Sözlü Tarih Çalışması: Mirali Çetin ve Sedat Kargın ile Hasan Hayri Bey üzerine söyleşi…
Dersim kültürü üzerinde yaptığım sözlü tarih çalışmaları esnasında zaman zaman tarihsel olay ve kişilere tanıklık etmiş ‘yaşlılarla’ da görüştüm ve kayıt aldım. Babamın söylediği Hasan Hayri Bey (Hesen Xêrî) ağıtının başka versiyonlarının olup olmadığını araştırırken, Pertek’in Avşeker köyünde Mirali Çetin’le karşılaştım. Dersim üzerine konuşup, konu Hasan Hayri Beyin idamına gelince, beni alıp Sedat Kargın’ın evine götürdü. Sedat’ın babasının Hasan Hayri Bey olayını (1) ve 38 sürecini yaşamış olmasından kaynaklı, sohbetimizi üçlü olarak yaptık. Alta okuyacağınız sözlü tarih çalışması ilk kez yayınlanmış olacak. Özellikle Hasan Hayri Beyin, TBMM başkanlığına adaylık konusu ve Mustafa Kemal’e dair anlatı ilk kez yayınlanmış oluyor. Bu kısa konuşmanın Dersim’in yakın tarihine katkı sunacağını umuyorum.
Mirali Çetin: Hasan Hayri’nin babası Murtaza Ağadır. Hasan Hayri’nin kardeşi Yusuf Cemil 1925’e kadar kaymakammış. Kendisi de Alay Komutanlığı yaptıktan sonra, mebus olarak Ankara’ya gidiyor.
Baytar Nuri’nin (2) babası Colikzade İbrahim çok felaket bir hocaymış. Bir kere bu çevrede kim okumuşsa, onun okuluna başvurmuştur. Eski yazıyı iyi bilirdi. Baykaralar ve Ankara Valisi Tekin Alp’in babası Seydağa öğrencisidir. Memed Ağa vardı. Hasan Hayri ile asılan. O da öyle. Hemen hemen Colikzade kadar akıllıdır. Bütün bu Kürt meselesinde program hazırlayan kişi Memed Ağadır. Çok iyi bir araştırmacıymış. Daha doğrusu Hasan Hayri’nin katibiymiş. Malatya’ya kadar olan Kürdistan haritasını, krokiyi o çizmiş. Baytar Nuri’nin babası İbrahim, Dêsım hakkında bunların hocasıymış.
O yıllarda, Dersim’den meclise çağırılanlar kimler acaba?
Mirali Çetin: Mıço Ağa, Hasan Hayri, Tevfik Beg. Tevfik Beg Hozat’ın Sünnilerindendir, Türk’tür. Bir de Diyab Ağa. Dört kişi çağrılıyor.
Diyab Ağa nasıl bir mebustu?
Mirali Çetin: Bu Atatürk ile İnönü’nün politikasıdır. Meclis’e mebus olarak götürülüyor Aşiret ağasıdır, ama imza atmasını da bilmiyor.
Ermeni katliamında Diyap Ağa’nın rolü nedir, neler söyleyebilirsiniz?
Mirali Çetin: Onu bilmiyorum ama Ermeni meselesinde mesela bizim pirlerden Seyit Yusuf çoğunu götürmüş Sey Rıza’ya kavuşturmuş. Oradan beraber götürüp kurtarmışlar.
Baytar Nuri nasıl bir adamdı? Onu bilir misiniz?
Mirali Çetin: Şimdi Nuri Baytar olduğunda buralarda değildi. Baytar o zamanlar Elazığ’da yüzbaşıymış galiba. Daha çok dışardaydı. Ama babası Colikzade var ya, Dêsım dağlarında söylenen her kılamda onun payı vardır. (3)
Hasan Hayri Bey’le, Mustafa Kemal’in ilişkisi hakkına neler biliyorsunuz?
Mirali Çetin: Hasan Hayri’nin meclisteki çekişmesinde, mesela Atatürk diyor ki: Cumhuriyetin mezhebi Hanefi değil Caferi olsun. Amacı farklı siyasetleri yanına çekmek. Yoksa Caferi olsun diye bir derdi yok. Hasan Hayri de diyor ki “Yav bir tane Selanik (…) gelmiş bizi yönlendiriyor.”
