Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Açlık grevleri, yaşamsal tehlike sınırında

Açlık grevleri, yaşamsal tehlike sınırında

09 Nisan 2017, 20:27

Cezaevlerinde çeşitli taleplerle başlatılan ve Şakran'da 53. gününe giren açlık grevlerine birçok cezaevinde yeni tutuklular katılırken, açlık grevlerinin artık yaşamsal tehlike sınırına geldiği belirtiliyor.

Cezaevlerinde çeşitli taleplerle başlatılan ve Şakran'da 53. gününe giren açlık grevlerine birçok cezaevinde yeni tutuklular katılırken, açlık grevlerinin artık yaşamsal tehlike sınırına geldiği belirtiliyor.

İzmir Aliağa Şakran Cezaevi'nde 15 Şubat'ta 33 tutsakla, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, cezaevlerindeki hak ihlalleri ve baskının son bulması, bölge illerindeki ablukanın kaldırılması talepleriyle başlatılan süresiz-dönüşümsüz açlık grevleri 53. günü geride bırakırken, yeni tutukluların katılımıyla 8 Nisan itibariyle 19 Farklı hapishanede 171 tutuklu süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde.

Cezaevlerindeki açlık grevleriyle ilgili Cuma günü Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile bir buçuk saat süren bir görüşme gerçekleştiren HDP Milletvekilleri Pervin Buldan ile Sırrı Süreyya Önder'in görüşme sonrası yaptığı açıklamada, açlık grevi eylemcilerinin insani, hukuki ve siyasi talepleri hakkında Bozdağ'a ayrıntılı bilgilendirme yaptıkları belirtildi.

Açıklamada, cezaevlerindeki yaygın hukuksuzluklar ve hak ihlalleriyle ilgili bilgi, tespit ve önerilerini Adalet Bakanı Bozdağ'a aktardıklarını belirten Buldan ve Önder, "Açlık grevlerinin artık yaşamsal tehlike sınırına geldiği gerçeğini göz önüne alarak, bir an önce nitelikli bir diyalog ve cezaevlerinde etkili bir denetim yapılmasının aciliyetini vurguladık" dediklerini aktardılar.

IMPNews'e konuşan Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) Ankara Şubesi'nden Avukat Yezdan Aydın, 15 Şubat'ta başlayan açlık grevlerinin yaşamsal tehlike sınırlarına girdiğini belirterek, her geçen gün yeni mahkûmların, bazılarının süresiz dönüşümsüz bazılarının ise 5'er günlük dönüşümlü olarak, açlık grevlerine katıldığını söyledi.

Tutukluların İmralı'daki tecritin son bulması ve Kürd siyasetçilere yönelik gözaltı ve tutuklamalara son verilmesi olan iki önemli talebinin yanı sıra, bazı cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin son bulmasının da talep edildiğini belirtti.

Bazı cezaevlerinde KHK'ler ile tutukluların, haftalık yapılan telefon görüşmelerinin 15 güne çıkarılması, cezaevlerinde çıplak arama uygulamalarına maruz kalmaları, küçük koğuşlara 20, 25 kişinin konulması ve bazı cezaevlerinde özel alanlara dahil kameraların konulmasının da düzeltilmesinin talepler arasında olduğunu belirten Aydın, haklarını arayan mahkumların bu tür uygulamalara maruz kaldığını söyledi.

ÖHP olarak bu taleplerin demokratik, hukuki ve meşru olduğunu kaydeden Aydın, Bakanlığın bunun takipçisi olacağını belirtmesine rağmen, 53. gününe giren açlık grevlerinin artık yaşamsal tehlike sınırına geldiğini kaydediyor.

Türkiye Tabipler Birliği'nin (TBB) basın açıklamasını da hatırlatan Aydın, devletin ve yetkililerin Adalet Bakanlığı ile derhal irtibata geçip diyalog sürecini başlatmaları gerektiğini ifade ediyor.

