Dersim Araştırmaları Merkezi (DAM), ilk kez 23 Kasım 2020 tarihinde ‘TARİKATLARIN DERSİM ÇIKARMASI’ ve devamın da (30 Kasım 2020) ek olarak ‘DERSİM’DE TARİKAT ÖRGÜTLENMESİNİ AÇIKLAMAYA DEVAM EDİYORUZ’ adı altında yapmış olduğu saha çalışmaları sonuçlarını başta Dersim Gazetesi ve duyarlı basın-yayın organları yolu ille kamuoyuna duyurdu.
Her şeyden evvel Covit 19 –Pandemi salgınının dünyayı , ülkemizi ve Dersim coğrafyasını kasıp-kavurduğu bu günlerde Dersim Araştırmaları Merkezi (DAM), kısıtlı ve zor koşullarda yaptığı saha çalışması kayda değer ve çok önemli bir çalışmadır.
‘’TARİKATLARIN DERSİM ÇIKARMASI’nın bu denli derin olması ve Dersim’’i kuşatma altına alması belki de bazı kesimler (bazı Dersimliler dahil) ilk kez karşılaştı ve Dersim coğrafyasının içinde bulunduğu somut durumun ne kadar korkunç boyutlara vardığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Bir STK olarak Dersim Araştırmaları Merkezi – DAM, Dersim ve Dersim coğrafyasına ilişkin tarihsel, güncel, kimlik, dil, inanç ve kültürel zenginlikleri, objektif bir yaklaşımla basın-yayın, gazete, kitap vb arşivleme, koruma ve bunlar gelecek kuşaklara aktarma gibi bir sorumluluk görevi ile çalışmalarını sürdürüyor.
Dersim’le ilgili karanlıkta kalmış yada bırakılmış gerçekleri ortaya çıkarmanın, bunları Dersimliler ve kamuoyu ile paylaşmaktan başka bir amacı olmayan DAM, aynı zamanda partiler üstü konumda olup ‘özgün’ çalışmaları ile bilinmektedir.
Elbette bu yazının amacı DAM’ın işlevini veya adı geçen çalışmayı, (TARİKATLARIN DERSİM ÇIKARMASI) anlatmak, irdelemek değil.
Amacımız daha çok günlerdir kamuoyunda geniş çevrelerce tartışılan, duyarlı kurum ve kuruluşlar ile temsilcilerinin, yine siyasi parti ve temsilcilerinin konuyu enine-boyuna tartışmasının yanı sıra başta Dersim Belediyesi ve bazı Dersimli kurumların bu önemli konu ile ilgili herhangi bir açıklama vb girişim içinde olmamalarıdır.
Her şeyden evvel Dersim Belediyesi ve kimi Dersimli kurumlar ile bazı Alevi Federasyonları’nın bu tabloya kayıtsız kalmaları anlaşılır ve kabul edilir değildir.
Kaldı ki bahsedilen kuşatma yada çıkartma en başta Alevileri vd farklı inanç sahiplerini, toplumunu ilgilendirmesi gerekmektedir.
Örneğin HDP, HDP-Halklar ve İnançlar Komisyonu, Milletvekilleri Aican Önlü, Ali enanoğlu, Kemal Bülbül gibi duyarı isimlerin yanı sıra yurt içinde bir kaç bölgedeki Dersimliler derneği, bir kaç duyarlı sanatçı (Ferhat Tunç), aydın, akademisyen Mesut Özcan), Siyasetçi Demiir Çelik ve kimi gazeteciler konuyu gündemde tutarak olayın üzerine giderek daha duyarlı olunmasının önünü açtılar, açıyorlar..
TBMM’ne bu konuda ‘soru önergesi’ de verildi..
DAM başkan, yönetici ve üyeleri bu konuda görüşlerini paylaştı, paylaşıyorlar. Kimi köşe yazarları bu konuya değindiler..
Diğer yandan ise her zaman her yerde birlik-beraberlikten dem vuran bazı Dersimli Federasyon, Kongre vb oluşumlardan ise konuyla ilgili henüz bir ‘tık’ yok
Biraz garip ama olup bitenler, kamuoyu ile paylaşılan korkunç-mevcut durumun geldiği boyut sanki Dersim’de değilde başka bir coğrafyada oluyormuşcasına sessiz, duyarsız kalınıyor yada Dersim Araştırmaları Merkezi (DAM) tarafından gerçekleştirilen bu saha çalışması görünmez geliniyor.
Oysa ‘Kamuoyuna’ diye açıklanan bu durum üzerine onlarca haber sitesi de bu ‘açıklamayı’ önemsedi.