Sedat Kargın: Hasan Hayri başlı başına Kürt siyasetini savunuyor. Lozan’a telgraf çekiliyor falan. Amaç Osmanlı’dan kopmuş, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarının belli olması ve birlikte kurtuluş savaşı vermiş bir halkın parçalanmaması. Memleketin ikiye ayrılması konusunda ayrılığa düşmüyorlar. Bir arada yaşama konusunda hemfikirler. Ülkenin bölünmesinden yana değiller. Ama biz de varız diyorlar.
Misakı Milli sınırları çizilip Lozan’dan döndükten sonra ayrılıklar, sorunlar başlıyor. Atatürk ile ondan sonra araları açılıyor.
Mesela İsmet İnönü ülkeyi gezip dolaştıktan sonra ‘3. Orduyu güçlendirmeliyiz’ diyor. ‘Neden’ diyor Atatürk?
Diyor ki ‘Çarekoğulları (4) çok güçlü ve zekidirler. Devleti yönetmek çok farklı bir şey. Asi olmak çok farklı bir şeydir. Dêrsim’in asileri ile Çarekoğuları birleşir ise Türkiye Cumhuriyeti’nin sonu çok kötü olur. Ama Erzincan’daki orduyu güçlendirirsek birleşemeyebilirler.’ Neticede de birleşmiyorlar zaten.
Mirali Çetin: Sonra bu Hasan Hayri’nin destekçileri de var. İstanbul milletvekilleri ve sonra da doğu vekilleri var. Meclis başkanlığına adaylığı hazırlıkları var.
Atatürk, İnönü’nün yanına gidiyor diyor ki ‘Yaw bu Xêro bize bela oluyor.’ İnönü de diyor ki ‘O çok kolay. Bir mezheplik davası meselesini ortaya atalım, hangisini savunursa diğer taraf ona cephe alır.’
Neyse orda tabi hazırlıyorlar meclis başkanı çağıyor, diyor ki ‘Hasan Hayri senin fikrin nedir, söyle ki cumhuriyetin mezhebini belirleyelim?’
Hasan Hayri diyor ki ‘Bu bir komplodur. Komplo olmasa Hz. Peygamber bunu ayırt etmedi, ben kimim ki?!’
Orda Diyab Ağa da kalkıyor diyor ki ‘Sen niye böyle konuştun. Sen Alevi’ye hainlik ettin.’ Orda araları açılıyor. Şimdi aşiretler arası çekişmede Hasan Hayri Karaballı. Diyab Ağa Feratanlı çünkü, o da var yani.
Ankara ile arası bozulunca ne yapıyor peki?
Mirali Çetin: Sonra Hasan Hayri çıkıp Sey Rıza’nın yanına gidiyor. Bir süre orda kalıyor. Sonrasında Ağzunig’te amcası Memedali Ağanın yanına, kendi köyüne geliyor. Burada Ağzunig’te askerler gelip götürüyor.
Orada Memedali Ağa oğluna diyor ki ‘Yaw Xêri Beg’i götürmüşler, sen ne bekliyorsun?’ O da diyor ki ‘Xêri Beg konuşursa kendini kurtarır.’ Ama konuşturmuyorlar bile. Memed Ağayı da katibi diye asıyorlar. Sonradan bunlar yani Memed Ağanın ailesi Baykara soyadını alıyor.
Kendisi mi teslim oluyor?
Mirali Çetin: Yaw aslında bu Ağzunig’teyken asker geliyor köye bunu götürmeye. Yerini söylüyorlar. Bu da subay elbisesini giyiyor, silahını beline takıyor, atına biniyor ve kendisi gidiyor. Askere itiraz etmiyor. Asılacağını da biliyormuş. Elazığ’a götürüp asıyorlar.
Seyid Rıza’nın yanında neden kalmadı?
Mirali Çetin: Aslında Sey Rıza diyor ki ‘Gitme yanımda kal.’ Zaten bir süre orda kalıyor. Ama orda barınmasın diye ihbarcılar çeşitli (…) dedikodular yayıyor. Aralarına nifak sokma hevesindeler. Sey Rıza da diyor ki ‘Yaw bu Yusuf Ağanın torunudur. Bunu buralarda vurularsa başımız belaya girer, en iyisi serbest bırakayım.’