ÖHP ve İnsan Hakları Derneği (İHD) olarak cezaevlerindeki hak ihlallerinin takipçisi olduklarını belirten Aydın, genel merkezlerinde Türkiye genelindeki grevlerle ilgili rapor tutulduğunu ve birleştirilmiş Türkiye geneli raporun Pazartesi günü kamuoyu ile paylaşılacağını söyledi.

Aydın, ÖHP ve İHD ile hak ihlallerini takip ettiklerini ve uluslararası kuruluşları da düzenli olarak bilgilendirdiklerini ifade etti.

Bazı cezaevlerinde B12 vitaminlerinin verilmediğine dair iddiaları da değerlendiren Avukat Yezdan Aydın, söz konusu iddiaların gerçeği yansıtmadığını ifade ederek, bütün cezaevlerinde B12 vitaminlerinin mahkumlara verildiğini ancak Türkiye'deki vitamin hatlarının uluslararası standartta ve yeterli olmadığını ekledi.

Süresiz Dönüşümsüz Açlık Grevleri

15 Şubat 2017 tarihinden itibaren Türkiye'deki hapishanelerde başlayan süresiz-dönüşümsüz açlık grevlerinde 8 Nisan 2017 itibariyle 19 farklı hapishanede 171 tutuklu açlık grevinde.

8 Nisan itibariyle açlık grevlerine katılan tutuklu sayısı ve gün sayısı şöyle:

• Şakran T2: Mahpus Sayısı 8, Gün Sayısı: 53

• Şakran T3: Mahpus Sayısı 5, Gün Sayısı: 53

• Şakran T4 (1. Grup) : Mahpus Sayısı 8, Gün Sayısı: 39

• Şakran T4 2. Grup): Mahpus Sayısı 7, Gün Sayısı: 18

• Şakran Kadın: Mahpus Sayısı 5, Gün Sayısı: 46

• Sincan Kadın (1. Grup): Mahpus Sayısı 7, Gün Sayısı: 45

• Sincan Kadın (2. Grup): Mahpus Sayısı 9, Gün Sayısı: 6

• Tekirdağ T1: Mahpus Sayısı:10, Gün Sayısı: 32

• Tarsus Kadın: Mahpus Sayısı: 5, Gün Sayısı: 25

• Bolu F Tipi: Mahpus Sayısı: 10, Gün Sayısı: 13

• Hatay T Tipi; Mahpus Sayısı 11, Gün Sayısı: 8

• Antalya L Tipi: 2 Kadın ve 3 Erkek Mahpus olmak üzere 5 kişi, Gün Sayısı: 10

• Balıkesir Kepsut: Mahpus Sayısı: 6, Gün Sayısı: 5

• Menemen T Tipi: Mahpus Sayısı: 4, Gün Sayısı: 4

• Ceyhan M Tipi: Mahpus Sayısı: 3, Gün Sayısı: 5

• Bayburt M Tipi: Mahpus Sayısı: 2, Gün Sayısı: 5

• Bandırma M Tipi: Mahpus Sayısı: 21, Gün Sayısı: 4

• Düzce T Tipi: Mahpus Sayısı: 4, Gün Sayısı: 5

• Gebze Kadın: Mahpus Sayısı: 7, Gün Sayısı: 4

• Silivri 5 Nolu: Mahpus Sayısı: 10, Gün Sayısı: 4

• Kırıklar F Tipi: Mahpus Sayısı: 12, Gün Sayısı: 3

• Şakran T2 (2. Grup): Mahpus Sayısı: 12, Gün Sayısı: 3

KCK: Her yerde zindan direnişini destekleyen eylemler yapılmalı

KCK: İmralı ve zindanlar üzerinde yürütülen tecrit ve saldırı tüm halkımıza karşı yürütülmüş saldırılardır. Bu açıdan özgürlük ve demokrasi mücadelemizin onurları olan tutsaklara her yerde sahip çıkılmalıdır."

