Basmaya kıyamadığımız Kürdistan topraklarında yitiklerimizin anıları fışkırıyor. Cizre bugün, bu insan düşmanı sömürgeci rejimin Auschwitz’idir. Kürtlerin en değerli evlatlarının bedenlerini yakmaları, Kürtlerin insan kalma, onurlu kalma direnişlerine karşı onursuzca işledikleri insan ve vicdan dışı suçtur.
Mehmet Tunç’u ilk olarak Med Nuçe Tv’den tanıdım. Haber programına telefonla bağlanmıştı ve Cizre’deki vahşet bodrumunu kamuoyuyla paylaşıyordu.
Tunç televizyonla kurduğu telefon bağlantısında, "Teslim olmayacağız. Beyaz bayraklarla dışarı çıkmayacağız" diyordu ve beraberinde, "Şu an ölümü bekliyoruz. Bu binanın çökmesiyle, insanlık da bu bodrumun altında kalacak. Yarın öbür gün bunun hesabını tarihe nasıl vereceklerini de, onlar hesap etsin" diyordu.
Hepimizin hatta dünyanın gözü önünde Cizre’de Tunç’un ve kardeşi Orhan’ın da içinde olduğu onlarca insan bir binanın bodrumuna sıkıştırılmıştı ve her an ölümle yüz yüzeydiler ve Tunç’un dediği gibi hepimiz insanlığımızı o bodrumda bıraktık.
Tunç’un şu sözlerini ise ne tarih, ne de insanlık asla unutmayacak, "60 gündür bağırıyoruz, çağırıyoruz, avazımız çıktığı kadar bütün halka seslendik. Cizre halkı var gücüyle bedenini siper etti tanka, topa, lav silahına, roket atarlara bedenini siper etti. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, mücadeleye devam eden arkadaşlara selamlarımı iletiyorum. Cizre halkı 60 gündür soğuğa rağmen, açlığa rağmen, susuzluğa rağmen diz çökmedi. Onun için kalan insanların bizimle gurur duyması lazım. Biliyorum yaklaşıyorlar. Yavaş yavaş infaz etme riski de var. Çünkü adamlar dün de geldi ve ‘teslim olun yoksa hepinizi yakacağız. Hepinizi içerde boğduracağız’ tehditleri yaptı."
Tunç’un son sözleri ise, "Kimse bizden teslim olmamızı beklemesin. Biz ilk gün olduğu gibi omuz omuza direneceğiz ve bu uğurda gerekirse şehit olacağız. Biz direndik, diz çökmedik bizimle gurur duyun" olmuştu.
Evet, kekê Mehmet seninle gurur duyuyoruz. Sen hepimizin onuru oldun. Kahramanlar kendiliğinden olmaz. Yaşamları, duruşları, mücadeleleri onları tarihte kahraman yapar. Sen yüzünde o güzel gülüşünle asılı kalacaksın yüreklerimizde. Evet yürekli insan, seninle gurur duyuyoruz.
Tıpkı 78 yıl önce Dersim’de de insanlar, mağaralara sıkıştırılmış ve kimyasallarla katledilmişti ve o dönemin Kürt liderlerinden "Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun" diyen Seyid Rıza ile gurur duyduğumuz gibi sizinle gurur duyuyoruz. Diyarbakır zindanında Kürt devrimcilere yaşatılan korkunç işkenceler karşısında, "teslimiyet ihanete, direniş zafere götürür" diyen Mazlum Doğan ile gurur duyduğumuz gibi. Kürt olmadığı halde, kendi ulusunun devletinin ezdiği Kürtlerin kurtuluş mücadelesini hedefleyen ve yaşatılan zulme karşı bedenini açlığa yatıran Kemal Pir ile gurur duyduğumuz gibi.
Evet kekê Mehmet, seninle gurur duyuyoruz. Sen Kürt cesaretinin, Kürt yiğitliğinin, direnişinin sembolleri arasına girdin.
Seni asla unutmayacağız.
Sömürgeciler de şunu unutmasın ki bize yapılanları hep hatırlayacağız. Hatırlayacağız, evlatlarımızı, yoldaşlarımızı, kardeşlerimizi, kıydığınız hayvanlarımızı da hatırlayacağız, çiğnediğiniz toprağımızı da… Hep hatırlayacağız, hatırladıkça da ayakta olacağız. Ve işgalciler siz de unutmayın. Katlettiğiniz, çiğnediğiniz, zulmettiğiniz her anın hesabını vereceğinizi de, bir hesap gününün olduğunu siz de unutmayın.