54 kişinin katili olduğuna ilişkin açıklamaları, yargı adı altında yürütülen sürecin yargı ile ilgisi olmadığının ve kararların bizzat şüpheli Recep Tayyip Erdoğan tarafından verildiğinin ispatı niteliğindedir. Şüpheli aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı'nın tutukluları cezaevinden çıkarmak gibi bir yetkisi olmayıp aynı zamanda onları yargılayıp hüküm verme yetkisinin de olmadığı unutulmamalıdır."
ULUSLARARASI HUKUKUN İHLALİNE DİKKAT ÇEKİLDİ
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "özel ve aile yaşamına, konuta ve haberleşmeye saygı hakkı" kenar başlıklı 8. maddesinin de Erdoğan'ın ifadeleriyle ihlal edildiğine vurgu yapılan dilekçede, şunlar da kaydedildi:
"Anayasanın 17/1 maddesi uyarınca; herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir" hatırlatması yapılan dilekçede, "Bireyin kişisel şeref ve itibarı, Anayasa'nın 17. maddesinde yer alan 'manevi varlık' kapsamında yer almaktadır. Devlet, bireyin manevi varlığının bir parçası olan kişisel şeref ve itibara keyfî olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin saldırılarını önlemekle yükümlüdür. Başka bir deyişle kişisel itibarın korunması hakkı, Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrasının koruması altındadır ve şeref ve itibarı etkileyen sözel saldırılar veya basın ve yayın yolu ile yapılan saldırılara karşı bireyin korunmaması hâlinde Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrası ihlal edilmiş olacaktır."
'CEZALANDIRILSIN'
Dilekçede sonunda ise "Yukarıda açıklanan nedenlerle dilekçemizin işleme konularak, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret (TCK 125) ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs (TCK 288) ile re'sen tespit edilecek suçlamalar yönünden şüpheliler tespit edilerek haklarında etkili soruşturma başlatılmasını ve adil yargılama sonucu cezalandırılmalarını saygıyla arz ve talep ederiz" denildi.