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Şakran cezaevinde kadın tutsakların başlattığı ve tüm cezaevlerine yayılan süresiz dönüşümsüz açlık grevinin 54. gününe ulaştığını belirterek, "Binlerce devrimci tutsak zindan direniş tarihinin takipçileri olarak Önder Apo üzerindeki tecrit ve ağır psikolojik baskı, zindanlarda tutsaklara karşı yürütülen saldırılar ve halk üzerindeki ağır faşist baskılara karşı direnişe geçmiştir. Uğruna ölünecek özgür ve demokratik yaşamı yaratmak için direnmektedirler. Faşizmin Türkiye ve Kürdistan üzerinde heyula gibi dolaştığı bir dönemde bu duruma sessiz kalmamışlardır. Halkın en değerli evlatları olarak demokrasi ve özgürlük mücadelesinde sorumluluk üstlenmişlerdir. Referandum sürecinde Kürt halkının ve Türkiye halklarının yürüttüğü demokrasi mücadelesinde siyasi tutsakların tavrını ortaya koymuşlardır. Çünkü AKP-MHP iktidarı faşist uygulamalarını en başta da İmralı olmak üzere zindanlarda pratikleştirmektedir" dedi.

"Zindan direnişçileri ölüm orucu eylemiyle Kürt Halk Önderi üzerindeki baskı ve Kürt şehirlerinin yakılıp yıkılması biçiminde sürdürülen demokrasi ve Kürt düşmanı saldırıların durdurulmasını istemektedirler" denilen açıklamada, "Nasıl ki 2012 yılında Kürt halkına karşı yürütülen ağır saldırılar ve Önder Apo üzerindeki tecride direnişle karşılık vermişlerse, şimdi de AKP-MHP faşist iktidarının saldırılarına karşı ölümüne direnmektedirler. AKP-MHP soykırımcı sömürgeciliğinin faşist saldırılarına karşı yürütülen özgürlük ve demokrasi mücadelesinin parçası olmak için eyleme geçmişlerdir. Özgürlük ve demokrasi mücadelesinin en kritik dönemlerinde oynadıkları rolü yine üstlenmişlerdir.

Zindan direnişçileri, Önder Apo ve halkımız için yaşamlarını ortaya koymuşlarsa, bizler de devrimciler, demokratlar ve halk olarak üzerimize düşen görevi yerine getirerek ölüm sınırına gelen eylemlerini desteklemeliyiz. Başta Kürt gençleri olmak üzere tüm halkımız ve demokrasi güçleri her yerde zindan direnişini destekleyen eylemler yapmalıdırlar. Gençler sadece Kürdistan'da değil, Türkiye metropollerinde de her mahallede zindan direnişine sahiplenen eylemler gerçekleştirmelidirler. Bilinçli ve doğal örgütlü karaktere sahip halkımız ve gençler her yerde eylemler örgütleyip protestolar geliştirmelidirler.

Bizlerin de kırmızı çizgileri Önder Apo, şehitlerimiz ve zindanlardaki tutsaklardır. İmralı ve zindanlar üzerinde yürütülen tecrit ve saldırı tüm halkımıza karşı yürütülmüş saldırılardır. Bu açıdan özgürlük ve demokrasi mücadelemizin onurları olan tutsaklara her yerde sahip çıkılmalıdır" ifadelerine yer verildi.

'TUTSAKLARIN FAŞİST SALDIRILARA KARŞI YÜRÜTTÜKLERİ DİRENİŞİ SELAMLIYORUZ'

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, açıklamasında şunlar belirtildi:

"Demokratik siyasal güçler, insan hakları kuruluşları, demokratik kurumlar, aydınlar, yazarlar, tüm vicdanlı insanlar zindandaki direnişe sahip çıkmalıdırlar. Zindanlardaki direnişe sahip çıkmak ve desteklemek özgür ve demokratik yaşama sahip çıkmaktır. Zindandaki baskılara karşı çıkmadan demokrasi ve özgürlük mücadelesini tutarlı biçimde sürdürmek mümkün değildir. Zindanlardaki siyasi tutsaklar ömürlerini tamamen özgürlük ve demokrasi mücadelesi için veriyorlarsa, şimdi de özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yer almak için yaşamlarını ortaya koymuşlarsa, o zaman tüm demokrasi ve özgürlük güçlerine düşen görev de yaygın ve etkili bir biçimde bu direnişçilere sahip çıkan eylemler gerçekleştirmek olmalıdır.