Bak nerden tutuyorlar. Bilmem ne var diye nifakı sokuyorlar oraya. Yoksa Sey Rıza onu hiç bırakır mı? İşte bir fesatlık araya sokuyorlar o da gururuna yediremiyor ayrılıyor oradan.
Sedat Kargın: Ya zaten Hasan Hayri’nin dağlarda gezecek bir fikri yok. Adamın savunduğu fikir belli. Fikir olarak net. Okumuş Alay Komutanlığı yapmış bir adam. (5) Dönemin hukukunu iyi bilen bir adam yani. İlk mecliste görev yapmış.
Mirali Çetin: Elazığ’da asmışlar. Mezarı Hüseynik’te. Memed Ağanın mezarının yerini bilmiyorum. İdam yeri şu andaki Bit Meydanı. Sey Rıza da orda asılmış. Hasan Hayri’nin evi, çocukları Hüseynik’te. Oğlu 1938’de sürgüne gönderiliyor. 1947’de af çıkınca, sürgünler geri dönüyor. O da Ağzunig’e geri dönüyor. Hozat’ın Tavuk köyünde (dedem ordaydı) dedem ona bakıyor. Hani Hasan Hayri Bey’in çocuğu diye. Naciye ve Faika isimli kızları var. Oğlunun adı Naci’ydi.
Sedat Kargın: Dersim’de durup bir şeyi savunmak farklı. İşin içinden gelmek farklı. Hasan Hayri işin içinden geliyor. Hasan Hayri’nin mecliste Caferi Mezhebi değil de İmam Azam mezhebi demesi tabi ki Dersim Alevileri tarafından eleştiriliyor. Dersim Alevileri Caferi mezhebini isteyecekler. Ama Hasan Hayri neden onu öyle söylüyor. Çünkü Kürt hareketinin içinden geliyor. Zaten Hasan Hayri Caferi mezhebi dese savunduğu ile çelişecek, dışlanacak. Ama burada gerek pirler, gerek ağalar tarafından eleştiriliyor. Başta bizim Pirler olan Barginideki Ağuçanlılar ve Feradanlılar.
Hasan Hayri, Kürtlerin ve Türklerin birliğini savunduğu için İmam Azam mezhebi olmasını yadırgamıyor. Oylama olsa zaten meclis Hanefi mezhebini seçecek. Çünkü çoğunluk Hanefi. Bunu savunup kendisini bir mezhep çelişkisinin içinde boğmak istemiyor. Bağımsız hareket etse tabi ki İmam Cafer mezhebi olsun diyecek. Ama bir grup ile hareket ettiği için ve meclisin başkanlığına oynadığı için İmam Azam mezhebine itiraz etmiyor. Bunun bir tuzak olduğunun da zaten farkında.
Lozan’dan gönderilen telgrafa cevap veriyor. “Biz Türk ve Kürt halkının temsilcileri olarak gönderiyoruz” diyor.
Mirali Çetin: Bak şimdi Atatürk, Diyab Ağa’ya ‘pederim’ dermiş, oysa Diyab Ağanın ailesi 38’de en çok kaybı veren bir ailedir. 40 kişi öldürülmüş. Önce Diyab Ağa’nın köyü boşaltılıyor. Bu nasıl bir pederdir ki kendi ailesini kurtaramamış.
Hasan Hayri Bey geliyor köyünde barınamıyor, Seyid Rıza’nın yanına gidince orada da dedikodu yayılıyor. Asılacağını bildiği halde tekrar Ağzunig’e geliyor. Asker gelip Elâzığ’a götürülüyor ve asılıyor.
Hasan Hayri’nin Şeyh Şaid ile ilişkisi var mıydı sizce?
Mirali Çetin: İlişkileri var tabi ki Şeyh Said de Kürtçülüğü savunuyor, Hasan Hayri Bey de.
Sedat Kargın: O dönemde bu memleketteki Kürtçülerin başında Hasan Hayri gelir.
