Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / 'Düşmanın güllesi değil dostun fiskesi yaralıyor'

'Düşmanın güllesi değil dostun fiskesi yaralıyor'

08 Ağustos 2016, 17:08

Yaşadığı onca katliam tanıklığına rağmen dimdik ayakta. Her sözü umut veriyor. 'Genç olsaydım şehitlere kefen, yaralılara bir yudum su, direnen halka umut olurdum' diyen Elif ana, zulme kayıtsız kalanlara serzenişte bulunuyor.

Hamburg'da tanıyan herkes öz annesine sarılır gibi sarılır ona. Elif Ana da onları genç yaşta özgürlük davasında toprağa düşen nazlı filintası çocuğu (Deniz Sönmez-Aras) gibi kucaklar. Yüzüne baktığınızda Kürdistan'ın dörde bölünmüş coğrafyasını görür gibisiniz. Hayatın acılarından geriye kalan derin izlere rağmen dimdik ayakta kalmaya çalışır. 

İlerleyen yaşına rağmen elinden geldiğince tüm eylemlere yetişmeye çalışıyor. En tepki duyduğu şey ise, bunca zulme rağmen hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam eden insanların duyarsızlığı. 'Şimdi genç olsaydın ne yapardın' sorusuna, 'Şehitlere bir kefen, yaralılara bir yudum su, direnen halka umut olurdum' diyebilecek kadar kararlı ve inançlı bir anne. 

1947 yılında Avşin'e bağlı Hatçepınar köyünde doğan Elif Ana, daha çocukluğuna doyamadan 14 yaşında evlendirilir. En büyük şansı ise belki de Ozan Vicdani (Zeynel Abidin Sönmez) ile bir hayat kurmasıdır. Ozan Vicdani ona hem eş hem de yoldaş olur. 

Mereş Katliamı'nın tanığı

Zamanla yedi çocuğu olan Elif Ana, birçok acının yakın tanığı. Aralık 1979’da Mereş'te yaşanan kanlı vahşete yakınları ve tanıdıklarından 16 kişiyi kurban vermiş. Amcasının oğlu Ali Ün ve amcasının torunu Hacı Bektaş Kurt'un, katliama gelen faşistler tarafından kazana atılarak diri diri yakıldığını söylüyor. Bunları anlatırken gözbebekleri büyüyen Elif Ana, sanki o günleri yeniden yaşıyormuş gibi derin bir suskunluğa gömülüyor, ardından anlatmaya başlıyor: ”Hacı Bektaş Kurt amcamın torunuydu. Yakılmadan bir gün önce odun keserken parmağını yaralamıştı. Yara mikrop kapmasın diye bir bezle bağlamıştı. Cesedi kazandan çıkardığımızda onu parmağına sardığı bezden teşhis edebildik ancak. Bu vahşeti Hacı Bektaş Kurt'un gelini ve çocuğunun gözüönünde yapmışlardı. Eşim Vicdani’nin amcasının oğlu Mevlüt ve eşi Zeynep Aydoğdu'yu yine bu katiller öldürüp bir merdivenin altına atmışlardı. Zeynep üç aylık hamileydi. Öldürmeden önce defalarca tecavüz etmişler. Bununla da yetinmeyip, karnını kör bir bıçakla keserek üç aylık cenini 'ibret olsun diye' elektrik direğinin sivri demirlerine asmışlardı. Yaşadığım sürece bu vahşeti unutmam mümkün değil.”

”Bu acıları yaşamak için ne yapmıştık, suçumuz neydi?” diye soruyor, ardından yine kendisi cevaplıyor: ”Kızılbaş, Kürt ve solcu kimliğimizden dolayı devletin hışmına uğramıştık. 'Komşu' dediğimiz, ekmeğimizi, suyumuzu bölüştüğümüz insanlar bizi öldürüyordu. Öldürüldükten sonra neyimiz var neyimiz yoksa talan ettiler. Maraş, Maraş olalı böyle bir zulme tanıklık etmemişti. Maraş sokakları cesetlerden geçilmez olmuştu. Her tarafta kan, her tarafta gözyaşı vardı. Herkes sokaklarda kendi ölülerini arıyordu. Cesetlerin bugün olduğu gibi, sokaklarda günlerce kaldığı olurdu. Göz pınarlarımız kurumuştu sanki. İnsanlar ağlamayı unutmuştu adeta. Katliamdan sonra Mereş'ın kadınları, bir daha renkli elbiseler giymedi.  Yaşadığımız sürece bu insanların yasını tutmak için karalara büründük.”