AKP-MHP faşizminin Önder Apo'ya tecritle başlatılan, Kürt şehirlerini yakıp yıkan, binlerce siyasetçiyi zindanlara atan faşist saldırılarına karşı devrimci tutsakların yürüttükleri direnişi selamlıyor, onların özlemlerini özgürlük mücadelesini yükselterek gerçekleştireceğimizin sözünü bir kez daha yineliyoruz."

AÇLIK GREVLERI IÇIN ACIL EYLEM ÇAĞRISI

DBP Genel Merkezi, cezaevlerinde 54'üncü gününe giren açlık grevine ilişkin il ve ilçe örgütlerine acil eylem çağrısında bulundu.

Cezaevlerinde "Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecridin kaldırılması, cezaevlerindeki hak ihlalleri ve baskıların son bulması" talepleriyle başlatılan, Şakran Cezaevi'nde 54'üncü gününe giren süresiz dönüşümsüz açlık grevleri ile ilgili Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) tarafından acil eylem çağrısı yapıldı.

DBP Genel Merkezi'nden yayınlanan açıklama şöyle: "Bilindiği üzere AKP hükümeti yaklaşık iki yıldır sürdürdüğü savaş politikaları kapsamında geliştirdiği güvenlikçi tedbirlerle adeta topluma teslimiyet dayatılmaktadır. Güvenlik tedbirleri adı altında hayata geçirmeye çalıştığı uygulamalar kendi yönetim anlayışına karşı muhalif kesimler baskı ve zor kullanılarak etkisizleştirilip teslim alınmaya çalışılmaktadır.

Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ülkenin genelini asker, polis ve özel harekatçılar ile oluşturduğu hendek, barikat ve ablukalarla açık bir cezaevine dönüştürerek toplumun tüm yaşam alanlarına müdahale ederek iradesizleştirme dayatılmaktadır.

Cezaevleri şartları 15 Temmuz sonrası daha da ağırlaştırılarak esir alınan tutsaklara baskı, işkence ve kötü muameleler uygulanıyor, insan onurunu rencide eden binlerce insan hakları ihlalleriyle yüz yüze bırakılıyor. Zindanları özellikle muhalif kesimleri sindirebilmek için bir araç olarak kullanan AKP hükümeti 15 Temmuz sonrası cezaevleri koşullarını daha da ağırlaştırarak ve onur kırıcı uygulamalar dayatılarak iradesizleşme tutsaklara dayatılmaktadır.

AKP İRADESİZLEŞTİRMEYİ DAYATIYOR

AKP'nin içerde ve dışarıda topluma dayattığı onursuzluğa ve teslimiyet politikasına karşı yaklaşık iki aydır zindanlarda Kürt tutsaklar ve dostları en ağır koşullarda AKP'nin onur kırıcı ve kirli savaş politikalarına karşı elindeki tek silahı olan bedenini açlığa yatırarak büyük irade savaşı vermektedir. Yıllardır Kürt özgürlük mücadelesinin tüm aşamalarında Kürt tutsakların ve siyasetçilerinin geliştirdiği direniş çizgisi Amed zindan direnişine öncülük eden başta Mazlum'lar ve Kemal'ler olmak üzere binlerce direnişçiden tutalım, bugün onlarca cezaevinde bedenini ölüme yatıran arkadaşlarımıza kadar her şart altında Kürt tutsakların teslimiyet politikalarına karşı en onurlu ve görkemli direnişi verme konusunda her daim görevlerini yerine getirmiştir. Teslim alma politikalarına karşı her yerde ve her koşulda direnilebileceğini bir kez daha iradeleriyle ortaya koymuşlardır.