Anlatan: Mirali Çetin (Mêro) ve Sedat Kargın
Yer: Pertek Avşeker Köyü, Pertek
Kayıt Tarihi: 01 Eylül 2011
Dipnotlar:
1. Dersim Milletvekili Gangozade Hasan Hayri Bey 23 Kasım 1925’te Şeyh Said Hareketini desteklediği gerekçesiyle Elazığ’da, Celalzade Mehmed Efendi ile idam edildi.
2. Baytar Nuri Dersimi. Koçgiri ve Dersim’in önemli aktörlerinden, Suriye’de sürgünde öldü.
3. Hasan Hayri kılamını okuyan Halil Aday da Colikzade Mıla İbrahim’in iyi bir şair olduğunu söylüyor.
4. Yoğunluklu olarak Pülümür çevresinde yerleşik olan Çarêkan Aşireti, 1930 yılında yapılan Pülümür Harekatından sonra, başta Çorum olmak üzere birçok kente dağılmıştır.
5. Hasan Hayri Bey, 1920 yılında, Binbaşı rütbesiyle Van Askerlik Şubesi Başkanı iken, Dersim Mebusu olarak Büyük Millet Meclisine gider.
Bir Akşam Köyümüz Corovan’da babam Halil Aday (Delilê Corovî) ile Alişer, Baytar Nuri, Seyid Rıza, Kekê Ağa, Hasan Hayri, Mılanlı İbrahim Paşa gibi şahsiyetler üzerine konuşurken, Mılanlı İbrahim Paşa’nın yiğitliğini anlatan bir kılamı eskilerden dinlediğini ama şimdi hatırlayamadığını söylemişti. Ama büyük amcalarımdan Yadigaroğlu Yunus ve köyümüzün halk aşığı Apê Memo tarafından ara sıra köy muhabbetlerinde okunan bir kılamı hatırladığını söylemişti. İşte babamın hatırladığı o kılam Dersim Mebusu Hasan Hayri Bey üzerine. Babam, Hasan Hayri Beyin ilk öğretmeni olan Colikzade Mılla İbrahim’in bu ağıdı yaktığını söylüyor.
De vî vî mîrê min wî…
Xarpit bişevitî bi ove û kanî
Va mesela şixan dinê hilanî berxa
Ji çiyê Dêrsim da dû mebûs anîn
Yek Hesen Xêrî (b)u Dêrsim reîzî (b)û
Biraziye Memedalî Axa û ev Dêrsim reîzî bû
Go.. hespê mîrê min qire kiçik e
Go.. nal û mixan çirke çirke
Go.. Hesen Xêrî kişandin berê darê
Jinê Tirkiye cam hilkişandin hatne sê(y)rê
De megîr.. megîr.. mîrê min megîr
Xarpit bişevitî go ar bi oveyê
Go.. meytê axaymin kirne arabeyê
Qa ew jî birin ser Meletya şewtî da qa birne Enqarayê
Go.. megîr.. megîr.. mîrê min megîr
Mistefa Kemal ban(g) kir li meclîsa Enqereyê
De megîr.. megîr.. mîrê min megîr…
Çavkanî: Delilê Corovî (Halil Aday)
Berhevkar: Hakan Aday
Cîh: Corovan (Çakırbahçe)/Pertek, 1997
Ah de vay vay mirim (beyim) vay
Yansın Harput’un ovası ve çeşmesi
Bu şeyhlerin meselesi dünyayı ayağa kaldırdı
Dersim dağından iki mebus getirdiler
Biri Hasan Hayri’ydi, Dersim’in reisiydi
Memed Ali Ağa’nın kuzeniydi ve reyisiydi Dersim’in
Mirimin atı kırdır, küçüktür
Nal ve mıhları çığlık çığlığadır
Hasan Hayri’yi çektiler darağacına
Türkiye kadınları perdeleri çekip geldiler seyre
Ağlama mirim benim ağlama, de ağlama
Yansın Harput, ovasına ateş düşsün
Ağamın cenazesini arabaya koydular
Yanası Malatya ya mı Ankara’ya mı götürdüler
Dedi ağlama mirim benim ağlama, de ağlama
Mustafa Kemal çağrı yapmış Ankara meclisinde
Ağlama mirim benim ağlama, de ağlama
Kaynak Kişi: Delîlê Corovî (Halil Aday)
Derleyen: Hakan Aday
Yer: Corovan (Çakırbahçe) Köyü, Pertek, 1997