Twiter, facebook vb sosyal medya da oldukça yoğun bir şekilde tartışıldı, tartışılıyor.
Açıklama, Dersim’de ve diyasporada geniş kitlelere ulaştı, ulaşmaya da devam ediyor.
Fakat şu ana değin gerek Dersim Belediyesi başkanı yada başkanlığı adına ve gerekse Dersim’de ‘var’ olduğunu iddia eden diğer parti vd siyasi akımların, temsilcilerinin, garip sessizliğine bir anlam veremiyoruz.
Yoksa bazı kurumlar, ‘ya biz zaten bunları biliyorduk’ havasında veya, ‘bu durum sadece Dersim’de değil ki her yerde var’ diyerek geçiştiriyor olabilirler..
Öyle de anlaşılsa (olsa) bile bu durum, olup-bitenlere kayıtsız kalınmasını gerektirmez yada bu (sessiz) tutumu haklı çıkarmaz.
Kaldı ki bahsedilen yer,(DERSİM) büyük bir coğrafya adıdır.
Tunceli, Dersim sınırları ve coğrafyası içinde yer alan Mameki’dir. Bizler için esas olan ise; Koçqiri, Ulaş-Hafik, Qangal, Gımgım (Varto) Depe (Karakoçan), Kowanciyan (Kovancılar), Xarpet, Kela, Çad, Aşgale, Zara, İmraliye, Erzingan’ın da içinde yer aldığı, ‘Büyük Dersim’ coğrafyasıdır.
Dolayısı ile hem bahsedilen kuşatma ve hemde coğrafya çok önemlidir.
Bilindiği üzere cumhuriyetle birlikte yürütülen özel politikalar ve yönelimler en fazla Dersim’de uygulanmış olup bu anlamda en büyük tahribatı Dersim’in kimliği, dili, inancı ve kültürel değerleri üzerinde yapmıştır.
Genel olarak Aleviler ve özel olarak da Dersim Raya(Rêya)Heqî inanç sahipleri üzerinde yönelimler, asimilasyon, şialaştırma vb yaklaşımlar hep ola gelmiştir.
Ama Dersimlilerin dayanışma, direnme ve mücadele gücü, birliği de hep ola gelmiştir.
Mesela, Dersim’de yapılmak istenen barajları (HES) bir şekilde ortak mücadele ile nasıl durduruldu ise, maden projelerine karşı nasıl birlikte mücadele edildi ise, mücadele ruhu ve dayanışması ile de ‘TARİKATLARIN DERSİM ÇIKARMASI’na karşı yine ortak projelerle karşı durdurulabilinir, aksi halde yakın zamanda çok geç kalındığı görülecektir.
Bu açıdan Dersim’ eksenli tartışmalar Dersim’de ve Dersimlilerin olduğu her yerde devam ederken bazı Dersimli geçinen kurum yada kişilerden ses çıkmaması hem üzücü hemde düşündürücüdür..
Oysa Herdê Dewrêş bütün değerleri ile,farklı kimlik, dil, inanç ve kültürü ile hepimizindir.
Bu anlamda Dersim Araştırmaları Merkezi (DAM), Dersimli diğer kurumlar zaten ‘Mısayib’ bilir.
Öyle ise uzun yıllardır zor koşullarda Dersim’in değerlerine bağlı ‘Ya Xızır’ diyerek yola düşenlere, onların emek ve çabalarına katkı sunulmalıdır ve bunun da farklı yöntemleri vardır, olalıdır.
Dayanışma ve ortak mücadele ruhu ile gerek ‘TARİKATLAR’IN DERSİM ÇIKARMASI’na karşı ve gerekse sistemin her türden baskıcı, asimilasyoncu ve inkarcı yaklaşımlarına-politkalarına karşı mazlumlar cephesi güçlendirilmelidir.
Hal böyle iken birlik ruhu ön planda olmalı ve sessizliği bir kenara bırakıp Herdê Dewrêş’i bir kez daha kuşatmaya çalışan tarikatlara karşı da Dersimli bütün kurum-kuruluşlar ve dostları omuz-omuza mücadele verilmelidir.
Gündemin peşine takılmadan, mevcut gündemi daha da ileriye götürebilmek için herkese görev düşüyor..
Tarikatların Dersim’e çıkartma yapmasının önünde engel olma görevi en çokta bizlere düşmektedir.
Sağır Sultan’ın dahi duyup haberdar olduğu mesele hakkında hiç bir şey yap(a)mıyor isek dahi, bu konuda verilen emeği görmezden gelmeyelim.
‘Yazıktır, günahtır, ayıptır..’
Can KASAPOGLU / Dersim Gazetesi