Esir alınan Kürt tutsaklar ve siyasetçiler 54 gündür başta Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'a uygulanan tecrittin sonlandırılması, cezaevlerinde tutsaklara dayatılan onur kırıcı uygulamaların son bulması ve cezaevleri şartlarının düzeltilmesi için açlık grevlerini sürdürmektedirler. Her geçen gün onlarca tutsak destek vererek açlık grevlerini büyütülmektedir. Açlık grevine ilk başlayan Şakran Cezaevi'ndeki tutsaklar, yaşamlarını tehdit edecek aşamayı geçmiştir. Şimdiden birçok tutsağın yaşamı riskli aşamayı geride bırakmıştır.

İSTENMEYEN SONUÇLAR OLABİLİR

Cezaevlerindeki eylemler sahiplenilmez ve AKP'nin bu kirli politikalarına karşı her alanda güçlü bir direniş geliştirilerek geri adım attırılmazsa hiç görmek istemeyeceğimiz sonuçlar yaşanabilir. İl ve ilçelerimiz beklemeden ve zaman kaybetmeden açlık grevleri direnişinde istenmeyen sonuçlar yaşanmadan en güçlü demokratik eylem ve etkinlikleri tüm yapılarımızla planlayarak hemen hayata geçirmelidir. Eylem ve etkinlikler tutsak arkadaşların talepleri karşılanıp açlık grevi eylemleri son bulana kadar yaygınlaştırılarak devam ettirilmelidir."

ÖHP'DEN AÇLIK GREVLERINE ILIŞKIN RAPOR

ÖHP, Türkiye cezaevlerinde devam eden süresiz dönüşümsüz açlık grevine ilişkin rapor hazırladı.

Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP), cezaevlerinde tutsakların başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevine ilişkin rapor hazırladı. Raporda, cezaevlerinde 15 Şubat'tan bu yana değişik tarihlerde başlamak üzere 171 siyasi tutsağın süresiz dönüşümsüz, 15 Mart'tan itibaren de tüm cezaevlerinde başlatılan 5'er gün dönüşümlü açlık grevlerinin sürdüğü belirtildi.

Raporda tutsakların "İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi ve PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması. Kürt, demokrat ve muhalifler üzerinde yürütülen yaygın gözaltı, tutuklama operasyonlarının, askeri ve siyasi baskının sonlandırılması. Cezaevlerinde gayri-insani ve kötü muamele teşkil eden uygulamaların sonlandırılması"nı talebiyle açlık grevine girdiği hatırlatıldı.

Raporda şu hususlara da dikkat çekildi:

"Açlık grevine ilk başlayan Şakran T2, T3, T4 ve Kadın cezaevindeki mahpuslar 54, 47 ve 40. günlere ulaşmıştır. Yine ilk başlayanlardan Sincan Kadın Cezaevinde de 7 kadın mahpus açlık grevinin 46. günündedir.

* İzmir Şakran T2 ve T3 cezaevlerindeki 13 mahpus açlık grevinin 54. günündeler. Şakran T2 cezaevindeki 8 açlık grevi eylemcisi mahpus yanlarında iki refakatçi mahpusla birlikte aynı odaya alınmıştır.

* Şakran ve Sincan başta olmak üzere mahpusların kilo ve tansiyon kontrolleri cezaevi sağlık ekibi tarafından genellikle günlük olarak yapılmaktadır. Bu kontrollerin Şakran'da 20. günden sonra başladığı öğrenilmiştir. Mahpuslara cezaevlerine göre değişmek üzere B1, B12 (250 mg), Neuvitan, Devit3, Benexol, Beneday vitaminleri verilmektedir. Bu vitaminler türüne göre günde ya da haftada bir kez verilmektedir. Bununla birlikte Tarsus cezaevinde grevcilere B vitamini verilmediği haberleri de basına yansımıştır.

* Açlık grevi eylemcileri tuz, şeker ve sıvı (limonata, çay, meyve suyu gibi) tüketmektedir. Tüketilen maddeleri kendi olanaklarıyla karşılamaktadırlar.