'Askerler korur diye düşünüyorduk'

Katliam öncesi tedirgin olduklarını ancak askerlerin kendilerini koruyacaklarına inandıklarını belirten Elif ana, konuşmasını şöyle sürdürüyor: ”Eşim Vicdani katliam olacağını önceden kestirmişti. İnsanları uyarmasına rağmen kimse onu ciddiye almıyordu. 'Silahlanın' diyordu. 'Evlerinizin önüne hendek kazın, kendinizi koruyun' demesine rağmen insanlar 'nasıl olsa askerler burda, bir şey yapamazlar havasındaydı. Tabii katliam olduktan sonra iş işten geçmişti.

Oğlu şehit, kızı gerilla

Elif Ana, gerillada yaşamını yitiren oğullarının Deniz Gezmiş idam edilmeden 6 ay önce doğduğunu ve ona olan sevgilerinden dolayı çocuklarına bu ismi verdiklerini söylüyor ve o günlere gidiyor: ”Asılmasından sonra günlerce yas tutmuştuk. Deniz’im büyüdükten sonra, hikayeleriyle büyüdüğü abisi, yoldaşı Deniz Gezmiş'e layık olabilmek için dağların yolunu tuttu. 1999’da Şırnak'ta şehit düştü. Deniz'imin silahını yerde bırakmayan kızım Türkan'ı (Dîlan) da dağlara gelin eyledim. Çocuklarımla her zaman gurur duydum.”  

Hep halkının kavgasında yer aldı

Eşi Ozan Vicdani'nin halkının haklı davası için uzun seneler sürgün yaşamak zorunda kaldığını ifade eden Elif ana, 22 yıl hasretiyle yaşadığı ülkesine ancak tabut içinde döndüğünü söyledi. Elif ana eşi için, “O sesi, sazı ve yorumuyla bu halkın çığlığı olmak istedi hep. Yaşadığı sürece bu düzenle uyuşmadı. Hep halkının kavgasında yer aldı. 22 yıl sürgün hayatından sonra bir tabut içerisinde ülkesine gitti. Mezarının etrafına ektiğimiz yeşil sarı, kırmızı çiçekler 'devletin milli bütünlüğüne zarar verdiği' gerekçesiyle polisler tarafından zorla söküldü. Her şeye rağmen onu kendisine yakışan bir şekilde son yolculuğuna uğurladık. Vicdani'nin hayal ettiği dünya bugün Kobanê, Sûr, Cizre ve Silopya ve Farqîn'de yeniden yaşam buluyor. Yaşasaydı kim bilir ne kadar sevinirdi. Hatta inanıyorum ki ilerlemiş yaşına rağmen bu gençlerin yanında yer alırdı“ diyor. 

Düzenden medet umanlara tepkili

Kürt halkının Kobanê direnişi sürecinde gösterdiği duyarlılığı Türk devletinin harabeye çevirdiği Kuzey Kürdistan'daki kentler için de göstermesi gerektiğini belirten Elif ana, hala düzenden medet uman insanlara da tepkili. Bunu “Maalesef bir çok insanımız hala Kürt olduğunun farkında bile değil. Hala düzenden medet uman, onunla bağını koparmak istemeyen çok insan var. Bu direnişler sanki uzak bir ülkenin coğrafyasında oluyormuş gibi duyarsız kalanlar var. Bir yandan insanlar canlarını kanlarını verirken, bir yandan da müthiş bir duyarsızlık var. Hani Ozan'ın dediği gibi “Düşmanın güllesi değil, dostun fiskesi bizi yaralıyor” diye ifade ediyor. 

“Yaşadığım ve gücüm elverdiği sürece bu halkın Elif anası olmaya devam edeceğim“ diyen Elif ananın son sözleri ise “Zaferin er ya da geç direnen halkımızın olacağına yürekten inanıyorum” oluyor.

 
MEHMET ZAHİT EKİNCİ/HAMBURG / Politika
Bu haber 758 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Boksör İsmail Özen, Almanya’da spor, medya ve iş dünyasında tanınan bir isi..