Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Oğlum ile 21 yıl sonraki diyaloğum – Şengê KAHRAMAN*

Oğlum ile 21 yıl sonraki diyaloğum – Şengê KAHRAMAN*

14 Eylül 2019, 10:15

Sinan Kahraman, 14 Eylül 1998’de Botan’da yaşanan bir çatışmada hayatını kaybetti. Avrupa’da uzun yıllar Kürt basınında çalıştı. Hem sanatçı kimliği, hem gazeteci kimliği, hem devrimci kimliği ile özgürlük mücadelesi ve sevenlerinde önemli bir yer edindi.

Aslında seni sık sık rüyamda görüyorum ve öyle güzel diyaloglar kuruyoruz ki, kelimelere dökülür mü bilmem. Tıpkı eskiden olduğu gibi. O zaman sözü her anı benliğimde iz bırakan rüyalarıma bırakayım…

Rüyalarımda her gördüğümde sana seni ne kadar özlediğimi söylüyorum. “Ne zaman geleceksin” soruma verdiğin yanıt da her zamanki gibi: “İşlerim çok, bitince gelirim” diyorsun. Biraz da sitemkar bir edayla “Hiç bitmeyen bu iş neymiş” diyorum. “Kitap yazıyorum şimdiye kadar 7 kitap yazdım, 8’incisi de elimde.” Ömrünün tümünde bir tutku gibi yaşamının bir parçası olan araştırmak, öğrenmek rüyalarımda da en temel karakterin olarak bilincime işlemiş. Bir yazar, bazen bir gazeteci, bir devrimci, insana dair her şeye merakı olan bir arayışçı. Tüm bu vasıflarına sadıksın. Anlaşılan devam ediyorsun.

Hayalin gerçekleşti

Hatırlar mısın bir keresinde Önderlik sahasında birkaç arkadaşla birlikte bahçede oturmuş sohbet ediyorduk. Sen demiştin ki, “Savaştan sonra bütün dağlarımıza tepelere yüzlerce akademi kuralım.” Gözün arkada kalmasın o kutsal gizemli dağlara her gittiğimde görüyorum ki yoldaşların sözünü sözü bilmiş, onlarca akademide her gün yeni yaşama köprüler kuruluyor, bizi tutsak eden eski yaşamla köprüler bir bir atılıyor; yeni yaşamın filizleri bu akademilerde sürgün veriyor, vermeye de devam edecek. Hele hele bu akademilerin kadın öncülüğünde gelişmesi beni ayrıca mutlu ediyor. Onlar bu kutsal davanın tarihini onurluca duruşlarıyla yazıyorlar. Ne mutlu bana diyorum bu onurlu yolun bir yolcusu olabildiğim, seninle birlikte olabildiğimiz için. Elbette bedelleri ağır, ama onurlu, ama başımız dik.

Şimdi bir nevi ben de bir öğrenciyim. Çünkü artık bu mücadelenin yayıldığı her yer bir akademi zemini, bu mücadelenin her gönüllüsü hem öğretici, hem öğreneni. Ben bu mücadelede en anlamlı çalışmalardan birindeyim şimdi Sinan. Senin gibi nice yiğit oğul ve kızların anıları ve mirasları ile yüklü şehitler adına kurulmuş kutsal bir kurumun gönüllülerindenim.

En zor anlar

Senle hem bir ana oğul, ama ondan daha fazla aynı yolun yolcuları olarak hep paylaştığımız gibi son 21 yıldır da yaşadıklarımı hep senle paylaşmaya devam ediyorum. Şimdi de sana bir anımı anlatayım. Enternasyonal arkadaşlardan biri şehit düştü geçen günlerde. En zor olan görev bana düştü. Ailesine çocuklarının şehadet haberini vermek üzere mücadele arkadaşlarıyla birlikte bir grup olarak yola çıktık. Biz gitmeden önce arkadaşlar arayıp ziyaret edeceğimizi söylemişlerdi. Eve gittiğimizde babası tek başına oturmuş bizi bekliyordu. Anne yıllar önce vefat etmişti. Yapayalnızdı babası. Kapıdan girdiğimizde bir sokak duvarına ilişmiş öksüz bir çocuğu hatırlattı bana duruşu. Annenin olmadığı bir ev bana göre öksüzler evine benzer. Karanlık bir geceye benzer.

Hani bazen bir fırtına çıkar her şeyi yıkar savurur. Sonra da ardından ağır bir sessizlik çöker. Onun gibi işte. Yanımdaki arkadaşlar da aynı şeyi düşünmüş olmalılar. Hepimiz bir an duraksadık. Bir an önce bu ruh halinden sıyrılmalıydık Kendimizi toparladık. Oğlundan bir haber ya da mektup getirdiğimizi düşündü. Acı haberi vermek daha da zorlaşmıştı. Birlikte gittiğimiz arkadaşlar hem mücadele hem de çocukluk arkadaşlarıydı. Haberi vermek onlara düştü. Yüzlerine baktı, sonra başı önüne düştü. Gözlerinden yaşlar tane tane döküldü.

Aynı duygunun dili

Sonra annenin mezarına gittik. Oğlunun fotoğrafını koyduk, şehitler kurumunun aileye gönderdiği mektubu okuduk. Annesiyle de anmış olduk. Babasıyla birbirimize sarıldık gözyaşlarımız birbirine karıştı. Acılarınız, duygularınız bir ise, bazen aynı dili konuşmanıza gerek yoktur. O an biz aynı acının aynı duygunun dilinden konuştuk. Artık bir başka bağ vardı aramızda.

Böyle nice anılarım var Sinan. Bunları tıpkı eskiden olduğu gibi sana anlatıyorum. Anlatmaya, seninle konuşmaya devam edeceğim. Senin kokunu o güzel gülüşünü çok özledim. Sazını, kemanını, şarkılarını hep özlüyorum. Gözlerinden öpüyorum. Tüm yoldaşlarını saygıyla minnetle anıyorum.

* Annen ve yoldaşın Şengê

(Y.Ö.Politika)

Bu haber 463 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Boksör İsmail Özen, Almanya’da spor, medya ve iş dünyasında tanınan bir isi..