* Grevci mahpuslarda (özellikle Şakran ve Sincan'da) ciddi sağlık sorunları ve geri dönülemez yıkım izleri belirmeye başlamıştır. 40 ve 50'li günler hemen her mahpus açısından hayati açıdan açık risk oluşturan bir evreyi ifade etmektedir. Grevci mahpuslarda tansiyon düşmesi/yükselmesi, kalp çarpıntısı, göz kararması, halsizlik, mide bulantısı, mide ağrısı, kasılmalar, eklem ağrıları, denge kaybı, görme bozukluğu, güç ve hareket kaybı, konuşma güçlüğü, unutkanlık, yutkunmada zorlanma, kulak çınlaması, dil ve boğazda tortu toplanması gibi yaygın sorunlar belirtilmekte ve gözlenmektedir.

* Şakran cezaevinde grevci mahpuslara dönük infaz memurları, jandarma ve diğer görevliler tarafından provoke edici, aşağılayıcı, onur kırıcı söylemlerde bulunulduğu belirtilmiştir. Mahpuslara dönük psikolojik ya da fiziksel kötü muamele içeren uygulama bilgileri diğer cezaevlerinden de yaygın olarak gelmektedir.

* Şakran Cezaevi'nde OHAL sonrası sosyal aktiviteler kaldırılmış ve halen uygulanmamaktadır. Sincan Kadın cezaevinde ise grevci mahpuslar greve girdikleri tarihten itibaren sohbet vb. sosyal etkinliklere çıkarılmamaktadır."

Raporda, şu ifadelere yer verildi:

"Türkiye cezaevlerinde hemen her dönem kitlesel olarak var olan politik mahpusluk ile bağlantılı olarak sıklıkla gündemleşen bir hareket biçimidir açlık grevleri. Bir trajediye ya da grevciler açısından tahrip edici sonuçlara ulaşmaksızın çözümlenebilmesi, yetkililerin taleplere dair diyalog yaklaşımı sergilemesi ile yakından bağlı görünmektedir. Taleplerin bir kısmının siyasi/hukuki talepler olması da açlık grevi eylemini sürdüren mahpusların tamamının politik mahpuslar olmaları ile ilgilidir. İmralı cezaevinin avukat ve aile görüşlerine açılması ve özellikle OHAL sisteminde denetimsiz ve hukuksuz bir biçimde yaygınlaştırılan keyfi gözaltı ve tutuklama uygulamalarına son verilmesi talebi, demokratik hukuk devleti ve toplumu açısından olması gereken, hukuksal ve meşru taleplerdir. Demokratik bir toplumda 6 yıldır hukukçuların girişinin engellendiği bir cezaevinin varlığını benimsemek olası değildir.

Bunlarla bağlantılı olarak cezaevlerinde özellikle 15 Temmuz 2016 sonrası daha yaygınlaştığı anlaşılan hak ihlalleri ve kısıtlayıcı uygulamaların (çıplak arama, ziyaretçilere çıplak arama dayatması, revir-hastane-mahkeme gidişlerinde darp ve kötü muamele, kitap sınırlaması, ziyaret ve etkinlik kısıtlaması, sık sık verilen ve uygulanan disiplin cezaları, askeri nizam uygulamaları vb.) da son bulması gerekmektedir. Cezaevinin yapısında bulunan ıstırabı, mahpuslar için daha da ağırlaştıracak her tür muamele işkence ve kötü muamele yasağının ihlali anlamına gelecektir.

Bu nedenlerle;

* Açlık grevinde bulunan mahpusların hukuksal taleplerinin kabulü ile ilgili olarak Adalet Bakanlığı yetkililerince görüşme ve incelemelerin ivedilikle başlatılarak eylemin sonuçlandırılmasının sağlanmasını,

* Bağımsız tabip ve hukukçu heyetlerinin cezaevlerinde inceleme yaparak mahpuslarla iletişimine izin verilmesini,

* Açlık grevcileri için ciddi önemdeki vitamin katkısının düzenli sağlanmasını, bunun önünde engel oluşmamasını talep ediyor, tüm demokratik kamuoyunu cezaevlerindeki açlık grevleri ve ihlallere duyarlı olmaya davet ediyoruz."

ANF

Bu haber 721 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Boksör İsmail Özen, Almanya’da spor, medya ve iş dünyasında tanınan bir isi..